Bu gerçekleşseydi kan gövdeyi götürürdü!

Başbakanlık eski Müsteşar Yardımcısı Ömer Ka­yır, 28 Şubat sürecinde muhafazakar kesime yapılan baskıları anlattı.

Bu gerçekleşseydi kan gövdeyi götürürdü!

Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'na bilgi veren Başbakanlık eski Müsteşar Yardımcısı Ömer Ka­yır, 28 Şubat sürecinde muhafazakar bürokratlara baskı yapıldığını belirterek, “Biz cumaya gitmeye korkuyorduk. Böyle bir dönemden bahsediyorum. Şu an herkes istediğini söyleyebiliyor. Cuma'ya git­meye korkulan bir dönemdi” dedi. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu bünyesinde kurulan 28 Şubat'ı Araştırma Komisyonu, 28 Şubat sü­recinde Başbakanlık müsteşarı Yaşar Yazıcı­oğlu ve Müsteşar Yardımcısı Ömer Kayır'ı din­ledi. Komisyona bilgi veren Başbakanlık eski Müs­teşarı Yaşar Yazıcıoğlu, 28 Şubat darbesinin ABD'nin çıkarlarına hizmet etmeyen hüküme­tin devrilmesi ve yerine ABD çıkarlarına hiz­met edecek bir hükümetin getirilmesi operas­yonu olduğunu söyledi. Yazıcıoğlu, “ABD Dı­şişleri Bakanlığı'nın gizli bir kriptosu vardı. Rahmetli Erbakan bana getirmişti. Kriptoda özetle, hükümetin milli politikaların ABD çı­karlarına ters düştüğü ve bu nedenle bertaraf edilmesini içeriyordu. Yani ABD'nin çıkarları­na hizmet edecek bir hükümetin işbaşına geti­rilmesi isteniyordu. Bu Hristiyan-Siyonist-Emperyalizimin Türkiye üzerindeki bir oyunudur” dedi. “ASKERLER OYUNA GETİRİLDİ” Hıristiyan-Siyonist-Emperyalizmin Türkiye'yi bağımlı hale getirmek istediğini kaydeden Yazıcıoğlu, “Bence askerler oyuna getirildi. Tek dünya devleti kurmak isteyen küresel sermaye, stratejik önemi ne­deniyle Türkiye üzerinde bir oyun oynamıştır. Batı'ya, IMF'ye ve ABD'ye bağımlı bir Türkiye istiyor­lar.” diye konuştu. “CUMA'YA GİTMEYE KORKUYORDUK” Başbakanlık eski Müsteşar Yardımcısı Ömer Kayır ise görev yaptığı iki yıl boyunca askerlerden gelen baskılara göğüs germeye çalıştıklarını söyledi. 28 Şubat sürecinde özellikle dindar insanlara karşı çok büyük baskı olduğunu belirten Kayır, “Sayın Sacit Adalı ‘korktuğum için brifinglere gittim' demişti. Ger­çekten bunu yaşayan bilir. Çok büyük bir korku iklimi vardı o zaman. Bugün herkesin Allah'a şükür et­mesi lazım. Nerden nereye geldik. Bir gün eve giderken bir tanesi geldi. Size ‘Teşekkür ederiz. Bizimle birlikte mescide geldiniz. Sizin sayenizde bizim de korkumuz gitti' dedi. Biz cumaya gitmeye korkuyor­duk. Cumaya gitmeye korkulan bir dönemdi. Hiçbir şeyi gizli saklı yapmadım. Bir milletin iç barış ve huzuru isteniyorsa günlük hayatta inançlarına kılık kıyafetine karışmayacaksın. Bunu yaparsan o ülke cehennem olur” dedi. “ERBAKAN MİLLETİ BİRBİRİNE KIRDIRMADI” Kayır, 13 Mart 1997 tarihinde “İrtica İle Etkin Mücadele” adı altında bir genelge geldiğini belirten Ka­yır, baskı üzerine baskı yapıldığını ve baskıları engellemek için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Kimilerinin “Erbakan tankın üzerine çıksaydı” dediğini hatırlatan Kayır, “Eğer Erbakan tankın üzerine çıksaydı kan gövdeyi götürürdü. Erbakan bence en doğru olanı yaptı. Erbakan milleti birbirine kırdır­mamıştır.” diye konuştu. “700 KİŞİ SIRF BAŞÖRTÜSÜ YÜZÜNDEN ATILDI” Muhafazakar memurların işten atıldığını, bunlara göz yumanların çeşitli yerlere sürüldüğünü belirten Kayır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başbakanlıkta 100 memur sırf Erbakan döneminde geldiler diye işle­rinden oldular. 600-700 kişi sırf başörtüsü yüzünden atıldılar. İsimsiz, imzasız sarı zarflarla gelen ih­barlarla memurların işlerine son verdiler, sürdüler. Üstelik bu ihbarların yüzde 84'ü boş çıktı. Müfettiş­ler incelediler. Hiçbir şey çıkmayınca o müfettişleri değiştirdiler. Başka müfettişler de aynı sonuçlara vardı.” YENİ AKİT
<< Önceki Haber Bu gerçekleşseydi kan gövdeyi götürürdü! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER