Menderes'i kuşatanlar sizi de uyutmasın!
1957'de, yani 27
Mayıs 1960
darbesinden üç yıl önce, Samet Kuşçu isimli bir
subay, darbeyi günü gününe ihbar etmişti. Cumhurbaşkanı
Celal Bayar, Bakanlar Kurulu'nu toplayıp hükümeti uyardı: "Mesele ciddidir.
Ordu içinde cuntalar kök salmıştır. Üzerine ciddiyetle gidin." Baş
bakan Adnan Menderes, darbe tertibinin tespit edildiğini Bakanlar Kurulu'nda açıkladı. 9 subay, askeri mahkemede yargılandı.
Fakat ne garip bir tecellidir ki, ihbar eden
Binbaşı Samet Kuşçu mahkûm oldu. Diğer 8 subay
beraat etti.
Demokrat Parti iktidarı kuşatılmış, Menderes adeta uyutulmuş, "Ordu darbe yapmaz" telkininin etkisinde kalmıştı. Bu propagandayı üç odak yapmıştı:
CHP, medya ve
Savunma Bakanı Ethem Menderes.
Savunma Bakanı'nın yaveri Adnan Çelikoğlu, yıllar sonra şu
itirafta bulunacaktı: "Bakan, 'Koynunuzda yılan besliyorsunuz' diyen ihbar mektubunu bana okuttu. O yılan bendim."
İstanbul cuntasının lideri Faruk Güventürk de şöyle diyecekti: "Her şey doğruydu. O işi önleselerdi
27 Mayıs'ı yapamazdık."
CHP hemen devreye girdi
Esasen, 9 subayı aşan bir örgütlenme vardı. Operasyonun başında cunta korkuyla iyice yeraltına çekildi. Beraat kararından sonra daha güçlü şekilde faaliyete geçti. Cunta, o arada davayı kasten başka bir mecraya sürükledi. Olayla ilgisi olmayanlar
soruşturmaya dâhil edildi. Darbeyi planlayan asıl aktörler soruşturma dışında kalmayı başardı. Samet Kuşçu,
Başbakan'a ulaşamadı. Cuntacılar özel
kalem müdürlüğüne kadar sızmıştı. 9 subaya gözaltına alınacakları haber verildi. Hangi sorulara ne
cevap verecekleri öğretildi. Sorguda
ağız birliği ettiler.
Medya mahkemeyi etki altında bırakacak yayınlar yaptı. CHP milletvekilleri bizzat davayı takip etti. Zira, İsmet
İnönü cunta ile CHP arasında bağ kurulmasından korkuyordu. 9 subaya CHP'li avukatlar
tayin edildi. Bunlardan biri de bugünkü
Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit'ti.
9 subayı yargılayan askeri mahkemenin başına, yine bir cuntacı olan
Cemal Tural getirildi. Samet Kuşçu'yu itibarsızlaştıran yayınlar yapıldı, "İnönü'yü sevmeyen subaylar yargılanıyor" diye sulandırıldı. Öyle
tedbir alındı ki, 9 subay mahkûm edilse bile darbe planlarının deşifre olmayan hücreler tarafından gizlilikle yürütülmesi sağlandı.
55 yıl sonra bugün
İbret verici bu notları, İdris Gürsoy'un "Dokuz Subay Olayı" kitabından derledim. Sonra İdris Gürsoy'la görüştüm. Bunları okuyan herkesin hemfikir olacağı şu tespiti yaptı:
"Bütün bu olanlar, yarım asır sonra aktörleri değişse bile aynen yaşanıyor."
Haksız değil.
Ergenekon,
Balyoz ve 28
Şubat tutuklusu askerlere
kulak verelim.
Tuğamiral Cem Aziz Çakmak: Bir iki senede Balyoz'un rövanşı olacak. Çok kişinin canı yanacak. Aç kalacaklar. Bir sürü hesaplaşma olacak. Çocuğuna kadar.
Korgeneral Tevfik Özkılıç: Moralinizi bozmayın. Birebir çalışma yapacağız.
Kurşun kalemle çalışabilirsiniz, o size verilen listelerle. Hiçbir şekilde çoğaltılmayacak.
Sıfır bilgisayar alın çalışın. İnternete bağlanmayın.
Koramiral Kadir Sağdıç: Attıklarına atacaklarına pişman olacaklar. Buradan her şeyi daha iyi idare ediyoruz. İçeride kaldığım sürece faturalarını daha iyi kesiyorum.
Tuğamiral Fatih Ilgar: Çıktıktan sonra güzel planlarımız var. Bir
yasa tasarısı var gündemde. O yasayla bizi çıkaracaklar. Bu
ülke ya
ekonomik krizle ya da bir iç savaşla kendine gelecek.
Ve Orgeneral Bilgin Balanlı: Bu iktidar sonsuza kadar gidemez.
Tablo değişecek. Hepsi gerçek hâkimlerin karşısına çıkacak. Hesabı mutlaka sorulacak.
Ölmeden ne dedi?
Samet Kuşçu 2004 yılında sessiz sedasız bu dünyadan göçtü. Giderken ne dedi biliyor musunuz:
9 Subay Olayı'nda aktif olan bütün cuntacılar "başlarına bir şey gelmeyecekmiş" gibi yaptıkları her şeyi itiraf ettiler, anılarında yazdılar. Ama hiçbir savcı daha sonra bunu soruşturmadı.
Şimdi tekrar dönün bakın aynaya. Ve bir kere daha şunu teslim edin: Ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?
TARIK TOROS - BUGÜN GAZETESİ