2011'de
Sarıkız,
Ayışığı, Eldiven ve Yakamoz isimli
darbe planlarının hesabının sorulması,
Balyoz Darbe Planı'ndan dolayı aralarında eski kuvvet
komutanlarının da bulunduğu askerlerin yargılanması,
demokrasi tarihimiz açısından bir milattı. Ancak
Türkiye, darbecileri ilk kez yargılamıyordu. 27
Mayıs 1960 darbesinden üç yıl önce darbe tertibi içinde olmakla suçlanan 9 Subay, hâkim karşısına çıkarılmıştı. Eğer onlar mahkûm edilebilseydi, belki de kanlı
27 Mayıs ihtilali olmayacaktı.
Gazeteci İdris Gürsoy, ülkemiz demokrasi tarihi açısından son derece önemli olan bu gerçeği
Kaynak Yayınları'ndan çıkan Dokuz Subay Olayı adlı kitabında ele alıyor.
Kitap,
27 Mayıs 1960 darbesinde Samet Kuşçu, hükümet ve dokuz
subay özelinde hükümet ve ordu arasında yaşananları anlatıyor. 1957'de Kurmay
Binbaşı Samet Kuşçu, 27 Mayıs darbesini günü gününe ihbar etmişti. Cumhurbaşkanı
Celal Bayar, hemen Bakanlar Kurulu'nu topladı.
Hükümeti; "Mesele ciddidir. Bu iş 9 subayın işi değil. Bütün memlekette ordu içinde cuntalar kök salmıştır. Bunların üzerine ciddiyetle gidin, teşkilatı meydana çıkarın" sözleri ile uyardı. Baş
bakan Adnan
Menderes, ordu içinde gizli
örgütlenen bir grup subayın darbe tertibi içinde olduğunun tespit edildiğini Bakanlar Kurulu'nda açıkladı.
Demokrat Parti hükümetini düşürmek için ordu içinde gizli örgüt kurarak darbe planlamakla suçlanan subaylar, askerî
mahkemede yargılandı. Sadece darbe planlarını haber veren Samet Kuşçu mahkûm oldu, diğer 8 subay ise
beraat etti! Olaydan yaklaşık on sekiz ay sonra 27 Mayıs darbesi yapıldı.
İşte, bu süreç ve dönemin subaylarının ilerleyen yıllarda yaptıkları
itirafların gözler önüne serildiği kitaptan çarpıcı b
ölümler...
KÜNYE
Yazarı: İdris Gürsoy
Türü:
Araştırma
Sayfa: 186
Basım:
Nisan 2012
Yayınevi: Kaynak Yayınları
KİTAPTAN SEÇİLMİŞ BÖLÜMLER
30 yıl ölüm korkusuyla yaşadı
İdris Gürsoy, kitabında Samet Kuşçu'yu özetle şöyle tanımlıyor: Kimine göre 27 Mayıs darbesinin öncü depremini haber veren bir demokrasi kahramanı, kimine göre ise bir ispiyoncu. Kuşçu, içine girdiği cuntayı Demokrat Parti iktidarına haber vermişti. Cuntanın diğer 8 üyesiyle birlikte askerî mahkemede yargılandı, onlar beraat ederken Kuşçu, "orduyu isyana
tahrik" gerekçesiyle mahkûm oldu. Askerlikten de
ihraç edildi. 27 Mayıs 1960'ta üç yıl gecikmeyle darbe yapıldı. Binbaşı Kuşçu, başına daha büyük işler gelmemesi adına, o günleri çok konuşmadı. Kuşçu, ordudan atıldıktan sonra
sivil hayata dönmüş ama 30 yıl ölüm korkusu ile yaşamıştı. Bildiklerini başkalarının bilmesini adeta istememişti.(sf.24)
9 Subay kimdi?
Cemal Yıldırım: Emekli
kurmay albay, eski Şam ateşe militeri. 1957
CHP İstanbul adayı ve CHP İstanbul İl İdare Kurulu üyesi. İstanbul doğumlu, 49 yaşında. Evli, çocuksuz.
Naci Aşkun: Kurmay albay, 66. Tümen topçu komutanı. İstanbul
Milli Savunma Bakanlığı tetkik kurulunda görevli.
Uşak doğumlu, 50 yaşında. Evli, iki çocuklu.
İlhami
Barut: Kurmay albay 15.
Kolordu kurmay başkan yardımcısı. Milli
Savunma Bakanlığı tetkik kurulunda görevli.
Samsun doğumlu, 45 yaşında bekâr.
Faruk Güventürk: Cuntanın lideri.
Topçu yarbay. 66. Tümen topçu komutan yardımcısı.
Milli Savunma Bakanlığı Tetkik Kurulu'nda görevli.
Niğde doğumlu, 46 yaşında, evli beş çocuklu.
Ata Tan: Piyade binbaşı 3. Kolordu'da görevli, Milli Savunma Bakanlığı tetkik kurulunda. Ahmet Dalkılıç: Piyade binbaşı Boğaz Müstahkem Mevki Komutanlığı'nda görevli. MSB tetkik kurulunda.
Kazım Özfırat: Kurmay stajyer yüzbaşı 82. Tabur 3. Bölük komutanı. MSB tetkik kurulunda.
Hasan Savuncu: Piyade yüzbaşı 1.
Ordu muhafız bölük komutanı iken 26. Piyade Alayı karargâh birlik komutanı.
Samet Kuşçu: Kurmay binbaşı 82. Piyade taburu komutanı iken MSB tetkik kurulunda görevli.(sf.49-50)
'Ordunun itibarı kurtuldu'
Dokuz Subay, 1958'in Mayıs ayında
1. Ordu Mahkemesi'ne çıktılar. Mahkeme başkanlığını Cemal Tural yapmıştı. Tural, 27 Mayıs'tan sonra genelkurmay başkanı oldu. 1969'da darbe yapmayı planladığı gerekçesiyle
Genelkurmay Başkanlığı görevinden azledildi. Mahkeme bir ara kararla Kuşçu dışındaki sanıkları serbest bıraktı. Kuşçu kendisinin mahkûm olmasını
arkadaşı Mehmet Tekin'e şöyle yorumlayacaktı: "İpucu ve
delil olmadığı halde
trafik kazasını haber veren görgü tanığının cezalandırılması gibi sadece ben
tutuklu kaldım." 6 Haziran 1958 tarihli Kim dergisindeyse beraat eden subayların toplu fotoğrafının altında, "Ordunun itibarı kurtuldu" yazısı dikkat çekiyordu.(sf.92-93)
Başbakanı uyuttular
Darbe planlarını haber veren Samet Kuşçu, cuntacıların devirmek istediği iktidara sesini duyuramamış, yalnız kalmıştı. Kuşçu vefatından önce (2004) bunları arkadaşı Mehmet Tekin'e şöyle anlatıyordu: "İhmal vardı. Vurdumduymazlık vardı. Menderes'e ulaşmamı engellediler. Onu uyuttular. Hem kendi başını hem de beni yaktı! (Ö)Ben alenen ve adeta herkese ilan edercesine tahkikat talebinde bulundum.
İhbar diye adlandırılan vakanın asıl işte budur, ihbarlar gizli kapaklı olur.(sf.97-100)
Faruk Güventürk: Yemin edip komiteyi kurduk
27 Mayıs 1960 darbesi yapıldığında Samet Kuşçu'nun isimlerini verdiği askerlerin gerçekten de cunta faaliyetler içinde oldukları ortaya çıktı. Cuntacıların 1960'dan sonra yayınlanan hatıralarında ise büyük ifşaatlar vardı.
9 Subaydan biri olan Faruk Güventürk 1954'te kurulan ilk komitenin iki üyesinden biriydi. Cuntanın lideriydi. Güventürk'ün 27 Mayıs sonrası yaptığı açıklamalar, verdiği röportajlar adeta TSK içindeki suç örgütleri ile ilgili itiraflar niteliğindeydi. İşte o itiraflardan bir bölüm: 1955'te DP'nin memlekete bir hayır getirmeyeceğini, diktatöryaya doğru kaydığını gördük. Dündar
Seyhan bana açıldı. Daha evvel Seyhan,
Necati Ünsalan ve Orhan Kabibay kendi aralarında konuşmuşlar. Ben de
sınıf kıdemlisiydim. Dündar Seyhan bana açıldığında ben çoktan fikir olarak hazırdım. 1955 yılında Orhan Kabibay'ın evinde dört arkadaş
yemin ettik ve komiteyi kurduk. Komitenin açık vazifesi 'orduyu
ıslah etme' idi. Fakat asıl ve gizli görevi, bir ihtilalle iktidarı devirmekti.(sf.133-135)
Adnan Çelikoğlu: Makarios yakalandı
Savunma Bakanlığı Yaveri Adnan Çelikoğlu, 30 yıl sonra yayınlanan hatıralarında, '9 Subay Olayı'nın perde arkasındaki kişi bendim' diyecekti. Çelikoğlu, cuntacıları nasıl uyardığını ise şöyle itiraf ediyordu: "Ertesi gün Samet Kuşçu milli
emniyette sorgulanacaktı. Bakanın bir işi yoktu. Bu fırsattan istifade etmek ve biraz da havalanmak için başkanı olduğu İstanbul
Kızılay Merkezi'ni ziyarete gittik. O zamana kadar basına haber sızdırılmamıştı. Benim düşüncem arkadaşlara durumu bir an önce haber vermekti. Bakan gelecek telefonlara benim
cevap vermemi istemişti. Bu fırsattan yararlanarak Davutpaşa Kışlası'nda görev yapan Dündar Seyhan'ı buldum. Ona 'benim dediğimi dinle ve konuşma, Makarios yakalandı. Kediler fareleri kovalıyor' dedim.(sf.145-146)
Dündar Seyhan: Cunta İnönü'ye teklif götürdü
Dündar Seyhan, 1966 yılında yayınlanan "Gölgedeki Adam" isimli hatıra kitabında cunta ve darbe planlarını bütün çıplaklığı ile anlatıyordu. Seyhan, 1957 seçimleri öncesinde cuntanın İsmet İnönü'ye CHP ile anlaşarak hemen iktidara son verelim teklifi götürdüğünü anlatıyordu. İnönü'nün 'seçimi kazanacağız' diyerek bu teklife sıcak bakmadığını aktarıyordu. CHP liderinin cuntayı neden ihbar etmediği sorusuna da cevap olarak: "İhbar etse bile elinde hangi delille ortaya çıkacaktı? Temaslar tam bir teenni ve emniyet faktörü en
küçük ayrıntılarıyla göz önünde tutularak hareket edilmişti" diyordu.(sf.155)