Tek merkez, tek oyun
"Barışın tesisi konusunda ümidini yitirmemiş olan ve barış yolu yeniden nasıl açılır diye bir fırsat arayan bir insan gördüm ben
Karayılan'da. Aslında ilginç olan şu: Üç buçuk yıl süren
Oslo görüşmeleri,
PKK'yı barışa kilitlemiş. Örgüt artık barışa endekslenmiş vaziyette."
"13 askerimizin şehit düştüğü
Silvan hadisesinin Karayılan'da ne kadar büyük bir sarsıntı meydana getirdiğini gördüm."
"Silvan saldırısını Karayılan değil yerel unsurlar yapmış. Bu noktada Karayılan'ı samimi buldum."
Murat Karayılan'la
röportaj yapan
Avni Özgürel'in röportajını anlatırken kullandığı birkaç cümle böyle.
Bir kere şunu söyleyeyim:
Avni Özgürel gazeteci değil. Onun hangi odak adına çalıştığını herkes gayet iyi biliyor. Karayılan'ı barış güvercini olarak sunmasının nedeni de bu odaktan aldığı emir.
Bingöl'de
33 er şehit edildiğinde
Öcalan "Ben yapmadım Şemdin yaptı" demişti. Silvan'la ilgili, Özgürel'in "çok samimi" bulduğu Karayılan'ın sözleri de o
hesap. Oysa Karayılan, 13 askerimizin şehit olduğu Silvan'ı, hem o dönem yaptığı açıklamada hem de birkaç ay sonra Ahmet Altan'a gönderdiği mektupta savunmuştu.
Karayılan'ı çok iyi takip eden Özgürel, gazeteci olsaydı "Silvan hadisesinin Karayılan'da ne kadar büyük sarsıntı meydana getirdiğini gördüm" demez, aksine Karayılan'a "O dönem Silvan'ı savunmuştunuz" hatırlatması yapıp sıkıştırırdı.
Gazeteci olmadığı için destan gibi röportajda Karayılan'ı ne bu noktada ne de başka bir noktada sıkıştırdığını göremedik. Özgürel'in "Barışa kilitlenmiş Karayılan ve PKK"sı
Dağlıca'yı sabah ezanı vaktinde basıp 8 askerimizi şehit etti. Son 1 ayda 25 şehit verdik.
Aldatan sadece Avni Özgürel ve Murat Karayılan değil, "tek oyun farklı aktörlerle" sahnede. Bir aktör de Leyla Zana.
Madde madde gidelim:
1- 6 Temmuz 2011'de Öcalan "Özerkliği ilan edin ve
halk savaşını başlatın" talimatı vermişti. Talimatın Karayılan'a ulaştırılmasının ardından 14 Temmuz'da Silvan yaşandı ve aynı gün özerklik ilan edildi. Öcalan'ın emri Karayılan'ın tertibi...
2-
Örgütün rehavete düştüğü imajı Karayılan röportajında geçiyor ve tamamen yalan. Şehirlerde her gün onlarca kilo C-4 yakalanıyor. Kırsalda fırsatını buldukları an vuruyorlar, patlatıyorlar.
3 -
Hürriyet önderliğinde Leyla Zana'ya imaj kazandırılmaya çalışılıyor. Hükümet kendi muhatabını özgür iradesiyle bulmasın diye, operasyonel bir taktikle muhatabı seçip, allayıp pullayıp Hükümet'e yutturmaya çalışıyorlar. Oysa Şamil
Tayyar dün yazdı.
O Leyla Zana, birkaç ay önce "Özerklik yetmez bağımsızlık lazım. Silah Kürtlerin sigortasıdır ve o sigorta asla bırakılamaz" demişti. Zana gibi bir ismin bu tip köklü meselede oturmuş fikirleri vardır ve 180 derece değişmez.
Bunun taktiksel bir hamle olduğu açık. Zana bir "zoka"dır.
4- Karayılan,
İngiliz istihbaratının süreçteki rolünü açıkça ifade ederken ve İngilizleri işaret ederken ilginç bir gelişme baş gösteriyor. Daha önce PKK'nın İngiliz istihbaratınca oluşturulmuş paravanı olduğunu ispat ettiğimiz DPI, Galler'de 7 gün sürecek bir toplantı organize ediyor. Toplantının katılımcıları ise Karayılan'ı parlatmak için saçını süpürge eden
Ali Bayramoğlu, Ahmet İnsel gibi isimler tabii ki.
5- Karayılan'ı parlatan, Karayılan'ı Silvan hakkında, Leyla Zana'yı
Kürt sorunu hakkında 180 derece döndürüp sürece sokan,
bir taraftan da örgütün bölgede hâlâ bir güç olduğunu ispat edercesine "sembol yer" yani Dağlıca'yı bastıran "tek bir merkez" var. Öcalan'a tecrit uygulansa da tüm bu parametreleri bir araya getiren o tek merkez İngiliz istihbaratından başka bir yer değil.
Tek merkez, "iyi teröristler/kötü teröristler/muhataplar"ı belirlemiş ve "tek oyun"unu sahneliyor.
Öcalan içerde olsa da örgütün tek merkezden yönetildiği o kadar aşikar ki, bizi keriz yerine koymalarına dayanamıyorum.
Karayılan "cici"...
Leyla Zana "gerçeği gördü"...
Ne diyelim, inanacak
gönüllü keriz çok...
YENER DÖNMEZ - YENİ AKİT