Fakat hala cezaevinde,
darbe öncesi dönemden kalma suçlardan dolayı yatan insanlar var.
Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı,
Muhsin Kayha, Caner Erdinç, Mahir Kavalcı, İsmail Fuat Tarhan,
Ramazan Çepni ve Mahmut Gül, 12
Eylül öncesi işledikleri suçlardan dolayı cezaevinde bulunan
ülkücülerden bazıları.
Yusufiyeli
Ülkücüler Derneği Başkanı ve Avukat
Hasan İlter,
12 Eylül öncesi olaylardan dolayı
Türkiye Cumhuriyeti
mahkemelerinde verilmiş bütün aleyhte kararların yok sayılması gerektiğini söylüyor.
Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan İlter, günümüzde 20 kişiye yakın ülkücünün halen çeşitli cezaevlerinde çile doldurduğunu belirtiyor. Bunların bir kısmının basit suçlardan dolayı
infazının yandığını dile getiren İlter, bir kısmının da 12 Eylül öncesi olayları sebebiyle farklı hukuki muamelelere tabi tutulmalarından dolayı cezaevinde yattığını ifade ediyor.
Avukat İlter, "Farklı hukuki muameleden kastım şudur: Ülkücü harekete düşman olan ve yargıyı kendi ideolojik görüşlerine alet eden bir kısım kişiler, ülkücü hareket mensuplarına farklı cezalar vermek ve mahkeme kararlarını aleyhte yorumlamak suretiyle arkadaşlarımızdan bir kısmını hala içeride tutmaya muvaffak olmuşlardır. Bu yapılanların örnekleri elimizde mevcuttur. Bunları ispat etmekte zorlanmayız." diyor.
"DARBECİLER ÜLKÜCÜLERE DAHA FAZLA CEZA VERDİ"
1980 darbesinin mağdurlarından da olan Hasan İlter, 12 Eylül darbecilerinin solcularla ülkücülere farklı ceza sistemi uyguladığını, ülkücülerin daha fazla ceza aldığını söylüyor. İlter, bunun gerekçesini ise şöyle anlatıyor: "Örnek olarak, kasıtlı adam öldürme suçundan yargılanan bir sol grup üyesi, 24 yıl ceza alıp o zamanki infaz
kanunu uyarınca 5 yıl yatıp çıkarken; aynı suçtan yargılanan sağ siyasi gruptan biri, 24 yıl kasıtlı adam öldürmekten, 7 yıl 10 ay örgütten, 315. maddenin uygulanmasıyla bu cezaların toplamı 2/3 oranında artırılarak neticeten 44 yıl ağır
hapis cezası ile cezalandırılıyordu.
İdam cezası almış bir sağ siyasinin ise cezaevinden çıkabilmesi mümkün değildi. Solcular eski TCK'nın 125 ve 146. maddelerinden, ülkücüler ise 313 ve 315. maddelerinden yargılandılar."
Ülkücülere infaz yapılırken 5 ayrı infaz yapıldığını vurgulayan İlter, bunlardan birinin Muhsin Kayha olduğunu ve 30 yıla yakındır yattığını, şu an
Adıyaman Cezaevi'nde olduğunu belirtiyor. "Şu an cezaevinde hiçbir solcu yoktur, ama ülkücüler hala cezaevinde. Bu apaçık yanlı, taraflı uygulamanın çok açık bir kanıtı." diyen İlter, Bünyamin Adanalı ile
Ünal Osmanağaoğlu'nun da aynı nedenle yattıklarını ifade ediyor. Her insanın 10 yıl yatıp çıkması gerektiğini, ancak kendi arkadaşlarının 20-30 senedir yattığını ve hala çıkamadığının altını çizen İlter, "İnfazı yananlar var, infazı yananlar için basit bir değişiklik veya ek bir geçici madde eklenmesi gerekiyor. Bir yılı geçen cezalar alındığında infaz yanıyor. Bir yıl için 7 -8 sene, 16 sene yatacak arkadaşlarımız var." diye konuşuyor.
"12 EYLÜL MAHKEMELERİNİN KARARLARI YOK SAYILSIN"
Anayasa değişikliğinden ziyade topyekün Türk milleti için geçerli '12 Eylül öncesi olaylardan dolayı
Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinde verilmiş bütün aleyhte kararların yok sayılması gerekir' şeklinde bir kanun çıkarılması gerektiğini vurgulayan İlter, şöyle devam ediyor: "Bu hem toplumsal barışımıza
hizmet eder hem de geçmişte yaşanan acıların, zulümlerin bir nebze olsun rahatlaması için vesile teşkil eder diye düşünüyorum. Çünkü şimdi getireceksiniz 12 Eylül darbecilerini mahkemenin karşısına çıkaracaksınız, darbe yaptınız diye.
Maraş olaylarını soracaksınız,
Çorum olaylarını soracaksınız,
faili meçhul cinayetleri soracaksınız. Öbür taraftan bütün bunları yaptılar diye, darbe yapıp cezaevine tıkılan insanları bu durumda bırakacaksınız. Bu kabul edilemez bir durum."
12 Eylül Mağduru Ülkücüler Komisyonu Başkanı Remzi Çayır da 12 Eylül mahkemelerinin verdiği kararların sonuçlarıyla birlikte yok edilmesi taraftarı olduklarını vurguluyor. "Hala ben kamu haklarından menden dolayı, ufacık biriyle didişsek, sözlü bir
tartışma olsa, ceza alsam içeri gireceğim." diyen Çayır, "
12 Eylül darbesi mahkemesinin verdiği kararların ortadan kaldırılması gerekiyor. Olağanüstü dönemde, emir-komuta zinciri içinde verilmiş karardır." şeklinde konuşuyor.