Dönemin
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Vural Savaş, asker tarafından verilen brifinglerde en ön sıradaydı. Savaş, kendisini ‘
militan laikçi' olarak tanımlayan bir savcı. Dahası başkaları tarafından söylendiğinde suç addedilecek olan, “Jakobenlik
Mustafa Kemal demektir” ifadelerini de kitabında yazan isim.. Savaş, son çıkan ‘Anılarım' kitabında, Refah'a
kapatma davası açan savcı olarak
Refah Partisi'nin kapanmasından hemen sonra Süleyman
Demirel'in kendisini kutladığını da anlatıyor.
Bu sonuçta yüzde 50 hakkın var
“- 19 Ocak 1998 tarihli not defterime şunları yazmışım: “Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel beni Köşk'e çağırdı. Sıcak bir karşılama.. ‘Refah Partisi kapatılmasaydı,
askeri müdahale olabilirdi. Seni kutluyorum. Davayı sen açtın. Bu sonuçta yüzde 50'den fazla hakkın var. Yargıya çok iş düşüyor.” (
Vural Savaş- Anılarım-s.160) Vural Savaş, jakobenliği de şu ifadelerle savunuyor: “Çeşitli yazılarımda da belirttiğim gibi, ‘Jakobenlik' Kemalizmin diğer adıdır. Bana göre jakobenliği savunmak Mustafa Kemal'i ve Türk Devrimi'ni savunmak demektir. Bu nedenle Jakobenlik'e yapılan her saldırı, benden gerekli cevabı alacaktır. Pek çok
siyaset bilimi kitabında, ‘Jakoben' diye anılan Mustafa Kemal'in de ‘
Fransa Devrimi'nin kanlı safhalarını derin bir hürmet ve taktir ile tetkik ettiklerini' söylemiştir.”
28 ŞUBAT SÜRECİNİN TRT GENEL MÜDÜRÜ: HER KANAL İÇİN SUBAY ATANMIŞTI
28
Şubat sürecinde TRT Genel Müdürü olan
Yücel Yener STAR'a konuştu: TRT'nin her kanalı için ayrı ayrı
subaylar görevliydi.
Asker pek çok programın formatını kendisi belirliyordu.
Yücel Yener. Dönemin TRT Genel Müdürü. Daha doğrusu, Refah- Yol döneminde vekaletle yönetilen TRT'ye Refah-Yol'un hemen ardından Temmuz 1997'de atanan isim. Ardından da 2003 yılına kadar bu görevde kaldı. Yücel Yener, 1969'dan itibaren görev yaptığı TRT'de hiç görmediği dayatmaları o dönemde gördüğünü belirtiyor ve ekliyor; “TRT göbekten askere bağlı hale gelmişti.”
İşte Yücel Yener'in anlattıkları:
Uzun yıllar çalşıtığınız TRT'de o dönem bir
baskı hissetiniz mi?
1969'da girmiştim TRT'ye..
Daire başkanlıklarım olmuştu. 1996 ile 1997 yarısına kadar genel müdür vekaleten yürütüyordu bu görevi ve tabii çok etkilenmişti. 1997'de Genel Müdür olunca bu bir buçuk yılda vekaleten yönetilirken, TRT'nin ipleri tamamen dışarıdayı. Bu havayı bizzat ben tespit ettim. Göreve gelince daha iyi gözlemledim. Kendi kendini yönetmiyordu adeta, yönetime gelince, bu eski alışkanlıkları terketmesi yönünde epey mücadelemiz oldu. Uğraşımız oldu.
Üst düzey
general arıyordu
İpler dışardaydı derken, askerleri mi kastediyorsunuz?
Doğru, doğru.. Yaşadım biliyorum. MGK tarafından oluşturulan koordinasyonca görevlendirilen
emekli albaylar vardı. Bunlar bir tanesi TRT İnt, bir tanesi TRT GAP'tan bir tanesi TRT1'den sorumlu yapılmış.
Kanal kanal sorumlu subaylar vardı. Bu kişiler TRT'deki kişilerle görüşerek yönlendiriyordu. Böylece TRT'nin yayınıyla MGK arasında koordine sağlamışlardı. Bu grubun başında bulunan arkadaşlarla da bunlar çok içli dışlıydılar. Göreve geldiğimde bunu bizzat gözledim. Sanki TRT'nin değil de, MGK'nın adamı gibi çalışıyorlardı. Bir çok kez uyardım bunları sonunda görevden almak durumunda kaldım.
Hatırlıyorum, ‘Perde Arkası' programında, yasal olan Milli Gençlik Vakıfları için ‘
terör örgütü yuvası' denmişti..?
Evet, o program ve bir tane daha vardı ‘Anadolu'dan Görünüm' müydü neydi, benden önce yayına başlamış militarist programlardı. O programları yayından kaldırdım zaten..
Bu dediğiniz programları kim yönlendiriyordu?
Askeri kanat tabii ki. O programları kaldırınca da
telefon açan isimler oldu.
Askeri kanattan mı?
Evet. Üst düzey askeri yetkililerin aradığını biliyordum. O dönem o programları yaptıranlar, önerenler, önayak olan askerlerden bir
takım baskılar oldu. Bu baskılar, TRT'deki ilgili daire başkanlarına da, bana da oldu.
O programları yaptıranlar askerler miydi yani?
Herhalde yani. Vekalet sürecinde, 1997'nin başında konmuş programlar. Öyle bir ilişki bağı kurulmuştu ki, emekli subaylardan
muvazzaf subaylara kadar derin bağlantılar kurulmuştu.Derin devlet heralde buydu diyordum.
O dönemde, bazı general çocuklarını işe aldığınız da söylendi?
Biz iki bin tane
eleman aldık o zaman. Durumları uygun olanlar alınmıştır. Aynı süreç tüm dönemlerde yaşanmıştır. Onun çocuğu bunun çocuğu diye bakmadık.
Diyanet'e hutbe konusu veriliyordu
“O taplantılara Milli
Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, yardımcısı ve üst düzey görevliler katılıyordu. Daha çok askeri kanattan gelen talepler
bakanlık imzasıyla bize talimat ve
öneri olarak geliyordu. TRT'de o programları yapanlarla ilgili subaylar arasında ordan da MGK'ya göbeklerinden bağ vardı.Sadece TRT ile ilgili değil, Diyanet'le ilgili, Milli Eğitim'le ilgili özel TV'lerle ilgili, RTÜK'le ilgili bir sürü görevliler vardı. Bırakın TRT'yi Diyanet'in her türlü işini yönlendiriyorlardı. Mesela Diyanet.. Diyanet'le ne alakası var. Onların yapacağı yayınlar bile o toplantılarda konuşuluyordu, tartaşılıyordu.
Hutbelerin konusu da konuşuluyor muydu?
Diyanet'le başka ne konuşulacak.
Devletin karanlık yüzünü 28 Şubat'la gördük