Görmez, engelliler için özel tasarlanan
Tuzla Müftülüğü Çiçekçiler Camisi’nin açılışının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin ”
Yazar Sevan Nişanyan’ın Peygamber
Efendimiz Hz.
Muhammed (S.A.V)'e ağır
hakaretler içeren filmi
ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Görmez, ifadeleri ilk duyduğunda bir mümin ve bir insan olarak hicap duyduğunu ifade etti.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şöyle konuştu:
”Çünkü her mümin, öncelikle Hz. Peygamber’i canından aziz bilir. Ancak biz her türlü nevrotik hezeyanı da dikkate almak zorunda değiliz. Özellikle bunun altını çizmek istiyorum. Bu sadece bir düşünce değil, bir fikir değil, hatta bir nefret de değil; bir nevrotik hezeyandır. Bu tür nevrotik hezeyanlar karşısında biz müminlere düşen sadece şifa dilemektir, sadece dua etmektir, ’Allah şifa versin’ demektir.
Müslümanlar, putperestin putuna dahi hakaret etmemekle emrolunmuşlardır Kur’an-ı Kerim’de. Bilhassa
İslam’a yönelik, Batı’da, Doğu’da
eleştiriler yapılmıştır. Hatta İslam’a, Hz. Peygamber’e yöneltilen eleştirileri içeren kitaplardan dünyanın en büyük kütüphanelerinden birisi oluşturulabilir. Ama eleştiri ayrı bir şeydir, mukaddes değerlere hakaret etmek ayrı bir
şeydir.”
Görmez, dünyanın İslamofobi’yi,
ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadeleyi tartışırken, İslam Peygamberine yönelik bu tür ifadeler kullanmayı, ”nevrotik bir hezeyan”, ”
psikolojik bir hastalık” olarak gördüğünü kaydetti.
'BUDİSTLERE YAPILAN SALDIRILARI DA KINIYORUZ'
Herkesi sağduyuya davet eden Görmez, ”Herkesi, buna karşı şifa dilemeye davet ediyorum. Tıpkı sevgili
peygamberimizin kendi hayatında, kendisine yönelik her türlü iftiraya, haksızlığa nasıl ’Allah’ım bunlar cahildir, bilmiyorlar’ dediği gibi, büyük bir sağduyu ile bu tür şeylere yanlış karşılıklar vermememiz gerekiyor” diye konuştu.
Görmez, Türkiye’de ”bu hezeyan”lara en güzel cevabı
Ermeni
vatandaşların verdiğini ve bugünkü Agos gazetesinin manşetinin, ”verilebilecek en güzel
cevap” olduğunu belirtti.
Toplumların mukaddes değerlerine hakaret ederek aşağılamanın bireysel bir ifade olmadığını dile getiren Görmez, şöyle devam etti:
”Bizatihi Batılı filozofların eserleriyle değerlendirilecek olursa, bu, hem kültürel bir işkencedir hem soyut bir işkencedir hem de küresel bir provokasyondur. Dolayısıyla bu tür mukaddes değerlere hakaret ederek, toplumları aşağılamanın ifade olarak değerlendirilmesi mümkün değil. İfade,
Arapça bir kelimedir, aklın ürünü olan söz demektir. Bunlar, aklın, kalbin ürünü olan sözler değildir. Bunları bırakın
özgürlük, ifade olarak değerlendirmek, fikir olarak değerlendirmek dahi doğru değildir. Bunu ben sadece Müslümanlar için söylemiyorum. Bugünlerde Bangladeş’te Budistler’in mabetlerine saldıran Müslümanlar da oldu. Onu da kınıyoruz, doğru bulmuyoruz.”