Diziler nasıl en faydalı hale getirilebilir?

Cumhuriyet tarihi uzmanı Yücel Karakurt, televizyonlarda yayınlanan tarihi dizilere dikkat çekti..

Diziler nasıl en faydalı hale getirilebilir?

DİZİLER, TARİHİ ÖĞRETEBİLİR Mİ? Son yıllarda televizyon ekranlarında bir biri ardına tarihi konuları ele alan birçok dizi film gösterilmekte. Özellikle Muhteşem Yüzyıl dizisi ile birlikte dizi filmlerin tarihi gerçeklere olan uygunluğu bir hayli tartışma konusu oldu. Bu tartışmalarda, bazı kesimler en nihayetinde bunların gerçekle hayalin –İnsan Muhayyilesinin- bir ürünü olduğunu dolayısıyla eleştirilmesinin çokta doğru olmadığını hatta bu diziler sayesinde toplumun tarihe merak duyduğunu iddia ettiler. Bu dizilerin gerçeklerle bir ilgisinin bulunmadığını dile getiren kesimler ise özellikle gençlerin bu diziler vasıtasıyla tarihi şahsiyetleri ve kurumları yanlış tanıdığını dile getirerek itirazda bulundular. Son haftalarda Tarihi diziler kervanını bir hayli iddialı olarak TRT de katılmış oldu. Kemal Tahir’in “Kurt Kanunu” dizisiyle yakın tarihe ışık tutmaya çalışan TRT, olay kurgusu ve kahramanlarının aşırılığı kaçmayan rol paylaşımlarıyla şimdiye kadar çok da bir tepki almadığını görüyoruz. Aynı şekilde yine TRT ekranlarında üç haftadır yayınlanmaya başlayan “Bir Zamanlar Osmanlı; Kıyam” dizisiyle tarihi konuları işlemeye devam ettirdi. Ancak bu yazıyı yazmamada sebep olan “Bir Zamanlar Osmanlı; Kıyam” dizisinin senaristiyle yapılan kısa söyleşide, senaristin artık Türk Toplumunun Tarihi, diziler aracılığıyla öğrendiğini! söylemesiydi. Aslında burada sorulması gereken asıl soru şu olmalı; Evet dizi filmler insanların merak duygusunu celb etmesi bakımından faydalıdır. Fakat öğrenilecek olanlar dizilerde seyirciye aktarılanlar mı, yoksa gerçekler mi? Diğer yandan izleyici neyi nereden öğrenecektir. Senarist Bir Zamanlar Osmanlı; Kıyamda gerçekle kurgu arasında izleyiciye ortalama bir tarih algısı sunmaya çalıştıklarını belirtmektedir. Şimdiye kadar yayınlanan bölümleriyle Bir Zamanlar Osmanlı; Kıyam, verdiği mesajlar ile senaristini şu ana kadar haklı çıkardığını söyleyebiliriz. Eğer reyting kaygısına kurban gitmezse. Özellikle Muhteşem Yüzyıl dizisi ortaya koyduğu görsel ve sansasyonel sahnelerle izleyiciyi uzun süre ekran başında tutmayı başardı. İster istemez bu durum dizinin yazılı ve görsel medyada uzun bir süre tartışılmasını beraberinde getirdi. Yapımcısı için haliyle kazançlı olan bu durum hiç şüphesiz bize aslında dizilerin topluma tarihi öğretmekten öte bir anlam taşıdığını ve bununda tamamıyla ticari kaygılar olduğu gerçeğini göstermesi bakımından önemlidir. Özellikle izleyiciyi bir sonraki hafta ekran başına çekebilmek için gerçeklikle bağdaşmayan birçok konuyu ekranlara taşımaktan çekinmediler. Tarihe ortalama bir lise düzeyinde merakı olan izleyicilerin dahi kolaylıkla kavrayabildiği hatalar, maalesef birçok yazar tarafından toplumun Tarihe merakı artıyor denilerek teşvik gördü. Muhteşem Yüzyıl dizisinden bir replikle bu faslı kapatmak istiyorum. “ Kastilya Prensesi Kanuni tarafından esir tutulmaktadır( Tabi ki en güzel av köşkünde). Prensesi kaçırmaya teşebbüs eden casuslar, yakalanır ve acımasızca öldürülürler. ( iki bölüm sonra) Vatanından ve sevdiğinden ayrı düşmüş olan Kastilya Prensesi kaçmak için her şeyi ayarlamıştır. Kiliseye dua için gittiğinde gerçekleşecek olan bu kaçış maalesef gerçekleşmez. Çünkü Hümanist duyguları kabaran Prensesimizin, kendisine refakat eden Kanuninin has adamı Bali Beyin öldürülmesine gönlü razı olmamıştır.” Evet, tarihi dizilerde birçok şeyin öğretildiği kesin; lakin nelerin olduğu biraz muğlak! Evet tarihi dizilerin en azından gerçeklere sadık kalmak ve de izlenebilirliği için senaryoya ilave edilen kurmacaların, çuvala sığması, halinde faydasının olacağı muhakkaktır. Özellikle günümüz neslinin tamamıyla tüketim kültürünün etkisinde hareket ettiğini düşündüğümüzde, tarihi dizilerde aktarılan olay ve kahramanların pekte peşine düştükleri söylenemez. O halde topluma tarihlerine sahip çıkmaları konusunda yardımcı olduklarını düşünen değerli yapımcı ve senaristler sansasyonellikten uzak gerçekle kurmacayı ortak müştereklerde buluşturarak işe başlayabileceklerini düşünmekteyim. Ayrıca her dizinin yapımında emeği geçen kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür etmekten imtina etmemeyi (pek tabii olarak) bir vazife bilen sayın yapımcılar, acaba yararlandıkları kaynakları ( Özellikle alanında kabul görmüş başucu olan kaynakları) son kısımda ekranda tutamazlar mı? Kim bilir belki daha fazlasını merak edenler gidip bakabilirler…! Tarihi diziler nasıl en faydalı hale getirilebilir? İnsanlarda ki öğrenme isteğini kamçılayan merak duygusudur. Bizler ilgi, istek ve ihtiyaçlarımız oranında yeni şeyler öğrenmek için çaba içerisine gireriz. Hiç şüphesiz bu çabanın başlamasında merakımızı giderme duygusu ilk basamağı teşkil ettiği gibi, bu ameliyenin sonuca ulaşmasında da bu duygumuzun tatmini önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle gerek televizyon ekranlarında gerekse yazılı basında, insanların mevsim (dönem) lere uygun beklentileri dikkate alınarak haber ve yazı dizileri hazırlanır. Ekranlarda izlediğimiz belgesel ve gezitanıtım programları ile gazete ve dergilerde çıkan bu tür yazılar, bizlerin merak duygusuna hitap edecek şekilde kurgulanırlar. Hiç şüphesiz anlatıcının kurgusu ve konuya hakim oluşu, hitap ettiği kitlenin algılarıyla örtüştüğü oranda bu çalışmalar başarıya ulaşacaktır. Bu noktadan sonra insanlar, istek ve ilgileri nispetinde kendilerine takdim edilen konu, kişi ve yerler hakkında daha fazlasını öğrenmek için araştırma yapmaya ihtiyaç duyacaklardır. Bu gibi yazı dizilerinin veya televizyon programlarının temel hedeflerinden birisinin de bu olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü belirli bir zaman ve sayfa sınırlamasına tabi olarak yapılan bu çalışmalar da az sözle çok şey söyleyebilmek önemlidir. Diğer yandan ise ifade etme fırsatı bulamadığınız ya da önem ve öncelik sıralamasından dolayı paylaşamadığınız birçok husus için muhataplarınızı harekete geçirebilmek, maksadın gerçekleşebilmesi adına önemlidir. Bu noktadan hareketle televizyon dizilerinde ele alınan her bir konu, senaryolarda bir sonraki bölümün takibine yönelik olarak kurgulanır. İşte bu sebeple tarihi dizilerde ele alınan konular hem süreklilik kaygısı hem de takip edilebilirlilik kaygısıyla senaristler tarafından yeni şekillere büründürülmektedir. Her sektörde olduğu gibi sinema sektöründe de bu işten para kazanmak esastır. Fakat bunun yanında topluma belirli bir mesaj verme kaygısı taşıdığınızı iddia ediyorsanız, o zaman neyi, nasıl verdiğinizin de bir cevabı olmalıdır. Zira izlenebilir (reyting alma) olma kaygısına işlediğimiz konuların muhtevasında –özünden- sapmalar meydana getirerek veya gerçeklikten tavizler verilecekse, o zaman ortaya bambaşka bir mesajın çıkması da muhtemeldir. Bu sebeple, eğer Tarih gibi ne netameli bir konuda -herkesin bir şeyler söylediği ve resmi tarih ile gerçekler arasında hala kafa karışıklığının devam ettiği bir toplumda- ortaya bir şeyler konulmak isteniyorsa herkesin sorumluluk duygusuyla hareket etmesi gerekmektedir. Hele ki toplumun Tarihi dizilerden öğrendiğini iddia ediyorsanız! Peki televizyon dizileri gerçekten toplumun en azından belirli bir kesiminde tarihe ve onun konularına karı bir merak uyandıramaz mı? Elbette ki bu konuda izleyici üzerinde müspet tesirlerde bulunabilir. Bugün geriye dönüp bakıldığında insanımızın artık daha fazla sorguladığını görmekteyiz. O halde senaristler, televizyon dizilerinde belirli bir süre ve süreçte ele alınma zorunluluğu olan konularda az zamanda çok şeyi ifade edebilmeyi isteyeceklerdir. Öyleyse senaristlerin bunu yaparken kolaycılığa kaçıp sansasyonel anlatımlar yerine olay kurgusunda izleyiciyi daha çok düşünmeye ve sorgulamaya götürecek replikleri-fragmanları- tercih etmesi daha yerinde olacaktır. Çünkü sorgulayabilmek öğrenmenin ilk basamağıdır. Doğru soruyu sormak ise öğrenmenin yarısıdır. Bu nedenle gerçekten sorumluluk duygusuyla hareket ederek bir şeyler ortaya koymak istiyorsak öncelikle işe doğru yerden başlamalı ve hitap ettiğimiz kitleye; “Ey izleyici benim anlayıp anlatabildiklerim bunlar, fakat daha fazlası da olabilir!” diyerek onların merakını uyarmalıyız. Hedef kitlemizde bunu başarabildiğimiz oranda, tarihimizi dizi filmler aracılığıyla da insanlara öğretebilmiş oluruz. Aksi halde ortaya koymuş olduğumuz dizi film, yayın sürecini tamamladığında bir başkası, aynı konuyu farklı bir pencereden izleyiciye aktarabilir. Unutmayalım, bizler hangi pencereden bakıyorsak ancak onun bize gösterebildiklerini görürüz. Fazlasını değil…. Yücel Karakurt/Cumhuriyet tarihi uzmanı
<< Önceki Haber Diziler nasıl en faydalı hale getirilebilir? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER