28
Şubat mağdurları talimatla ifade vermek üzere Çağlayan'da bulunan
İstanbul Adliyesine geldi. Adaleti Savunanlar Derneği (
ASDER) üyeleri,
Sultanbeyli eski Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak,
Adalet Platformu Başkanı Adem
Çevik ve daha birçok
darbe mağduru İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen 9 kişiden oluşan talimat savcılarına müşteki ve mağdur sıfatıyla ifade verdiler. Mağdurlar başta dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, eski Başbakanlar
Bülent Ecevit,
Mesut Yılmaz, dönemin
Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı
Karadayı ve
komuta kademesi hakkında şikayetçi oldular. Müştekiler ayrıca darbeye iştirak eden
sivil ve askerlerin mal varlıklarının acilen dondurulması gerektiğini talep ettiler. İfade öncesi
basın açıklaması yapan ASDER Genel Sekreteri Necmettin Keleş ise, "Herkes yaptığının karşılığını almalıdır ki bir daha bu ülkede darbe olmasın" dedi.
Açıklamanın ardından grup adliyeye girerek, talimat savcılığı görevini yürüten özel yetkili İstanbul
Cumhuriyet Savcısı Ümit Zafer Çolak ile birlikte 9 özel yetkili savcıya,
tanık ve mağdur sıfatıyla ifade verdi. Cumhuriyet Savcısı Murat İnam'a ifade veren ASDER Genel Sekreteri Reşat Fidan, "1978 yılında
astsubay olarak mesleğe başladım. 1998 yılı aralık ayında YAŞ kararı ile meslekten atıldım. Benim
ihraç edilmem için hiçbir gerekçe yoktu. O zaman komuta kademesi içinde bulunan bazı askerler planladıkları darbeye karşı olabilecek kişileri
tasfiye ettiler. Bu kararlar doğrultusunda beni de ordudan attılar.
Benim atılmama sebep olan ve buna zemin hazırlayan dönemin Cumhurbaşkanı, başbakanı ve bu kararlarda imzası bulunan tüm askeri yetkililerden davacı ve şikayetçiyim" dedi.
SİLAHÇIOĞLU BOTLARIYLA MESCİDE GİRDİ, KUR'AN-I KERİM'İ YAKTIRDI
İfade veren YAŞ'zedeler arasında 28 Şubat'ta İstanbul'un Sultanbeyli ilçesindeki hukuksuz uygulamalarıyla tanınan eski İstanbul 2. Zırhlı Tugayı Komutanı
emekli Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu'nun emir astsubayı
Ünal İşgören de vardı. İşgören,
tugay içerisinde yer alan camiye botlarıyla giren Silahçıoğlu'nun, askerlere de botlarını çıkarmamasını emrettiğini belirtti. İşgören, Silahçıoğlu'nun camideki Kur'an'ı Kerim ve dini kitapları toplatıp yaktırdığını ayrıca cami girişinde yer alan besmele yazısını da tükürdükten sonra tırnağıyla kazıdığını söyledi. Silahçıoğlu'nun, eğitim sırasında askerlerin ‘
Allah' demesini de yasakladığını anlatan İşgören,
Cuma namazına gittiğini öğrenince, önce sürgüne gönderildiğini daha sonra da ihraç edildiğini anlattı.
"PROVOKASYON PEŞİNDEYDİ"
Komisyona ifade veren dönemin Sultanbeyli Belediye Başkanı Nabi Koçak, Doğu Silahçıoğlu'nun bölgede provokasyon peşinde koştuğunu belirterek, "Meydana fiber
Atatürk büstü diktiler. Amaç büstü yaktırıp suçu Müslümanların üzerine yıkmaktı. Heykel yakılmasın diye 15 gün boyunca başında
nöbet tutturdum. Sonra fiber
heykel yerine tunç olanını diktiler" diye konuştu.
Koçak ifadesinde, 1989 ve 1999 yılları arasında Sultanbeyli Belediye Başkanı olarak görev yaptığını, 1996 yılına kadar Maltepe'de bulunan tugaydaki komutanlarla gayet uyumlu şekilde çalıştıklarını ve 1996 yılında Doğu Silahçıoğlu'nun İstanbul 2. Zırhlı Tugay Komutanı olarak geldiğini belirterek,
"Resmi bayramlarda özellikle Sultanbeyli'ye geliyordu. Aslında Maltepe'ye gitmesi gerekirken sırf provokasyon amaçlı olarak bir kısım insanları özellikle bayrama getirterek, bu kişilere, “kahrolsun İslam” şeklinde slogan attırıyordu" beyanında bulundu.
"Yine
Müslüm Gündüz olayında da
Fadime Şahin'i özellikle Sultanbeyli'den seçtiler ve kullandılar" ifadesini kullanan Koçak, olaylarla ilgili haber ajanslarına konuştuğunu ve toparladığı bu haberleri dosyayla savcılığa sunmak istediğini bildirdi. Koçak, "Ben 28 Şubat'ın planlayıcısı ve uygulayıcısı tüm şüphelilerden şikayetçiyim. Cezalandırılmalarını istiyorum" diye konuştu.
YENİ AKİT