Konunun dindarlara bu derece kolay ve bedel ödemeden
hakaret edilebilmesi yönünü masaya yatıran Dönmez, “girsin” küfrüne medyanın duyarsızlığını eleştirirken, şu çarpıcı soruyu gündeme getirdi:
“
Amerika”ya değil de, “Hacıbektaş'a girsin” deseydi ne olurdu?
Bu ağır küfrün pas geçilemeyeceğini; hoşgörüyle karşılanamayacağını belirten Dönmez,
Star'ın, Babahan'ı kapının önüne koyması gerektiğini kaydetti. Dönmez “Defolsun gitsin
Ulusal Kanal'da istediği küfrü yapsın… 28 Şubat'ta yaptığı gibi…” diye yazdı.
Akit Temsilcisinin yazısının tamamı şöyle:
“Amerika”nın yerinde “Hacıbektaş” olsaydı?
Ergun Babahan'ın “Bu
kupa Amerika'ya girsin” twitiyle,
Fethullah Gülen'i
hedef aldığı biliniyor.
Babahan'ın tartışılan twitinde “Amerika” yerinde örneğin “Hacıbektaş” ifadesi yer alsaydı ne olurdu?
Yani “Bu kupa Hacıbektaş'a girsin” diye yazsaydı?..
Ya da başka bir konuda aynı “girsin” üslubunu örneğimizdeki ilçenin ismini geçirerek yapsaydı ne olurdu?
Olacağı söyleyelim…
Babahan, bir daha insan içine çıkamaz hale gelir,
linç edilir, gittiği her yerde organize
protestolarla karşılaşır, konuşamaz, konuşturulmaz hale gelir,
Doğan Grubu başta olmak üzere sağcısından solcusuna bütün medya tarafından linç edilir, tarih sahnesinden bir daha geri dönmemek üzere silinirdi.
Örneğini
Güner Ümit vakasında ve
Onur Öymen'de gördük.
Güner Ümit olayındaki üslupla Babahan'ın twitindeki üslup bire bir aynı.
Ama daha hafifini
CHP'li Onur Öymen yapmıştı.
Tarihi bir vaka olan
Dersim olaylarıyla ilgili “Dersim'de analar ağlamadı mı” diyerek hadiseyi küçümsedi diye linç edildi.
Hem de sadece Doğan Grubu tarafından değil, sağ ve
yandaş medya olarak nitelenen medya tarafından da.
Öymen, katıldığı bütün toplantılarda protesto edildiği gibi, dönemin CHP Lideri Deniz
Baykal,
Alevi vatandaşların defalarca organize protestosuna maruz kaldı ve yoğun yaşadıkları bölgelere gidemez hale geldi.
Onur Öymen de defalarca protesto edildi. Hatta kendisi de Alevi ve Dersimli olduğu halde Kılıçdaroğlu bile Öymen'e yeterli tepki vermediği gerekçesiyle protestolardan nasibini aldı.
Evet, Babahan o ağır cümleyi Dersim ya da Hacıbektaş için kursaydı linçten beter haldeydi şuan.
Konunun bir de dindarlara bu derece kolay ve bedel ödemeden hakaret edilebilmesi yönü var.
Asıl üzerinde durulması gereken yer burası.
Oktay Ekşi,
Hürriyet Başyazarı iken
Başbakan Erdoğan'a yönelik “analarını da satarlar” cümlesini yazısında kullandı ve bunun bedelini hak ettiği biçimde ödedi.
On yıllardır başyazarlığını yaptığı Hürriyet'ten yaka paça kovuldu ve kimse de kendisini işe almadı.
Çünkü o ağır ifadeye karşı, gerekli tepki ortamı oluşturulabilmişti.
Onlarca yazar konuyu ele aldı, haberler yapıldı ve organize tepki geliştirildi.
Olması gereken buydu.
Üst düzey bir gazeteci böylesine ağır
küfür ifadelerini pervasızca kullanabiliyorsa bedelini meslek hayatıyla öder, ödemeli.
Ergun Babahan'a karşı takınılan tavıra hoşgörü denemez.
Babahan sonuç itibariyle bir “camia”nın fikri önderine küfretmiştir ve bunun karşılığını meslek hayatıyla ödemeliydi.
Açıkça hak ettiği
cevap verilmeliydi.
Oktay Ekşi'ye yapılan aynen Babahan'a da yapılmalıydı.
Adaletin karşılığı budur.
Üstelik Babahan'ın ağzından çıkanlar, Güner Ümit'in bir anlık gafı gibi de değil.
Dün internette Babahan'ın son dönemki twitlerinden örnekler yer alıyordu.
Babahan planlı ve organize biçimde ve her twitinde dozu artırarak hakaret ve saldırılar gerçekleştirmiş.
Buradaki en büyük ayıplardan biri de sağ gazetelere ait…
Onur Öymen, “Dersim'de analar ağlamadı mı” dediğinde, Öymen'i sayısız manşetle darmadağın eden sağ gazeteler; Hakkı
Devrim, Hz. Peygamber'e “kabile reisi” dediğinde konuyu görmediler bile.
Devrim'e tepki için yazılan yazılar üçü beşi geçmedi, bırakın manşeti çoğu gazetede haber bile olmadı.
Dersim konusunda peş peşe
manşetler atan, sayısız yazı döktüren gazeteler, Hz.
Muhammed konusunu pas geçtiler.
Şimdi de “girsin” küfrünü aynı biçimde pas geçiyorlar.
Gülen cemaati, Nakşiler, Menzil, Nurcular, Süleymancılar, Milli Görüş,
Ülkücüler ya da yelpazenin sağındaki herhangi birine böyle bir hakaret yapıldığında bedelini ödemeli.
Bunun aksi hoşgörü değil tefrittir.
Ergun Babahan'ı kapının önüne koyan Today's Zaman'ın yayın yönetmeni
Bülent Keneş süper bir hareket yapmıştır.
Bu hareket devam etmeli.
Kimse kendisine sövsün diye adam çalıştırmaz.
Bir
İslam alimine küfreden Babahan'ı Star da kapının önüne koymalı.
Defolsun gitsin Ulusal Kanal'da istediği küfrü yapsın…
28 Şubat'ta yaptığı gibi…