Belediye başkanıyken 4 ay cezaevinde yattığını hatırlatan Erdoğan, buna okuduğu şiirin değil, 28
Şubat talimatlarının sebep olduğunu söyledi.
Müdahale döneminin en karanlık, en sisli günlerinde arkadaşlarıyla dişlerini sıkarak metanetle sabrettiklerini anlatan Erdoğan, "İşte bugün, sabrın selamete erdiği, mazlumun ahının aheste aheste çıktığı gündür." dedi. 'Aradan bin yıl değil 15 yıl geçtikten sonra 28 Şubat'ın
sanık sandalyesinde' olduğunu belirten Erdoğan, darbecilerin
Gazi Mustafa Kemal'i istismarına ise Atatürk'ün Meclis'in açılışı için gönderdiği telgrafları okuyarak tepki gösterdi.
Parti grubuna seslenen Erdoğan'ın ana
gündem maddesi, 28 Şubat soruşturmasıydı. Özetle şunları dile getirdi:
Yumruklarımızı sıkardık: 28 Şubat'ın o karanlık ve sisli günlerinde, bütün arkadaşlarla oturup konuşurduk. Defalarca yumruklarımızı sıkardık, dudaklarımızı ısırırdık. Hep 'ya
sabır' derdik.
Allah mazlumun yanındadır, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Kamudaki memur kardeşim, belediye başkanları, başörtülü kızlar,
yoksul Anadolu çocukları, Anadolu'nun işadamları, sanayicileri sabretti.
Darbeciler sanık sandalyesinde:Hiçbir güç, kurum, makam TBMM'nin ve millet iradesinin üzerinde değildir. 27
Mayıs müdahalesi sanık sandalyesine oturmasa bile, maşerî vicdanda mahkum olmuştur. Aradan 30 yıl geçmiş olsa da 12
Eylül müdahalesi bugün nih
ayet sanık sandalyesindedir. Aradan bin yıl değil, 15 yıl geçmiş olsa da 28 Şubat bugün sanık sandalyesindedir. Bundan sonra demokratik rejime, millet iradesine kastedenler, er ya da geç sanık sandalyesine oturacaklarını bilecek ve millete kötülük yapamayacaktır.
Medya,
tahrik senaryolarında başroldeydi: İnançlarımıza
hakaret eden, tahrik senaryolarında başrol oynayan, emirle
manşet atan, yazı yazan, her gün ekranlarından milletin üzerine pislik boca eden o bazı yayınlara metanetle sabrettiler.
İkiyüzlülere de sabrettik: Brifinglerde ayakta 10 dakika alkış tutan, hakkımızda jet hızıyla kararlar veren o yargı sistemine karşı dirayetle sabrettik. Sivil
toplum örgütü adı altında topuk selamı veren ikiyüzlüler karşısında da sabrettik.
Milletin, ülkenin kaynaklarını hortumlayanlar karşısında da sabrettik. İşte bugün sabrın selamete erdiği gündür. Bugün, mazlumun ahının aheste aheste çıktığı gündür, adaletin tecelli ettiği gündür.
Bağımsız yargının hiçbir
baskı olmadan vazifesini yerine getirdiği gündür. Demokrasinin de milli iradenin de TBMM'nin de anlam
kazandığı, güç kazandığı gündür.
23 Nisan'ı kutlayacak yavrularımız demokrasiye sahip çıkacak: Buradan Türkiye'nin gençlerine, 23 Nisan'ı kutlayacak olan yavrularımıza sesleniyorum: Biz demokrasiye, milli iradeye nasıl sahip çıktıysak sizler de aynı şekilde onlara sahip çıkacaksınız. Siz darbeye çanak ve alkış tutanları, şapkasını alıp gidenleri değil, her ne pahasına olursa olsun demokrasiyi ve milli iradeyi savunanları örnek alacaksınız.
Kılıçdaroğlu, 28 Şubatçılar tarafından atandı: (Kılıçdaroğlu) çıkmış, 'Ben 28 Şubat'ın mağduruyum.' diyor. Sen 28 Şubat'ın mağduru değil, görevinden alındığın halde 28 Şubatçılar tarafından yeniden göreve atanan bürokratsın. 1997'de göreve atandığında da SSK personeline ne tür zulümler yaptığını herkes çok iyi biliyor.
MGK karar almaz,
tavsiye kararı alır: Kılıçdaroğlu, 'MGK kararlarına
imza atanlar içinde
Abdullah Gül de var, gelip ifade verecek.' diyor. Sayın Gül, 'Ben MGK'ya katılmadım. Kararlarda imzam yok.' dedi. Kılıçdaroğlu, bunu da bilmez. MGK karar almaz, tavsiye kararı alır; bu karar da Bakanlar Kurulu'ndan geçmedikten sonra karar olarak uygulamaya da girmez.
Duayı ayet zannediyor: Kılıçdaroğlu, 1940'larda kitapların neden yasaklandığını açıklıyor. Sakaldan tırnaktan bahsediyor, kitap yasaklamalarını meşru göstermeye çalışıyor. Kullandığı ifade aynen şöyle: 'Yasaklanan bu iki kitaptan biri Burdurlu Abidin Karaaslan'ın yazdığı
Türkçe Namaz Sureleri isimli kitaptır. Namazda okuduğumuz Kunut dualarının eksik olduğunu görüyoruz. Ayeti eksik yazarsanız tahribat yapmış olursunuz.' Belli ki Sayın Kılıçdaroğlu, Kunut dualarının ayet olmadığını bilmiyor. (İnönü'yü kastederek) Bazılarının 'cuma namazını kaza ediyorum' demeleri gibi... Kılıçdaroğlu, dini konulara merak sardı, şevkini kırmak istemiyorum.
Kutlu Doğum konuşmasını dinleyince 'Herhalde AYM'ye gitmeyecekler' dedim: Kendisini İstanbul'da Kutlu Doğum Haftası'nda dinledim, mutlu oldum. Dedim, herhalde
Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyecek. Niye? Bu konuşmayı yapan insanın Kur'an-ı Kerim'in, Peygamber Efendimiz'in hayatının seçmeli
ders olarak okutulmasını Anayasa Mahkemesi'ne götürme gibi bir derdi olur mu? Olmamalı. ZAMAN