Hiç kimsenin,
seçim kazanma uğruna, popülizm amaçlı olarak
Türkiye üzerinden istismar
siyasetine girişmesini kabul etmeyeceklerini kaydeden Erdoğan,
Fransa'nın
Ruanda ve Cezayir'de yaptıklarını deşifre edeceklerini belirtti.
Erdoğan'ın televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında dış
politika konuları geniş yer aldı. Irak'taki gelişmeleri de yakından takip ettiklerini kaydeden Erdoğan, Irak'ta, mezhep farklılığı temelli bir ayrışmayı son derece tehlikeli bulduklarını, taraflara itidal çağrısını en güçlü şekilde ilettiklerine dikkat çekti.
Fransa
Ulusal Meclisi'ne getirilen, oylanan ve kabul edilen bir
yasa teklifinin, Türkiye'de haklı tepkilere neden olduğunu kaydederek, ''
Tarihte yaşanmış, iki
halk arasında, karşılıklı olarak yaşanmış acı hadiselerin, Fransa'da bir kez daha istismar edildiğine, çarpıtıldığına, iç politikaya malzeme yapıldığına şahit olduk. Üstelik tarihte yaşanmış hadiselerin, Türkiye'nin de son derece hassas olduğu bir mevzunun, altını çizerek söylüyorum 577 sandalyeli Fransa Ulusal Meclisi'nde, yüzde 10'u bile bulmayan bir katılımla oylanması ve karara bağlanması, meselenin ele alınışındaki ciddiyetsizliği ve ne denli sulandırılmış bir
oylama olduğunu ortaya koyması bakımından çok önemlidir. Bakın biz her fırsatta, son derece samimi bir şekilde şunu söylüyoruz. Gelin diyoruz, 1915 yılında yaşanan hadiseleri, belgeler,
arşivler, bilimsel araştırmalar ışığında konuşalım, tartışalım, aydınlatalım diyoruz. Biz bütün arşivlerimizi açıyoruz. Varsa
Ermenistan da açsın. Üçüncü ülkelerde varsa onlar da açsınlar ve hukukçuları, siyaset bilimcilerini, tarihçileri çalıştıralım ve bu belgeler üzerinde çalışsınlar, gerçeğe böyle ulaşalım. Bu tarihçilerin işi.
Parlamentolarda hiçbir zaman tarih yazılmaz. Bu çağrımızı her zeminde, her platformda hem samimi, hem cesur şekilde dile getiriyoruz. Biz, tarihimizle yüzleşiriz ve yüzleşiyoruz da. Tarihimizdeki her olayın, her hadisenin enine boyuna araştırılmasını, incelenmesini, gerçeklerin açığa çıkmasını her fırsatta
teşvik ediyoruz. Ancak tarihimizin, üçüncü ülkeler tarafından iç politika malzemesi yapılması, çarpıtılması, seçim kazanma uğruna istismar edilmesi karşısında da haklı ve hukuki tepkimizi de yine cesaretle ortaya koyuyoruz ve koyarız.'' diye konuştu.
"FRANSA, CEZAYİR'DE YAPTIĞI SOYKIRIMIN HESABINI HENÜZ VERMİŞ DEĞİL"
Fransa'da alınan kararın, Türkiye'ye yapılmış bir haksızlık ve yanlışlık olduğuna işaret eden Erdoğan, "Fransa'ya, bizzat, Fransa halkına da yapılmış bir yanlışlıktır ve haksızlıktır. Burada benim bu ifadelerim asla ve asla
Fransız halkına değildir, tamamıyla Fransız
yönetiminedir. Fransa Ulusal Meclisi, aldığı bu kararla Fransız İhtilali'nın, Fransa'nın, Avrupa'nın değerlerini ayaklar altına almış, ifade özgürlüğüne ağır
darbe vurmuş, maalesef
ırkçılık, ayrımcılık ve İslamofobia noktasında tarihe kara bir leke sürmüştür. Fransa Ulusal Meclisi'nin önünde, doğrudan doğruya kendisini ilgilendiren, doğrudan doğruya Fransa Hükümetlerini ilgilendiren çok sayıda karanlık
dosya bulunuyor.
Örneğin Fransa, Ruanda'da yaşananları, orada 800 bin masum insanın
ölümündeki rolünü henüz bütün boyutlarıyla aydınlığa kavuşturmuş değil. Fransa, Cezayir'de yaptığı soykırımın hesabını henüz vermiş değil. Açık açık ifade ediyorum. Fransa, 1915 olaylarında, kendi rolünü, kendi teşvik edici, kışkırtıcı tavrını; çetelere sağladığı
lojistik desteği sorgulamış değil. Ruanda'da, Cezayir'de, Afrika'nın kaynaklarının talan edilmesinde başrol oynayan Fransa Hükümetleri, aynı şekilde, 1915 hadiselerinde de başrol oynamıştır. Bunlar, bizim arşivlerimizde, bizim arşiv belgelerimizde çok açık şekilde kaydedilmiştir. Dönemin Fransa büyükelçisinin, konsoloslarının, viskonsoloslarının, Van'ın, Muş'un, Erzurum'un dağlarında, her türlü yöntemle kışkırtmalar yaptıkları tek tek belgelerle
kayıt altına alınmıştır ve arşivlerde de bulunmaktadır. Biz devlet olarak, millet olarak, bu tür oldu bittilere, bu tür art niyetli ve ayrımcı tavırlara karşı asla boynumuzu bükmeyiz. Türkiye büyük bir devlettir, bu millet, aziz ve asil bir millettir. Bize, tarihimize, bizim değerlerimize karşı, seçim kazanma hırsıyla yapılmış bu basit ve gayri ciddi girişimlere, biz kararlılıkla ve ciddiyetle karşı dururuz ve duruyoruz.'' değerlendirmeleri yaptı.
"5 BİNİ AŞKIN VATANDAŞINI, KARDEŞİNİ ÖLDÜREN BİR YÖNETİM"
Suriye'de Beşar Esed yönetiminin halkına karşı yürüttüğü şiddeti eleştiren Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: "Başkenti Şam'da bulunan, Hazreti Yahya'nın, Hazreti Zeynep'in, Hazreti Bilal Habeşi'nin, İbni Arabi'nin, Selahattin Eyyubi'nin, Anadolulu nice şehit neferin, nice şehit subayın mezarları, bizim ortak medeniyetimizin ortak emanetidir. Suriye'nin tamamına yayılmış tarihi kaleler, türbeler, kervansaraylar, köprüler, çeşmeler, bizim kardeşliğimizin sembolleridir.
Sınırlar, ülkeleri fiziken birbirinden ayırsa da kalpleri, gönülleri, halkları birbirinden ayırmaz. Hele hele, kardeşliğe asla ve asla sınır çizilemez. Suriye'de kardeşlerimize zulmedilmesi,
sokak ortasında kardeşlerimizin katledilmesi karşısında hiç kimse bizden sessiz, tepkisiz kalmamızı bekleyemez. Düşünebiliyor musunuz şurada birkaç ay içerisinde 5 bin civarında burada insanımız, burada kardeşlerimiz öldürüldü. 9 yıl boyunca, bu duruma gelinmemesi için bizlerin bu hissiyatla Suriye yöneticilerine yaptığımız uyarılar maalesef dikkate alınmadı. Bize, reformlar konusunda söz verildiği halde, bu sözler tutulmadı. Maalesef, bu güven vermeyen tavır, bugün artık halkına zulmeden, kendi halkına ağır silahlarla ölüm yağdıran bir aleni zulüm halini aldı. İşte rakam verdim sizlere: 5 bini aşkın vatandaşını, kardeşini öldüren bir yönetim. Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya, onların haklı mücadelesini, onların hak taleplerini, kardeşlik hukuku içinde savunmaya devam edeceğiz. Suriye'de, kendi halkına zulmeden yönetim yerini halkın idaresine bırakıncaya kadar da tepkimizi cesaretle ortaya koymayı sürdüreceğiz.''