Kurban
Bayramı'nın
Türkiye ve bütün
İslam alemi için barışa, sevgiye ve kardeşliğe vesile olmasını dileyen
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, "Gerek ülkemizde, gerek bölgemizde sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz. Bunun aşılması noktasında verdiğimiz bir mücadele var. Gerek içeride
terör ile olan mücadele, gerek Suriye'de kardeşlerimizin kendi içersindeki yaşadıkları sıkıntı ülkemizi ve bölgeyi rahatsız eden bir unsur olarak cereyan ediyor.
Temennimiz odur ki; en kısa zamanda bunlar sona ersin ve böylece ülkemize ve bölgeye barış hakim olsun" ifadelerini kullandı.
Van'da deprem konutlarının teslim törenine katıldığını belirten Erdoğan, "Bayram arifesinde Van depreminde kaybettiğimiz 600'ü aşkın kardeşimizin ruhunu şad edebilmek için oradaydık. Evleri yıkılan kardeşlerimize verdiğimiz söz üzerine konutlarını bitirdik ve teslim törenini yaptık. Şu anda devam etmekte olan 2 bini aşkın konut var. Onları da kısa zamanda bitirip
kiracı konumunda olan oradaki kardeşlerimize
kura çekimi ile kazandıracağız" diye konuştu.
Bayramda sevdiklerinin yanına giden sürücülere uyarılarda bulunan Erdoğan,
"Bayramda yakınlarını ziyarete giden kardeşlerimden istediğim şudur; uykusuz, yorgun ve alkollü olarak yola çıkmamalarıdır. Çünkü
trafik kazaları da bize adeta bir trafik terörü gibi geliyor. Trafikte de kayıplarımızı incelediğimiz zaman, kayıplarımızın çok daha fazla olduğunu görürüz. 'Onun için acele giden, ecele gider' sözü gereğince acele etmeden sakin bir şekilde yorgun olmadan yola çıkalım. Alkollü olarak
araç kullanmayalım" dedi.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in açıklamalarının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "
Meclis Başkanı'mızın bu açıklaması
doğal bir açıklamadır.
Siyasi partiler olarak bizim bakış açımız daha farklıdır. Birçok konuda siyasi partilerin anlaşamadığı ya da anlaştığı konular var. İlla her konuda anlaşmak diye bir mecburiyet söz konusu değildir. Biz ileri demokrasiyi güçlü kılacak güçlü muhalefet istiyoruz. Muhalefet, beyaza
siyah demek değildir. Siyaha beyaz demek de değildir. Muhalefet doğruyu gördüğü zaman buna doğru diyebilmelidir. O erdemi ortaya koyabilmelidir. Ama o erdemi ortaya koyamıyorsa kazanamayacaktır. Biz doğruları yeri geldiği zaman alkışlıyoruz."
Ankara Valiliği'nin 29
Ekim Cumhuriyet Bayramı yürüyüşü ile aldığı kararı da değerlendiren Erdoğan şöyle devam etti:
"Valilik kendi aldığı istihbaratlarla, üzerine düşen görevi yapmıştır. Bu tür bayramlarımızı milli duygular içinde, birlikte yaşamamız lazım. Bunu eğer farklı saplantılar içine sokar da bu olay çok daha çirkin istikametlere taşınırsa, buna valiliğin müsaade etmemesi en doğal hakkıdır. O gün hep birlikte gideceğiz, Anıtkabir'de görevimizi yapacağız. Hipodromda görev yapılacak. Oralarda da bunu yapma şansları var. Eğer bunu muhalefet partileri kendileri yapıyorsa, kendi belediyelerinde de aynı şekilde yapabilirler. Hipodromda devlet, milleti ile kaynaşıyor. Buyursunlar orada hep beraber kaynaşarak bunu yapalım. Ayrıca bir programlama yapmak suretiyle valiliğin de aldığı istihbaratı doğrulayacak adımların atılması herhalde yanlıştır."
Suriye'deki ateşkesi de değerlendiren Erdoğan, "Orada alıkonan gazetecilerle ilgili girişimlerimiz devam ediyor, takipçisiyiz. Bakü'deki ekonomi zirvesinde bir çağrımız olmuştu. Oradaki çağrımızda Beşşar Esed ve muhaliflere 'gelin eş zamanlı olarak hiç olmazsa ateşkesi ilan edin' çağrısında bulunduk. Biz bir kişinin kaybını bile önemsiyoruz. Temennim odur ki o mesajın bir neticesidir" diye konuştu.
MİT mensupları hakkında
soruşturma izninin sorulması üzerine Erdoğan, "Bana bu konuda bilgi gelmedi" diye
cevap verdi.
Basın mensuplarının bayramı nerede geçireceğini sorması üzerine Erdoğan, Türkiye'de bulunacağını belirtti.