Erdoğan'ın konuşmasından başlıklar
- Biz,
Türkiye'de ilk kez oyunu artırarak üçüncü kez iktidara gelmiş bir partiyiz. Elde ettiğimiz başarı bizi
Allah korusun kibre, şımarıklığa, gurura, tepeden bakmaya, rehavete sevk edecek bir başarı değildir. Tam tersine biz çalışarak, inanarak, milletimize güvenerek bu yolda sizlerle, bu yolda milletimizle yürüyerek bu günlere geldik.
- Bugün hamd olsun Türkiye artık kendisine güveniyor, kendisine inanıyor. Türkiye bugün başardıklarıyla övünmek yerine çok daha fazlasını başaracağına yürekten inanıyor. Demokrasi pedalını 9,5 yıl boyunca olduğu gibi bugün ve bundan sonra da asla yavaşlatmadan çevirmek zorundayız. Türkiye'nin itici gücü
demokrasidir. Türkiye'yi geleceğe taşıyacak olan, büyütecek olan,
2023 hedeflerine ulaştıracak olan hiç kuşkusuz tıkır tıkır işleyen, kusursuz işleyen, ileri standartlarda işleyen bir demokrasidir.
- Antidemokratik dönemlerde işini büyütenler, kazancını artıranlar, işleri ciddi manada tıkırında olanlar oldu. Ama bu bir avuç seçkin büyürken, bu bir avuç seçkinin işleri tıkırında giderken Türkiye'de geride kalanların tamamı yoksullaştı, işsiz kaldı, çarklar durdu, kepenkler kapandı. Gazetelerde çarşaf çarşaf belli markalar karalanırken, bazı imtiyazlılar pazarda rakipsiz kaldılar, tek kaldılar, tekel oldular.
- Yeni bir anayasa konusunda bizim parti olarak, hükümet olarak hiçbir önyargımız yok. Elbette
ülkenin ve milletin sınırları bizim sınırlarımızdır. Ama bu sınırlar dairesinde huzuru, barışı, refahı, dayanışmayı, kardeşliği pekiştirmek isteyen her adımın yanında oluruz, arkasında oluruz. Dayatma ile yapılan reformların, dayatma ile yapılan anayasaların Türkiye'ye fayda sağlamadığını tam tersine zarar getirdiğini hep birlikte gördük ve yaşadık.
- Yeni bir anayasa için oluşan fırsatın hiçbir şekilde dayatma ile zorlama ile heba edilmesini istemeyiz.
12 Haziran seçimlerinin hemen akşamı biz yeni anayasa ile ilgili çalışmaları zaten başlatmıştık. Aradan yaklaşık 1 yıl geçti, gerçekten yeni anayasa için şu anda dahi çok ciddi bir birikim oluştu.
- Tıpkı demokrasi gibi
terör de sadece belli bir bölgeyi, sadece belli kesimleri değil, Türkiye'nin tamamını ilgilendiren, tamamını huzursuz eden bir sorun. Yaklaşık 30 yıldır bu sorunu yaşıyoruz. Gerek
yanlış teşhis, gerek yanlış yöntemler nedeniyle iktidarı devraldığımızda yıllar içinde küçülen değil büyüyen bir terör olgusuyla karşılaştık. Öncelikle teşhis noktasında dar kalıplara, sloganlara ön yargılara kapılmadan gerektiğinde eleştirimizi gerektiğinde ülke olarak öz eleştirimizi yaparak temellere inmeye çalıştık.
- Birileri gitmiş
Kuzey Irak'ta,
Kandil Dağı'nda bir taşeronluk ofisi açmış. Bu taşeronluk ofisinde ne yazık ki kanla
alışveriş yapılıyor, canla alışveriş yapılıyor. Oradan sadece belli kişiler, belli gruplar da değil, altını çizerek söylüyorum Türkiye'ye karşı hasmane tutumu olan belli ülkeler, belli odaklar da gidiyor kan karşılığı, can karşılığı alışveriş yapıyorlar.
-
Kürt kökenli kardeşlerimin çocukları dağda ölürken, bizim gençlerimiz, polisimiz, askerimiz şehit olurken bu baronlar semirdikçe semiriyor.
- En kötü rakamlar geride kaldı. Her yıl cari açık rakamlarının aşağı doğru seyredeceğini ifade etmiştim, bu öngörümüzde gerçekleşiyor. Aylık değerlendirmeler yanıltıcı olabilir, zaman zaman inişler çıkışlar olabilir, ama yıllık bazda cari açık öngördüğümüz gibi geriye doğru gidiyor. Teşvik sistemiyle yatırımlar ilerledikçe bir müddet sonra olumlu etkilerini de inşallah birlikte göreceğiz. Enerjide, petrol fiyatlarında olağanüstü bir artış olmazsa, 2012'de de cari açıkta düşme eğilimi sürecektir. Olumsuz senaryolar karşısında da tedbirlerimiz var.
- ABD'de, Japonya'da
kriz ağır seyretmeye devam ediyor. Avro bölgesinde 3,5 yıl olmasına rağmen kriz var, yaşanıyor hala köklü şöyle umut veren kararlı adımlar atılamıyor. Sorunları çözmek yerine şu anda
Avrupa sorunları işte Yunanistan'da olduğu gibi ötelemeye çalışıyor. Biz tedbiri, disiplini asla elden bırakmıyoruz. Avrupa'daki krizin Türkiye'de üzerindeki etkisini minimum seviyede tutmak için tedbirleri kararlılıkla yürütüyoruz.