Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, hayatını kaybeden teyzesi
Meliha Er'in cenaze törenine katıldı.
Meliha Er için
Rize Cumhuriyet Meydanı'ndaki Şeyh
Camisi'nde düzenlenen cenaze törenine Başbakan Erdoğan, eşi
Emine Erdoğan, oğlu
Bilal Erdoğan, kızları Esra
Albayrak ve
Sümeyye Erdoğan, kardeşi
Mustafa Erdoğan ve Er'in yakınlarının yanı sıra
Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan,
Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı,
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı
Faruk Çelik,
AK Parti Grup
Başkanvekili Nurettin
Canikli, Rize Valisi Nurullah Çakır,
Danıştay Başkanı
Hüseyin Karakullukcu,
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Seyfullah Hacımüftüoğlu,
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, Rize Belediye Başkanı
Halil Bakırcı ile vatandaşlar katıldı.
İl Müftüsü Yusuf Doğan'ın cenaze namazını kıldırmasının ardından Erdoğan, cami önünde yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:
''(Teyzeler annelerin yarısıdır) der büyüklerimiz. Teyzemle benim aramda anne-evlat ilişkisi hep olagelmiştir. Teyzem de 6 erkek evladını hassasiyetle yetiştirmiş, bu vatana, bu millete kazandırmıştır. Bu bayramı bayram gibi yaşayamadık. Bir tarafta Gaziantep'deki olay, bu olayda da şehit olduğuna inandığımız vatandaşlarımızı öğlen namazına müteakip hakka uğurladık. Aynı şekilde Şırnak'ta görev devir teslimine giderken şarampole yuvarlanan araçta 9 askerimizi ve bir köy korucumuzu şehit olarak hakka uğurladık. Bu arada Fatma
Şahin Bakanımızın değerli validelerini de hakka uğurladık.
Arakan şu anda bir çileyi yaşıyor.
Suriye bir çileyi yaşıyor. Burada tabii özellikle bir şeyin altını çizmek istiyorum. Herkes bir şeyler söylüyor. Bizim bu ülkede terörle mücadelede sorumluluk alan herkesle bu sorumluluğu paylaşmaya hazır olduğumuzu hep ifade ettik, ifade ediyoruz. Bunda kapımızı kimseye bugüne kadar kapamadık. Söyleyecek sözü olanlara kapımızı her zaman açık tuttuk. Yeter ki çözüme yönelik
öneri olsun ve bu konuda da yapılması gereken neyse bunu beraber yapalım ve yapmaya hazır olduğumuzu söyledik. Mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bundan yılmak yok. Bu tabii matematik olay değil, iki kere iki dört diyesin. Bu sosyal bir vakıa. Asosyal olan insanlarla zalimlerle mücadele ediyorsunuz. Bu mücadeleyi de sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız, sürdüreceğiz. Onun için şehitlerimize
Allah'tan rahmet diliyoruz.
Zaten, (Eğer
ölüm olmasaydı hiç ölür müydü
peygamber) hükmü, biz insanlar için. Bu şahadette de böyle, normal eceli müsemmada da böyle. Bunu hepimiz yaşıyoruz, yaşayacağız. İşte Gaziantep'te yavrucuk gitti. Dün 12 yaşında, bugün bir buçuk yaşında. Bunların hakka uğurlanması oldu.
Anneler, aynı
aile, aynı şekilde burada ruhlarını teslim ettiler. Bunun bedelini bu zalimler bu dünyada da ödeyecekler, ebedi alemde de ödeyecekler. Rabbim şüphesiz ki rahimdir. Kime? Müslümanlara. Rahmandır, tüm insanlara... Ama şunu bilelim ki, rabbimizin merhamet sıfatı ne kadar yüceyse, bu işin hesabını sorma noktasında da o kadar şiddetlidir. Onun için
cehennem vardır. Kimlere? İşte bu zalimlere, işte bu teröristlere. Cennet de Allah'a kul olanlaradır. Bu anlayışla bu yolda yürüyoruz. Gösterdiğiniz ilgiye, alakaya ben tüm aile adına tekrar teşekkür ediyorum. Allah sizlerden razı olsun. Zaten hocam sizlerin
helalliğini de aldı. Bundan dolayı da ayrıca şükranlarımızı ifade ediyoruz. Sizler de hakkınızı tekrar bizlere helal edin. Allah razı olsun.''
Konuşmanın ardından Erdoğan, teyzesinin naaşının bulunduğu tabutu cenaze aracına kadar omzunda taşıdı.
Cenaze, daha sonra defnedilmek üzere merkeze bağlı Pazarköy Köyü Aktepe Mahallesi'ne götürüldü.