İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen İkinci
Ergenekon davasının 173.
duruşmasında, Mustafa
Balbay, İbrahim
Şahin, Hasan
Atilla Uğur ve
Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 12
tutuklu sanık hazır bulundu. Mehmet
Haberal,
Levent Ersöz, Mustafa Rönmez, Levent Göktaş ve
Oğuz Bulut'un katılmadığı duruşmaya, tutuksuz sanıklardan
Yüksel Dilsiz ile
Yalçın Küçük de katıldı. Dilsiz ve Küçük, başka suçlardan tutuklu oldukları için tutuklu sanık bölümünde yer aldı.
Duruşmada Yüksel Dilsiz, çapraz sorgusu için sanık kürsüsüne geçti. Yüksel Dilsiz'e ilk soruları İbrahim Özcan sordu. Özcan, Dilsiz'e, "Siz sanık mısınız? Tanık mısınız? Yoksa gizli
tanık mısınız?" diye sordu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Hasan
Hüseyin Özese, "Böyle bir
gizli tanıklık durumu varsa, kimliğini açık etme ihtimaliniz bulunduğu için böyle bir soru soramazsınız." diyerek Özcan'ın bu sorusunu kabul etmediklerini açıkladı. Sanık Özcan'ın, Yüksel Dilsiz'in gizli tanık olup olmadığına ilişkin sorduğu bazı sorular üzerine Dilsiz, "Daha önceki tarihlerde çay içmek ve ihtiyaç gidermek için duruşma salonundan çıktığımızda, bana gizli tanık olup olmadığımı sordunuz. Ben gizli tanık olmadığımı söyledim. Ancak siz 'Gizli tanıklara ne olduğunu biliyor musunuz?' diye beni tehdit ettiniz." iddiasında bulundu. Özcan ise böyle birşey söylemediğini öne sürdü.
Özcan, "Savunmanız sırasında daha önceden 58 sayfa
savunma hazırladığınızı söylediniz. Ancak bu savunmanızı sonradan değiştirdiğinizi beyan ettiniz. Neden bu kadar uzun savunma hazırladınız ve sonra neden vazgeçtiniz?" diye sordu. Dilsiz bu soruya da "Levent Ersöz, ifadesinde
Hizbullah, İBDA/C ve
PKK ile ilgili birlikte çalışma yaptığmızı söyleyip isim ve adresimi basına vererek beni bu örgütlere karşı açık
hedef haline getirmiştir. Bu nedenle uzun bir savunma hazırladım. Eğer bu ifadeleri kullanmasaydı kendisi aleyhine birçok şeyin üzerini örtebilirdim." ifadesini kullandı. Dilsiz, "Bursa'da başka bir suç nedeniyle gözaltına alındığımda evimde yapılan aramalardan sonra Levent Ersöz ile ilgili iki belgemin kaybolduğunu farkettim. Bu nedenle de ifademi değiştirdim. Sonra evimden alınan flash bellek ve CD'nin polis tarafından incelemesinin tamamlanmadığı için iade edilmediğini söylediler. Bu belgeler de CD ve flash bellek içindeydi. İnceleme sonrası da iade edildi." diye konuştu.
Hasan Atilla Uğur ise savunması sırasında kendisiyle ilgili bazı ifadeleri olduğunu belirterek Dilsiz'e, "Ben sizi tanımıyorum. Siz beni tanıyor musunuz?" diye sordu. Dilsiz ise Uğur'un komutanlığını yaptığını, kendisinin de
Mali Teknik bölümündeki görevliler ile birlikte çalıştığını, Uğur ile tanışmadıklarını ancak birlikte çok defa kendisini gördüğünü söyledi. Dilsiz, Uğur hakkında anlattığı konulara kendisinin şahit olmadığını, yaptıkları konuşmalarda geçen konular olduğunu belirtti.
(CİHAN)