Kaddafi rejimine
yaptırım kararları kapsamında geçen yıl NATO'nun
Libya Harekatı'nın Silah Ambargosu bölümüne katılan Türk Hava
Kuvvetleri
pilotlarının,
F-16 iniş
takım lastiklerini yememeleri için farelerle de mücadele verdikleri ortaya çıktı.
Harekat kapsamında, 4
Nisan 2011 tarihinde
İtalya Sigonella Meydanı'na Türk savaş
uçakları intikal etti. Harekata katılan Hava Pilot Üsteğmen Eşref Sayıl, Hava Pilot Üsteğmen
Abdurrahman Yıldırım, Hava Pilot
Binbaşı Levent Eğren ve Hava Pilot Üsteğmen
Muhammed Başer, yaşadıklarını
Genelkurmay Başkanlığı'nın yayın organı olan Silahlı Kuvvetler Dergisi'ne anlattı.
Savaş uçakları pilotları harekat sırasında yaşanan ilginç olaylardan birini şöyle aktardı:
“Sigonella Meydanı'ndaki uçak park sahaları ve görev binalarında fare hareketliliği görülmesinden dolayı
152. Hat Bakım Komutanlığı, Merzifon Meydanı'nda uyguladığı fare ile mücadele usullerini uygulamaya devam etti. Bu usuller F-16 iniş takım lastiklerinin etrafına konulan fare kapanları ve sürekli yapılan fare kontrolleriydi. 152.
Filo Komutanlığı'nın görev yaptığı süre boyunca kapanlar sayesinde 16 adet fare yakalandı.
Sağlık Amirliği ise
yaşam alanlarının ilaçlanması ve fare kapanlarının yerleştirilmesi konusunda çalışmalarda bulundu.”
Harekat sırasında Libya hava sahasına giriş yetkisi olmamasının görevin gereklerini yerine getirmeyi engellediğini belirten pilotlar, şunları anlattı:
UÇAK DÜŞÜRME VE GEMİ BATIRMA YETKİSİ: “Bu nedenle
ambargo kapsamında kullanılan Müşterek Harekât Alanı (JOA-Joint Operations Area)'nın sınırları yeniden belirlendi. Girit'teki Souda Meydanı da JOA sınırları içerisine alınarak yapılan görev daha anlamlı ve sınırları daha belirgin hâle geldi. Sivillerin korunması ve insani
yardım konusunda uygulanacak hareket tarzında elden gelen tüm gayretlerin bu görevin icrası ve başarısı için sarf edilmesi gerekiyordu. Bu gayretlerin içinde gerektiğinde kuvvet kullanılması durumu da mevcuttu. Yani görevin icrası sırasında gerektiğinde uçak düşürme veya gemi batırma boyutuna kadar ulaşabilecek kuvvet kullanımı ifade ediliyordu.
ATIŞ İZNİ NATO HAREKAT KOMUTANINDAN: Silah ambargosunun desteklenmesi için F-16'lar hava sahasını radarlar vasıtasıyla sürekli tarıyor, radarlarında tespit ettikleri izleri AWACS'a
rapor ediyor ve AWACS'ın yönlendirmesiyle tanımlanamayan trafiklerin pozitif teşhisi için önlemeye başlıyordu. Bu durumda önlenen hava aracının ambargo kurallarını ihlal eden bir davranış içinde olduğu anlaşılırsa millÓ angajman kurallarına göre, kuvvet kullanmadan hava aracının JOA sınırları dışına çıkarılması ve Souda Meydanı'na indirilmesi planlanıyordu. Önlenen uçağa karşı yapılacak en ileri hareket tarzı ise yönlendirmeye uyması için uyarı ateşi açılması idi. Bu atış ise NATO Harekât Komutanı ve HKHM onayına bağlıydı. Yani yaptığımız görev sırasında karşılaşabileceğimiz en kötü
senaryo uçak düşürmek değil sadece NATO Harekat Komutanı ve Hava Kuvvet Harekat Merkezi'nden alınacak izinle uyarı atışı yapmaktı. İntikal öncesinde kafamızda soru işareti bırakan “Acaba bu iş uçak düşürmeye kadar gider mi?” konusu bu şekilde aydınlatılmış oluyordu.
‘Eee, efendim Etna Yanardağı faaliyete geçmiş'
Türk pilotların yaşadığı heyecan verici anlardan biri ise
Etna Yanardağı'nın faaliyete geçmesi ve bu nedenle Türkiye'ye dönüş uçuşu olmuş:
-Hakan 31, Asena 53...
-Asena, Hakan devam ediniz.
-Eee, Efendim Etna Yanardağı faaliyete geçmiş...
-...
Bu şekildeki
telsiz ifadesinden sonra yaklaşık beş saniyelik bir sessizlik olmuştu. Liderim ifadenin teyidi için sorduğunda “Mutabık, Etna Yanardağı faaliyete geçmiş, meydan muhtemelen kapanacak, yedek meydan için hazırlıklı olun” şeklinde
cevap gelmişti. Muhtemel yedek meydanın Trapani olacağı bildirildi. Bu heyecanın seviyesi daha azalmadan tekrar bir telsiz konuşması geldi.
-Hakan, Asena...
-Asena, Hakan devam ediniz.
-Efendim yedek meydan Trapani yerine Türkiye'ye dönüş olabilir, tekrar hazırlıklı olunuz.
-Hakan...
Trapani hazırlıklarını yaparken gelen ikinci telsiz ifadesi azalmayan heyecanı daha da artırmıştı. Dönüş, bizimle beraber görev yapan
tanker uçağıyla birlikte olacaktı.
(Merzifon Meydanı'na) İnişten sonra oldukça kalabalık bir ekip bizi bekliyordu. Herkesi şaşırmış bir hâlde bulduk. Onlara da haber geldiğinde ilk önce inanmamışlar. Filoya geldiğimizde teçhizatlarımızı çıkarttık fakat hiçbir eşyamız yanımızda değildi. Saat 24.30 olmasına rağmen filo personeli bize gerekli kıyafeti sağladı.
Sonuç olarak İtalya'dan kalkıp hiçbir durumda tahmin edemeyeceğimiz bir şekilde evimize geldik ve eşlerimize onların da tahmin edemeyeceği bir
sürpriz yaptık
VATAN