Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Güçlü,
Kürt sorununun çözümü konusunda ciddi bir kafa karışıklığı olduğunu ifade etti. Kürt meselesinin çözümünün köklü bir mesele olduğunu,
AK Parti,
BDP'yi aşan bir mesele olduğuna dikkat çeken Güçlü,
Türklerle Kürtleri haklar ve siyasi statü açısından eşitleyen bir proje, bir tasarım, bir senaryo sorunu olduğunu savundu. "Kürt kesimi hangi oranda BDP'yi ilgilendiriyor, hangi oranda
PKK'yı ilgilendiriyor? Bunlar önemli ve ciddi projelendirilmesi gereken sorunlardır" diyen Güçlü,
İmralı'dan BDP'nin, BDP'nin de Kandil'den farklı olmadığını vurguladı.
Terör örgütü PKK'nın hiçbir hal ve şartta silah bırakacak durumda olmadığına dikkat çeken
İbrahim Güçlü,
terör örgütünün kendisine bir 'PKK devleti' verilmesini istediğini kaydetti. BDP'nin şu an Kürtlerin yüzde 20'sini temsil ettiğini dile getiren Güçlü, "Peki yüzde 70-80'i nereye oturtuyorsunuz? Yani AK Parti'ye verilen oylar çok mu anlamsız oylardır? Yani o Kürtler çok mu anlamsız Kürtlerdir. Ya da bu iki kesimin bloke ettiği Kürtlerin dışındaki Kürtler çok mu anlamsız? Bütün bunların bilinmesi gerekmez mi
demokrasi açısından, hukuk açısından?
İrlanda meselesiyle Kürt millet meselesi ve
Kürdistan meselesi de aynı değildir. IRA meselesine baktığınız zaman, bu meselede sınırlandırılmış çerçeveler vardır.
Savaş iki taraflı olarak bu kadar kirli değildir. Yani sorunu
İngiltere ve İRA'ya birebir benzetemeyiz. Farklı özellikler taşıyor. Devlet canımıza, Kürtlerin canına okumaya devam edecek Kürtlerle. PKK canımıza okuyacak, ondan sonra bu sorunu çözmüş olacak. Böyle bir şey olabilir mi? IRA böyle yaptıysa, sizin yapmamanız gerekir. IRA örneğini alırken bile bu böyle yapılır demek kadar
insanlık suçu olamaz. İrlanda'da IRA ile İngiltere arasındaki
anlaşma gibi bir şey dediğiniz zaman ölümü meşrulaştıramazsınız. Bunlar çok ilkesel, ciddi sorunlardır. BDP, İrlanda'daki partiye benzemiyor. PKK da IRA'ya benzemiyor" dedi.
Güçlü, hükümet kendisine demokrasiyi mihver alıyorsa bu sorunu ciddi bir şekilde
Kürtlerle, demokratik güçlerle tartışmak zorunda olduğunu ifade etti. Hükümetin, PKK dışındaki Kürtlerle sorunu tartışmak zorunda olduğunu belirten Güçlü, şöyle devam etti:
"PKK'yı dengeleyecek önemli toplumsal kesimler AK Parti'de toplanmış durumdadır. PKK jakoben olan kesimleri, yani işler
yerli yerine oturduğu zaman bizdeki CHP'nin temsil gücü kadar temsil gücü olan bir parti olacak. Peki AK Parti içindeki Kürtlerin konumu ne olacak. Yani devletin zorla tarih dışına ittiği, o
siyaset dışına ittiği Kürt
egemen sınıfları, PKK'yı dengeleyecek sınıfların ayrışması, farklılaşması, demokratikleşmesi nasıl olacak? Herkes PKK'nın etki alanı içinde olan cephede farklılaşmayı ve çoğulculaşmayı beklerken, AK Parti cephesinde yani devlete entegre olmuş toplumsal kesimler, üstelik de zorunluluktan dolayı entegre olmuş olan kesimlerin çoğulculaşmasından bahsedilmiyor. Bu da önemli bir olaydır. Bütün bu çerçeveyi düşünerek
çözümü, devleti Kürtlerin de devleti yapacak nitelikte projelendirmek gerekli. Yani olay AK Parti'nin BDP'yle, PKK'yla yan yana gelerek çözebileceği bir sorun değildir."
CİHAN