Onların saklanmalarına,
delil karartmalarına da imkan yok. Zira, kendi gazetelerinin arşivleri, kendi televizyonların o döneme ait kayıtları kısacası kendi yazıp çizdikleri hep ortada ve peşlerini bırakmıyor. Onlar da yine en iyi bildikleri işi yapıyor, konuyu rayından çıkarıp, dikkatleri başka taraflara çekerek milletin soru soran gözlerinden kurturlamaya çalışıyorlar. Bunu da yine 28
Şubat cuntacılarının en önemli
hedeflerinden ve
darbenin en büyük mağdurlarından olan
Fethullah Gülen Hocaefendi üzerinden yapıyorlar.
Bunların başında da
Hürriyet Gazetesi'nin bazı yazarları var. Onlar Hocaefendi'nin sanki 28 Şubat'tın mağduru değilmiş gibi yazılar yazıp, kendi vebal ve sorumluluklarını hafifletmeye uğraşıyorlar. Oysa Hocaefendi'nin darbelere nasıl baktığını bilmeyen yok. Zira o bu ülkenin 27 Mayıs'tan 28 Şubat'a bütün darbelerini yaşamış, sonrasında millete yapılanları da bir vatandaş. Ve 28 Şubat öncesinde 1995 yılında darbelerle ilgili düşüncesini Nuriye Akman'a verdiği röportajda net bir şekilde anlatıyor.
Hocaefendi yine birçok eserinde 28 Şubat öncesi nasıl darbeye zemin hazırlandığına dikkat çekiyor.
İşin İlginç yanı, bugün Hocaefedi'yi 28 Şubat'la yıpratmaya çalışanlar, o dönemde gazeteleri, televizyonları,
iftira dolu kitaplarıyla cuntacılara Hocaefendi'yi hedef gösteren kişilerdi.
Gazeteci Yazar Nazlı Ilıcak Hocaefendi'nin nasıl hedef gösterildiğinin tanığı...
Bugün ihtimal kendilerine bile açıklamaya zorlandıkları geçmişlerinden kurtulmak için Hocaefendi'yi hedef göstermeye çalışanlar o dönemde hocaefendi'ye açılan
terör davalarını unutmuş olamaz. Dahası hocaefendi'nin
teşvik ettiği
yurt ve okulların bir terör yuvası gibi basıldığı günleri de.
Bütün bunlara rağmen Hocaefendi onların kendilerini kurtarmak için yaptığı eleştirilere de yıllar öncesinden cevap veriyor...