Dönemin mağdurlarından
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (
MÜSİAD)'nin eski Genel Başkanı
Erol Yarar, 28
Şubat ve sonrasında hem kendinin hem de
dernek üyelerinin asker tarafından
baskı altına alındığını belirtti. Yarar, “O zaman,
Genelkurmay 2. Başkanı
Çevik Bir'in basın savcılarına verdiği talimat ile Devlet
Güvenlik Mahkemesi (
DGM)'nde aleyhimize
dava da açıldı.” dedi.
Erol Yarar, 15 Ekim'de Ankara'ya gidirek, 28 Şubat'ın bütün yönleriyle ele alındığı ve dönemin tanıklarının dinlendiği
TBMM Darbe ve Muhtıraları
Araştırma Komisyonu'na o günlerde yaşadıklarını anlatacak. Konuyla ilgili Cihan'ın sorularını cevaplayan Yarar, MÜSİAD üyelerinin 28 Şubat'ta medya kanalı ile yakın markaja alındığını ve yıpratıldıklarını vurguladı. Yarar, “Malum
faks o zamanlar çok kullanılırdı. O dönem faks kanalı ile yığınla şirketin adı açıklandı. ‘Dinci şirketler' adı altında ‘MÜSİAD üyelerinden mal almayın' kampanyaları başlatıldı. Fakslar ilk etapta bir reklam şirketinden geldi, ardından dalga dalga yayıldı.
Hani telefona SMS gönderiliyor, orada ‘Bunu 10 yere daha gönderin' deniliyor ya öyle bir şey. Burada da böyle bir yöntem takip edildi." şeklinde konuştu.
"MÜSİAD ÜYELERİ İLE ORTAK OLURSANIZ TEŞVİKLERDEN YARARLANAMAZSINIZ" TEHDİDİ
Post
modern darbenin ardından kimi kamu kurumlarının hedefinde olduklarını dile getiren Yarar, şöyle devam etti:
“28 Şubat'ta askeri kurumların satın almalarında firmalarımız dışlandı.
En nihayetinde bir sigorta şirketine ortak olan MÜSİAD üyeleri, gece 2.00'da sayıları 200-300'e varan özel timler tarafından evlerinden alındı. Ankara'ya gönderilen bu 12-13 arkadaşımızla bize gözdağı verildi. Kimi arkadaşlarımız da hükümet kanadında güçlüklerle karşılaştı. Onlara ‘MÜSİAD üyeleri, şirket ortağınız olduğu müddetçe teşviklerden yararlanamazsınız' gibi
bakan seviyelerinde cümleler oldu."
Dernek üyelerine yer yer askerden uyarılar geldiğini vurgulayan Yarar, şunları kaydetti:
“Bu uyarılar kimi sanayicilerimize tanıdıklarından
tavsiye olarak geldi. Onlara ‘Sen bu MÜSİAD'dan ayrıl' denildi. Malum, üyelerimizin ailelerinde ve akrabalarında askerler de var. Yine ‘Dikkat et fabrikan veya yatırımın batar' gibi telkinlerde bulunuldu.
Yine bize DGM'de dava açılması için Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir tarafından savcılara imzalı direktif verildi. Bilindiği gibi bizim o zamanlar 8 sene mecburi eğitime, imam hatip okullarının kapatılmasına verdiğimiz tepkiler vardı. ‘
Yeşil sermaye' kavramı çok tartışılıyordu.
Bizim tepkilerimizde savcılar herhangi bir suç unsuru görmedi. Ama Çevik Bir imzalı basın savcılarına talimat gittiğini gördük. Talimatta ‘Siz bunlara neden dava açmıyorsunuz' denildi.”
28 Şubat ve sonrasında
İstanbul sermayesinin de yanlış tavırlar takındığından yakınan eski MÜSİAD Başkanı, o döneme dair şu anektodu da paylaştı:
"
TÜSİAD'da odaklanan sanayicilerden başörtülülere karşı bir tepki vardı. Bu esnada İstanbul Teknik Üniversitesi'ni birincilikle bitiren bir bayan, TÜSİAD üyesi bir holdinge müracaat ediyor. Tabii CV'yi görünce hemen onu mülakata davet ediyorlar. Bu bayan, telefonda kendini arayan
şirket elemanına başörtülü olduğunu beyan ediyor. Eleman bir müddet susuyor, ardından ‘O halde buraya gelme' cevabını veriyor."
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun davetlisi olarak 15 Ekim'de Ankara'ya gideceğini ve parlamentoda milletvekillerinin 28 Şubat ile ilgili sorularını cevaplayacağını bildiren Erol Yarar, burada
post modern darbeye dair bildiği her şeyi kamuoyuna anlatacağını sözlerine ekledi.
CİHAN