12
Eylül Anayasası’na ‘
Hayır’ dedirttikleri gerekçesiyle
sürgün edilen
Bingöllü imamlar, Kenan
Evren ve
Tahsin Şahinkaya hakkında
darbe davası açılmasından büyük heyecan duyuyor. Bingöl, 7
Kasım 1982’de yüzde 92 ‘
evet’ oyu ile kabul edilen
12 Eylül Anayasası’na yüzde 90 civarında ret oyu verdi. Bingöl’ün Anayasa’ya ‘hayır’ oyu vermesinin sorumluları olarak imamlar gösterildi.
Bingöl’de 84 imam sürgün edildi
13’ü Solhan’da olmak üzere Bingöl genelinde tam 84 imam sürgün yedi.
Ankara 12. Ağır
Ceza Mahkemesi’nde açılan darbe davasını heyecanla bekleyen sürgün imamlar, “Artık gözümüz açık gitmeyeceğiz” diyor. Solhanlı
İmam Abdullah
Akdeniz, Bingöl’ün ismini
demokrasi tarihine ‘Cesur Bingöl’ olarak yazdıran bu imamlardan biri. Bölgede Mela (hoca) olarak bilenen Akdeniz, “Anayasa oylamasından sonra imamları ücra köylere sürdüler. Solhan’dakileri Kığı’ya verdiler. Orası dini yönden zayıf ve kozmopolit bir yerdi. Bize daha fazla kızdıkları için oraya verdiler. Yolu olmayan ücra köylere sürgün ettiler. Beni Dallıca köyüne verdiler. 4 sene kaldım. Köylüler bizi bağırlarına bastı. Bizi gönderenler devreye girip ‘bunlara yüz vermeyin’ dediler” diye konuştu.
Gerekçe sürgünden 2 ay sonra
İmam Akdeniz “Resmi gerekçe ‘devlete karşı gelmek’ ve ‘siyasette bulunma’ gösterildi. Oysa hiçbir siyasi parti ile bağımız yoktu. Bu gerekçe de 2 ay sonra geldi. Yani önce sürgün edildik, sonra gerekçeyi gönderdiler.
Onlardan ahirette davacı olacağım
Eşim
kalp hastası olduğu için Solhan’da bıraktım. Tam teşekküllü hastaneye yakın olması gerekiyordu. Hanım da çok sıkıntı çekti. Ben sürgündeyken eşim
vefat etti. Darbecilere ceza verseler, rütbelerini alsalar, kimse darbeye yeltenemez. Bunlar 12 Eylül referandumu sayesinde oldu. Evren ve Şahinkaya’dan davacı olmayacağım.Çünkü, sıkıntıları
Allah rızası ve memleket için yaşadım. Ben asıl öbür tarafta davacı olacağım.
Metrelerce kar altında yürüdük
Sürgün olan 84 imamdan biri olan Selahattin Baki de “Bize hiçbir gerekçe söylemeden ‘sürüldünüz’ dediler. Büyük çileler çektik. Kışın yolu olmayan bir dağ köyüne metrelerce kar altında yürüyerek, içinde
atlet-
gömlek olan bir çanta ile gittim. Hasta olan tek oğlumu doktora götüremedim.
Kanadım olsa sevinçten uçarım
Bugünleri hayal bile edemezdik. Ben asıl hakkımı kıyamette arayacağım. Ama dünya gözü ile bu dünyada da cezalandırılacaklarını gördüğümüz için çok sevinçliyiz. Kanadım olsa uçacağım sevincimden. Mahkemenin önüne çıkıp el pençe durmaları bile çok büyük bir olay. 12 Eylül Anayasası için köyümden memurlar hariç tek bir oy bile çıkmadı. 12 Eylül referandumunda da çok anlattık. Bu sefer memurlar bile ‘evet’ oyu verdi” diye konuştu.