Özkök, AK Parti'ye muhtırayı doğruladı!

Genelkurmay Eski Başkanı Hilmi Özkök, Ergenekon Davası kapsamında tanık olarak dinlendi.

Özkök, AK Parti'ye muhtırayı doğruladı!

Kürsüye çıkan Hilmi Özkök, kendisine yöneltilen soru üzerine, 2003'teki bir toplantıda 'muhtıra' kelimesinin beyin fırtınasında söylendiğini, resmi bir teklif olmadığını ifade etti. Özkök, dönemin kuvvet komutanlarıyla arasında ciddi görüş ayrılıklarının olduğunu dile getirdi. O dönem Türkiye'yi ilgilendiren çok yoğun bir gündem olduğunu söyleyen Özkök, "2004 yılı bahar ayında önüme bir CD sunumu geldi. Nasıl geldiğini bilmiyorum. İçerisinde Ayışığı ve Yakamoz planları olduğu iddia edilen planlar vardı. Bunları ilk kez görüyordum. Bunlar dezenformasyon da olabilirdi, gerçek de. Bunlar, bilgi kirliliği oluşturmak amacıyla gönderilmiş olabileceği için Genelkurmay Başkanı olarak temkinli olmam gerekiyordu. Bunları astlarımla dahi paylaşmadım" dedi. Planlardaki iddiaların çok ciddi olduğunu belirten Özkök, "Hukuki müdahale yapılabilir mi diye düşündüm. İlk başta buna gerek duymadım. Bulunduğumuz mevkiler çok önemli mevkiler. Örneğin bir Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın emrinde 300 bin kişi var. Astlarınıza olan güvensizlik büyük sorunlara neden olabilir. Meşru olmayan gerçek olup olmadığını bilmediğim bir belgeyle işlem yapamazdım. Astlarımdan şüphe duyduğum anlamına gelir. Astlara güven vermek çok önemlidir. Hatta o dönem benim uçağıma havada yakıt ikmali yapıldı. Benim cesurluğumdan mı? Onların eğitimine güven duyduğumu göstermek için yaptım. O günden sonra bazı arkadaşlar emekli oldu, bazıları kaldı. Ben emekli olduktan sonra bu konular gündeme geldi" ifadesini kullandı. Özkök'ün söyleyeceklerini tamamlamasının ardından Mahkeme Başkanı Hilmi Özkök, soruşturma aşamasında 25 Nisan 2009 tarihinde Özkök'ün Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesini okumaya başladı. Özese, savcılık ifadesinin bir kısmında Özkök'e, "Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız dönem içerisinde mahiyetinizdeki kuvvet komutanlarından dönemin yürütme organına yönelik muhtıra verilmesi yönünde telkin ya da teklifte bulunan oldu mu? Oldu ise kimler tarafından ne amaçla ve nasıl oldu?" şeklinde soru yöneltildiğini hatırlattı. Özese, Özkök'ün de, "Ben 2002 yılı Ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı görevine getirildim. Kısa bir süre sonra iktidar partisi değişti. Şura toplantıları öncesinde adet gereği Orgeneraller Ankara'ya gelir ve orada çeşitli toplantılar yapılır ve bu toplantılarda şura konuşulacak konular ile TSK ile ilgili çeşitli konularda görüş alış-verişi yapılır ve kendi aramızda müzakere edilir. İktidara gelen yeni partinin yetkilerinin geçmişteki bazı söylemleri sebebiyle çekincesi olanlar toplantıda açık açık görüşlerini beyan ettiler. Usül olarak en kıdemsizden başladığını söyledim. Herkesin şahsi görüşünün yanında kimse benim yanımda muhtıra verme şeklinde bir teklifte bulunamaz. Ben de böyle bir şeye fırsat vermem. Görevde bulunduğum daha sonraki dönemlerde de bu şekilde bir teklif gelmemiştir" diye cevap verdiğini hatırlattı. Bu sırada bir düzeltme yapmak istediğini belirten Özkök, "Geçen bir gazeteci bir röportajıma atıfta bulunarak (Duruşmada tanık olarak dinlenen Alper Görmüş'ü işaret ederek) 'Teklif diye soruldu, başka şekilde sorulsaydı cevabım da başka olurdu.' dediğimi belirtmiş. Buraya bir açıklık getirmek istiyorum. Teklif askerlikte çok özel bir terimdir. Daha önce emredilen bir konuda astlar bir çalışma yapar ve emri verene bu konuyla ilgili bir sunum yaparlar. Bunun dışında zaman zaman toplanır beyin fırtınası yaparız. Orada kişiler aniden aklına geleni söyler. Saldırı, savunma gibi birbirinden farklı 3 hareket tarzı vardır. Evet orada böyle bir söz (Muhtıra) söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi" ifadelerini kullandı. BAŞBUĞ DA DURUŞMA SALONUNDA Bu arada, duruşmaya verilen kısa aranın ardından davanın tutuklu sanıklarından eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ da duruşma salonuna geldi. Davada kısa beyanda bulunduktan sonra celselere katılmayacağını bildiren Başbuğ, yaklaşık 3 aydan sonra ilk defa duruşmada bulundu. Hilmi Özkök, Ergenekon şemasını teşhis etti Ergenekon davasından tanık olarak dinlenen eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, MİT'in Genelkurmay Başkanlığı'na sunduğu 'Ergenekon Şeması' ile ilgili belge sunduğunu söyledi. Belgeyi, Genelkurmay İstihbarat Dairesi'ne gönderdiğini belirten Özkök, "Halen daha üzerinde işlem yapılacak bir evrak değildir. Bunun dışında o evrakla ilgili ne bir şey duydum ne de bir şey gördüm." dedi. Özkök, o dönemde kendisini ve ailesini yıpratmaya yönelik faaliyet içinde olan mihrakların olduğunu sözlerine ekledi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasında tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök önemli bilgiler verdi. Savcılık ifadesinde kendisi ve ailesi hakkında belli mihraklar tarafından yıpratma kampanyası düzenlendiğini söylediği bölüm okunduğunda Hilmi Özkök, bir düzeltme yapmak için söz istedi. Özkök, önemli bir gazetenin tanınmış yazarının kendisi hakkında '18 yıl yurt dışında kaldı ve ülke gerçeklerinden haberdar değil.' şeklinde yazı yazdığına dikkat çekti. Özkök ,bunun üzerine yazarı bizzat arayarak bu bilgilerin gerçeği yansıtmadığını söylediğini aktardı. Görüşmesinde "Benim hakkımdaki bilgilere wikipedia üzerinden bile ulaşabilirsin. Bu bilgi doğru değil." dediğini dile getiren Özkök, "Söz konusu gazeteci bana haber kaynağının çok sağlam olduğunu, bu bilgilerinin yüksek rütbeli birilerinin verdiği bilgiler olduğunu söyledi." dedi. Özkök, "Basında, bunun gibi yapılan yıpratma kampanyası beni ve ailemi çok üzdü. Bu konunun özelikle altını çizmek istiyorum. Bu gazetecilerin yaptığı bir şey değildi. Hakkımdaki kampanya belli mihraklar tarafından yürütülüyordu. Mahkemenize bunu özellikle arz ediyorum." diye konuştu. Yine savcılık ifadesinde geçen MİT'in Genelkurmay Başkanlığı'na sunduğu "Ergenekon şeması" belgesi ile ilgili açıklama yapan Özkök, "Evet MİT bana böyle bir belge getirdi. MİT'in getirdiği üç tarz evrak olur. Bunun üzerinde imza tarih yoktu. Bende Genelkurmay İstihbarat Dairesi'ne gönderdim. Halen daha üzerinde işlem yapılacak bir evrak değildir. Bunun dışında o evrakla ilgili ne bir şey duydum ne de bir şey gördüm." dedi. Hilmi Özkök'ün bu sözleri üzerine Başkan Özese, MİT'in söz konusu belge ile ilgili mahkemeye gönderdiği yazıda ''3 Temmuz 2003 tarihli isimsiz bir yazı ve ekinde 'Ergenekon' lobi belgesi çerçevesinde hazırlanan şema ve kitapçığın 10 Temmuz 2003'te Genelkumay Başkanı'na intikal ettirildiğini, aynı kapsamdaki bilgi notunun da 26 Mayıs 2006'da Genelkumay İstihbarat Başkanlığı'na gönderildiği" ifadelerinin geçtiğini belitti. Daha sonra söz konusu MİT şemasını teşhis etmesi için Özkök'e verdi. Evrakları inceleyen Özkök, belgelerin içerisinde biri için "Bu MİT'in gönderdiği evraka benziyor." dedi. Aradan uzun yıllar geçtiği için anımsamakta zorlandığını belirten Özkök, ancak ayrıntılarda bir değişiklik olmaması halinde Ek-7'de bulunan belgenin yüzde 90 MİT'in gönderdiği 'Ergenekon' dokümanı olduğu kaydetti. Özkök ayrıca MİT'in 26 Mayıs 2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat Başkanı'na ulaştırdığı şemadan haberi olmadığını belirtti. Bu ifadelerden sonra Başkan Özese, savcıya soru sorması için izin verdi. Tanığa ömrünü askerlikle geçirdiğini söyleyen Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, " 'Ergenekon' adını ilk sanıklardan Erol Mütercimler kamuoyuna duyurdu. O da öldürülen emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk'ten duyduğunu söyledi. Bugün İtalya, Yunanistan gibi NATO ülkelerinde bu tür gizli örgütlenmelerin olduğuna kimse itiraz etmiyor. 'Ergenekon' örgütünün varlığı konusunda bilginiz var mı?'' diye sordu. 'Ergenekon' adını ilk kez MİT'in belgesinde gördüğünü ifade eden Özkök, ''O zaman tutarsız olarak değerlendirdiğim belge dışında bilgim yok.'' dedi. MİT belgesindeki tutarsızlıkla ilgili, "Gerçek olması mümkün değil diye düşündüm. Az kıdemli olan birisi kendisinden fazla kıdeme sahip birisinden daha üst mevkide bulunuyor." ifadelerini kullanan Özkök'e Pekgüzel, "Bu örgütün zaten illegal olduğunu iddia ediyoruz. Dolayısıyla normal bir hiyerarşi içerisinde olmasını beklemiyoruz." dedi. Ergenekon örgütünde bazı asker personelin de bulunduğuna yönelik iddiaları olduğunu aktaran Pekgüzel, Genelkurmay Başkanlığı tarafından TSK'da bu konuda bir soruşturma yapılıp yapılmadığını sordu. Özkök, de kendi döneminde bir çalışma yapılmadığını aktardı. Pekgüzel'in, tutuksuz sanık emekli Orgeneral Şener Eruygur döneminde Jandarma Genel Komutanlığı'da yapılan gizli dinlemelerin bilgisi dahilinde yapılıp yapılmadığını sordu. Jandarma Komutanlığının sadece atamalar ve eğitim konusunda Genelkurmay'a bağlı olduğunu ifade eden Özkök, dinlemelerden duyum şeklinde haberi bulunduğunu belirtti. Jandarma Komutanlığında Bülen Arınç, Mehmet Emin Karamehmet, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ile yapılan görüşmelerin gizli kayıtlarının bulunduğunu belirten Pekgüzel, "Bir kısım sesli, görüntülü kayıtlar, çözümler var. Bunlarla görüşülüp görüşmeme konusunda size bir şey söyledi mi? Size bilgi arzı oldu mu?'' sorusu üzerine, ''Buna benzer görüşmelerin olduğundan bilgim var. Ancak jandarmanın özel durumu var. Genelkurmay'da gazetecilerle nasıl konuşulacağı konusunda düzenleme var. Diğer kuvvet komutanları yaptıkları toplantıları bana arz ederler. Ama jandarmanın toplantılarını bilemem.'' ifadelerini kullandı. Yasadışı dinlemelerle ilgili Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'a İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz ve Teknik İstihbarat Daire Başkanı Hasan Atilla Uğur'u kendisine göndermesi yönünde talimat verdiğini belirten Özkök, bu kişilerden dinlemenin nasıl yapıldığına dair bilgiler aldığını kaydetti. Ersöz ve Uğur ile görüştüğünde ellerinde çok büyük bir kabiliyetlerinin olduğunu, dikkatli olmaları söylediğini kaydeden Özkök, duyumları doğrultusunda bu kişileri üzeri kapalı ikaz ettiğini vurguladı. Pekgüzel'in sorusu üzerine Özkök, tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz'ın jandarma tarafından korunduğunu duyduğunu söyledi.
<< Önceki Haber Özkök, AK Parti'ye muhtırayı doğruladı! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER