Cumhuriyet Savcısı
Murat Demir, bu görüntüleri
İstanbul Adli Tıp Genel Kuruluna göndererek, ölümün ''
intihar mı, yoksa
cinayet mi'' olduğu konusunda
rapor istedi.
Başbilen, 4
Ağustos 2006'da sabah saatlerinde 06 ET 2068 plakalı otomobiliyle işine gitmek üzere evinden ayrılmış, ancak ASELSAN'a gitmediğinin anlaşılması üzerine eşi aynı gün saat 12.40'ta Yenimahalle
Merkez Karakoluna eşinin kayıp olduğunu bildirmişti.
Başbilen, bir gün sonra saat 21.30 sıralarında
Ankara'nın
Kavaklı köyü Aydıncık Mahallesi Mezarlık Üstü mevkisinde
tarla içinde, park halindeki otomobilinde, boynunda ve sol bileğinde kesikler olduğu halde ölü olarak bulunmuştu.
Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili olarak
soruşturma yürütmüş, soruşturma sonucunda ''Başbilen'in kesici aletle intihar ettiği anlaşıldığından, kovuşturmaya yer olmadığına'' karar vermişti.
Ancak Başbilen'in ailesi, geçen yıl
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak, soruşturmanın yeniden açılmasını talep etmişti.
Halen soruşturmayı yürüten
Cumhuriyet Savcısı Demir, Başbilen ölü olarak bulunduktan sonra
jandarma tarafından çekilen fotoğraf ve
kamera görüntülerini Ankara
Adli Tıp Kurumundan istedi.
Kurumda bulunan fotoğraf ve görüntüler, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştı.
Savcı Demir, fotoğraf ve görüntülerle birlikte dosyanın fotokopisini de çekerek, İstanbul Adli Tıp Genel Kuruluna gönderdi ve ölümün ''intihar mı, yoksa cinayet mi'' olduğu konusunda rapor istedi.
Öte yandan, bugün adliyeye gelen
Hüseyin Başbilen'in babası Vehbi Başbilen, AA muhabirine, ''Bu bir cinayet ve bu cinayetin çözülmesi için ömrüm yettiğince çabalayacağım. Bu çocuklar bu
ülke için çalıştı. ABD'den oğluma
teklif gelmesine rağmen, 'Vatanıma
hizmet etmek istiyorum' diyerek, bu teklifi geri çevirdi. Devletimizden bu cinayetlerin aydınlatılmasını istiyorum'' dedi.