*
KCK,
Öcalan'ın 4 ayaklı "Büyük
Kürdistan"ı için 2 ayağı yakaladı denebilir.
Barzani ne yapar,
Talabani ne der gibi sorular bence anlamını yitirdi.
*
Kuzey Irak ve Kuzey
Suriye büyük ölçüde tamamlandığına göre, "Büyük Kürdistan"a en yakın 3. ayak
Türkiye doğal olarak
hedeftedir.
İşte Bugün Yazarı Gültekin Avcı'nın yazısı...
Suriye kaosundan KCK çıkarsa...
İnsanlık dramı açısından Esed'in gitmesi önemli ve gerekli.
Lakin Orta
doğu dengeleri ve stratejik açıdan Suriye bunalımı Esed'in gitmesi eşiğini çoktan aştı.
Özellikle Öcalan'ın "Büyük Kürdistan"ı ve Türkiye açısından.
Bilindiği gibi
KCK Türkiye, Suriye, Irak ve İran toprakları üzerinde kuracağı 4 ayaklı bir "Kürdistan"ın peşinde.
"Suriye'deki
Kürtler'in mücadelesini destekliyoruz" açıklamasını yapan KCK'nın Suriye ve Irak sürecini fevkalade dikkatli takip ettiği de vakadır.
Esed sonrası için fiilen harekete geçen
iki aktör de KCK ve Barzani.
Yani "Esed gitmeli" noktasından ileri bir stratejik vizyon gerekiyor.
Putin'in "Esed çekilmeli" tavrı ikna olduğunu değil muhtemel bir Esed sonrası çıkarlarını garanti ettiğini gösteriyor.
Ya Türkiye?
Esed gidince veya Lazkiye'ye çekilince PKK'nın yönetimi giderek devraldığı Kuzey Suriye için
hükümetin belirleyici bir planı var mı?
Kuzey Irak bataklığını kurutamamışken,
kucağımıza doğacak nur topu gibi bir Kuzey Suriye için ne yapacağız?
Yüksek konseyi KCK destekliyor
Mesut Barzani, Suriye ordusunun "Batı Kürdistan"dan çekilmesi durumunda oluşacak güvenlik boşluğunu doldurmak için gençlerin Hewler Anlaşması'nca oluşturulan yüksek konseyin uygun görmesiyle Suriye'ye geçeceğini açıklamıştı.
KCK'nın da desteklediği yüksek konsey tasvibiyle Kamışlı'ya doğru geçtiler bile.
Dikkat ederseniz Barzani de Öcalan gibi Kuzey Suriye için "Batı Kürdistan" tabirini kullanıyor.
"Kuzey Kürdistan" da bildiğiniz gibi bu ülkenin güneydoğusu.
Kuzey Suriye'de 6 şehri ele geçiren Kürt gruplar, Mardin'in
Nusaybin ilçesi karşısında bulunan Kamışlı'da yönetimi devralmak için Esed yönetimi ile pazarlık yapmaya başladı bile.
Suriyeli Kürtler'in başkent olarak gördükleri kentin çevresi KCK/PKK'nın Suriye uzantısı PYD tarafından kontrol ediliyor.
Kürt gruplar içinde belirleyici ve
silahlı potansiyel taşıyan aktörler ise öncelikle Barzani ve KCK unsurları.
Kamuoyunda 'Hewler Anlaşması' olarak bilinen 7 maddelik anlaşmada 'Batı Kürdistan'da
savunma gücünün kurulması kararlaştırılmıştı.
Bu gücün içinde KCK Suriye Meclisi PYD ve Barzani de var.
Anlayacağınız Türkiye'ye "PKK'ya saldırmayız" diyen ve sebebini "Kürt'ün Kürt'ü kırması" olarak açıklayan
Barzani, Kuzey Suriye'de Kürt devleti için KCK'yla ortak hareket etme tavrı içine girdi bile.
Böylece
KCK, Öcalan'ın 4 ayaklı "Büyük Kürdistan"ı için 2 ayağı yakaladı denebilir.
Barzani ne yapar, Talabani ne der gibi sorular bence anlamını yitirdi.
İkisi de KCK'yla koalisyonu daha gerçekçi bulacaktır.
Kuzey Irak ve Kuzey Suriye büyük ölçüde tamamlandığına göre,
"Büyük Kürdistan"a en yakın 3. ayak Türkiye doğal olarak hedeftedir.
"Güney Kürdistan" olarak Kuzey Irak tamam.
"Batı Kürdistan" olarak Kuzey Suriye tamam.
Geriye çok yakın hedef Türkiye yani "Kuzey Kürdistan" ve vadesi belirsiz hedef İran yani "Doğu Kürdistan" kalıyor.
Dünya üzerinde hedeflerine bu kadar yakın hiçbir terör örgütü silah bırakmaz.
Müzakereyle oyalama stratejisi, KCK'nın zaman ve zemin kazandığı en büyük silahıydı.
Azami randımanla kullandı.
Ve kuşkusuz müzakerelerle gelecek muhtemel bir "demokratik özerklik" KCK'yı kesinlikle 3 ayağına ulaştıracaktır.
Türkiye ise KCK'ya karşı hâlâ Barzani'den medet umuyor.
Barzani ve Talabani'ye güvendiği sürece de kaybetmeye devam edecek.
Körfez harekâtıyla Bush doktrini, Irak'ta Brezezinski'nin balkanizasyon formülü meyvelerini verdi.
Batı'nın Arap Baharı'ndan beklediği belki de küçük parçalara ayrılmış bir Ortadoğu tablosu yani balkanizasyon süreciydi.
Libya, Tunus ve Mısır'da balkanizasyon yaşanmasa da, Batı'nın bu ülkelerdeki belirleyici aktörlerle menfaat dengeleyici ilişkileri devam ediyor.
Ama Suriye'de ordo ab chao yani kaostan düzene stratejisiyle tam bir balkanizasyon yaşanacak gibi.
Ufukta görünen, terör örgütüne karşı müzakerelerle zaman ve zemin kaybeden Türkiye'nin kâbusuna çeyrek kaldığıdır.
Suriye kaosundan Öcalan'ın KCK'sı çıkarsa, Türkiye için geri dönülmez bir yol başlayabilir.
Nazlı Ilıcak'ın "Türkiye önderliğinde bir federasyon" duyumları gerçekse, bu düşüncenin iyimserliğin doruğu olduğunu söylemeliyim.