Hüküm yasanın gerekçesinde de açık bir şekilde yer aldı.
Anayasa'nın 145. maddesinin gerekçesi,
Yüce Divan tartışmasına son noktayı koydu.
Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ'un suçlandığı maddeler için gerekçede “Bu suçlar kim tarafından işlenirse işlensin,
adliye mahkemelerinin yargılama yapacağı hükme bağlanmaktadır” deniliyor.
Genelkurmay eski Başkanı
İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da
yargılanmasının yolunu Anayasa'nın 145.maddesinin gerekçesinin tamamen kapattığı ortaya çıktı. Gerekçede Başbuğ'un işlediği iddia edilen suçlardan dolayı adliye mahkemelerinde yargılanacağı açık ve net olarak vurgulanıyor. Anayasa'nın 145. Maddesi ‘
Askeri
Yargı'nın görev alanını belirliyor. Referandumda yapılan değişiklikle yasaya asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine ve asker
hizmet ve görevleriyle ilgili işledikleri suçlara ‘Askeri Mahkemeler'in bakması hükmü getirildi.
KİM TARAFINDAN İŞLENİRSE İŞLENSİN
Yine yasada devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlarda yetkili merciin adliye mahkemeleri olduğu vurgulandı. Darbe suçu yasada asker kişilerin işleyeceği bir görev suçu olarak tanımlanmıyor. 2010 yılında Anayasa'nın 145. maddesinde yapılan değişikliğin gerekçesinde de bu konu açık bir şekilde yer alıyor. Gerekçede askerlerin işlediği devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların adliye mahkemelerinde görüleceği belirtildikten sonra “Devletin güvenliğine karşı suçlar ile anayasal düzene ve bu düzenini işleyişine karşı suçlar ibaresi ile 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu'nunDördüncü KısmınınDördüncü ve Beşinci b
ölümlerinde yer alan suçlar kastedilmektedir. Dolayısıyla bu suçlar kim tarafından işlenirse işlensin, adliye mahkemelerinin yargılama yapacağı hükme bağlanmaktadır” deniliyor. Gerekçede işaret edilen suçların kapsamına TCK'nın 302. ile 316. maddeleri arasındaki suçlar giriyor.
145 KAPSAMINDA
Bu suçlar arasında 312.maddedeki “Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs edenkimseye ağırlaştırılmışmüebbet
hapis cezası verilir” maddesi de bulunuyor. Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ, ‘
İnternet Andıcı” soruşturmasındamahkeme tarafından “cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ve tamamen engellemeye teşebbüs” ile “
terör örgütü yöneticiliği” suçlarından tutuklandı.Gerekçede açık olarak yazıldığı için Başbuğ'un özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının anayasal zorunluluk olduğuna dikkat çekiliyor.
ÖZEL HÜKÜM ‘GÖREV SUÇU' iÇiN
Genelkurmay eski Başkanı'nın Yüce Divan'da yargılanmasını öngören Anayasa'nın 148. maddesinin ise ‘özel hüküm' olduğu kaydediliyor. 145.maddedeki genel hüküm yerine 148.maddedeki özel hükmün uygulanmasının sadece görev suçlarını kapsadığı vurgulanıyor. Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, yorum yapılırken ‘görev suçu' ile ‘görevde iken' suçun karıştırıldığına dikkat çekti. Hakyemez, “
Genelkurmay Başkanı'nın İnternet Andıcı hazırlatıp internet siteleri kurdurmak gibi bir görevi yoktur. Bunu görevdeyken işlemesi ile görev suçu olduğu anlamına gelmez” dedi. Genelkurmay Başkanı'nın Yüce Divan'da yargılanmasının özel hüküm olduğunun altını çizen Hakyemez şöyle devametti: “Ancak bu sadece görev suçları ile ilgili özel hükümdür. Burada özel hüküm var denilerek Yüce Divan'da yargılama yapılamaz.
Yargıtay üyeleri görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanır. Yargıtay üyeleri görev suçlarından dolayı Yüce Divan'da yargılanırken diğer suçlardan dolayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından yargılanmaktadır. Askerler işledikleri görev suçlarından dolayı askeri mahkemelerde yargılanır. Ancak Genelkurmay Başkanı için Yüce Divan'da yargılama şartının getirilmesi özel hükümdür. 148. madde, 145. maddedeki düzenlemenin özel hükmü olarak yorumlanamaz.
AK PARTi'NiN ADRESi ADLi YARGI
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Hüseyin Çelik, Genelkurmay eski Başkanı
İlker Başbuğ'un,
sivil mahkemelerde yargılanması gerektiğini söyledi. Çelik, Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan fezlekeden
Başbakan'ın haberi olduğu iddialarına ise “Peki Sayın Başbakan hakkında hazırlanan fezlekelere ne diyeceksiniz? Bakanlarımızdan
İsmet Yılmaz var,
Ömer Çelik için hazırlanan fezlekeler var bunları da mı Sayın Başbakan hazırlatıp göndertti” karşılığını verdi. Çelik, düzenlediği
basın toplantısında Kılıçdaroğlu'nun fezlekenin ardından ‘kahraman edasıyla' dolaştığına işaret ederken “O duymuş ki cezaevine girince insanlar dönüp Başbakan oluyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu herkes cezaevine girince Başbakan olmuyor
Sinan Aygün de cezaevine girdi, o başbakan falan olmadı” ifadelerini kullandı. Çelik, MHP'yi de ulusalcılık konusunda
CHP ile aynı safa gelmekle suçladı. Çelik'in gündeme ilişkin açıklamalarının satırbaşları şöyle:
BAŞBUĞ, ŞU ANKİ MAHKEMEDE YARGILANMALI
Mesleğinizle ilgili bir suç olursa Yüce Divan'a gidersiniz doğru ama bu bir askeri suç değil. Diyelim ki siz ordu komutanısınız verdiğiniz bir emirle ülkeyi felakete sürüklediniz. Bu konuda sizi Yüce Divan yargılar. İster Genelkurmay Başkanı ister Başbakan ister normal vatandaş, herkesin adil yargılanma hakkı vardır, bu hukukun şaşmaz prensibidir. Benim şahsıma sorarsanız ben Başbuğ'un Yüce Divan'da değil, şu anda yargılandığı yerde yargılanması gerektiğini düşünüyorum.
DARBECİ, TERÖRİSTTEN DAHA MI ASİL?
Sanki
darbecilik teröristlikten daha asil bir suçmuş gibi bir bakış açısı sergileniyor. Darbecilik nedir? Toplumda dehşet oluşturmaktır. terörizm. Teröristler bunu
silahlarıyla yapar, peki
darbeciler ne yapar? Darbeciler de silah zoruyla gelir yönetime el koyar, halkın iradesini hiçe sayar ve bunu silah zoruyla yapar. Bu silahlar halkın vergileriyle alınmış silahlardır ama gün gelir o silahlar halka doğrultulur. Aradaki fark nedir
Allah aşkına?
ÖLÜM DÖŞEĞİNDE DE OLSA HESAP VERİLİR
Türkiye'deki bütün darbeciler, teşebbüs edenler ölüm döşeğinde de olsa yargılanmalı. İbret-i alem için bu böyle olmalıdır. Artık darbe, söylenti,
muhtıra, andıç hayatımızdan çıkmalıdır. Herkesin elbette ki takkesi düşer ve kel görünür. Her şeyin hesabı sorulacaktır. Yunanistan'ın, Şili'nin, Portekiz'in yaptığı gibi bütün bu işe kalkışanlar ve yapanlar
hesap vermeli.
28 ŞUBAT DA YARGILANMALI
Bunlar 28
Şubat için de yapılmalıdır. 28 Şubat bir işkence dönemidir. Tanklar Sincan'da milletin iradesinin üzerinden yürütüldü. Bunlar unutulmaya terk edilmemelidir. Kılıçdaroğlu diyor ki; ‘Neden bu dönemi yargılamıyorsunuz?' Biz mi yargılama yapıyoruz. 28 Şubat sürecinde Türkiye'de adeta bir rezillik sergilendi, uyuşturucu baronlarının, zamparaların ortaya sürüldüğü bir dönemdi o dönem ve medyamız maalesef bunun aracısı oldu.
Gül: Sorumlu kurumlar karar verir
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, Yüce Divan konusunda sorumlu kurumların karar vereceğini söyledi. Gül, kendi kanaatini ise Yüce Divan olarak açıkladı. Cumhurbaşkanı Gül,
Kırgızistan Cumhurbaşkanı
Almazbek Atambayev ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Gül, gazetecilerin Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un nerede yargılanacağına yönelik tartışmayla ilgili soruları üzerine, ‘'Hukuk tekniğiyle ilgili bir konu. Dolayısıyla ilgili makamlar karar verecektir. Benim şahsi kanaatim anayasadaki özel maddenin daha geçerli olduğu yönünde Yüce Divan olarak. Ama nihayetinde bu, hukuk tekniğiyle ilgili bir konu. Dolayısıyla ilgili makamların, ilgili sorumlu kurumların kararına bakmak lazım'' dedi. Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dile getirdiği ‘Başbuğ'un tutuksuz yargılanması'na yönelik yaklaşımı ise şöyle değerlendirdi: “Bu konulardaki fikirlerimi daha önceden de biliyorsunuz. Sayın Başbakan'ın söylediği şeyleri ben de destekliyorum. Zaten bu konuları daha önce de ifade etmiştim, gerek Meclis'te gerek başka ortamlarda.”
Mahkemeye ‘Yüce Divan'
itirazı
Genelkurmay eski Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasına itiraz edildi. Başbuğ'un
avukatı İlkay Sezer,
İstanbul 12.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiği dilekçede ‘
görevsizlik kararı' verilmesini istedi. Sezer, Anayasa'nın 148. maddesine göre müvekkilinin Yüce Divan'da yargılanması gerektiğini savundu. Beşiktaş'taki İstanbul
Adliyesinde gazetecilerin sorularını cevaplandıran avukat İlkay Sezer, 20 sayfalık dilekçesinde, öncelikle tutuklama kararını veren İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin üye hakimi Vedat Dalda'nın kararını gözden geçirmesi ve düzeltmesi, aksi takdirde taleplerinin mahkeme heyetince incelenmesini istediğini bildirdi. Sezer, dilekçesinde, müvekkili Başbuğ'a ifade verme işlemi sırasında cebir ve şiddete ilişkin sorular sorulmadığını ve yeterli
delil bulunmadığını belirterek, müvekkilinin tahliyesini istediğini kaydetti.
TEK BAŞINA KALIYOR
Sezer, bir soru üzerine dilekçesinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan'ın müvekkilinin tutukluluğuna ilişkin sözlerinden alıntı yapmadığını kaydetti. Başbuğ'a, böyle bir suçlamanın yöneltilmesinin son derece üzücü geldiğini ifade eden Sezer, Başbuğ'un 2 kişilik koğuşta tek başına kaldığını söyledi. Başbuğ, 6 Ocak'ta İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nce ‘'örgüt yöneticiliği'' ve ‘'cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs'' suçlarından tutuklanmıştı.
12
Eylül davası için de ilham oldu
12 Eylül soruşturması kapsamında haklarında dava açılan Kenan
Evren ile Tahsin Şahinkaya'nın avukatı Ömer Nihat Özgün, “Mahkemeden, görevsizlik kararı vererek, müvekkillerimin Yüce Divan'da yargılanmalarını talep edebiliriz'' dedi. Evren ve Şahinkaya'ya iddianamenin birer örneğini verdiğini belirten Özgün, müvekkillerinin iddianameyle ilgili herhangi bir yorum yapmadığını söyledi. Müvekkillerinden
Kenan Evren'in 95, Tahsin Şahinkaya'nın ise 87 yaşında olduğunu kaydeden Özgün, “Müvekkillerim çok sağlıklı değiller, bu konuyla ilgili taleplerimizi iddianameyi değerlendirdikten sonra belirleyeceğiz” şeklinde konuştu.
BUGÜN GAZETESİ