Bu hadiseye yakından tanıklık edenlerden birisi de gazeteci
Kadir Can'dı. 37 kişinin hayatını kaybettiği olayları Günaydın Gazetesi muhabiri olarak takip eden Can, o gün kalabalıkların arasında eli
silahlı işçilerin dolaştığını ve bunların bir kısmını fotoğrafladığını belirtiyor. Yetkililerin olayların başından beri ihmali olduğunu vurgulayan Kadir Can,
1 Mayıs'ın olaylı geçeceğinin işaretlerinin günler öncesinden alındığını söylüyor. Buna rağmen yeterli önlemlerin alınmadığını ifade eden Can, miting günü bazı işçilerin '
Kürt milletinin üzerindeki baskıları kaldırın' yazılı
pankart açması üzerine olayların başladığını anlatıyor.
Aslında 1 Mayıs'ın olaylı geçeceğinin işaretleri günler öncesinden bilinir. Zira 20
Eylül 1975'te DİSK'e bağlı 20 bin işçinin faşizmi telin için
Taksim'de yaptığı mitingde bazı işçilerin ellerinde 'Kürt milletinin üzerindeki baskıları kaldırın' yazılı pankart açılması üzerine olaylar çıkar. DİSK görevlileri tarafından pankart parçalanıp yırtılır. Olaylarda ikisi ağır onlarca kişi yaralanır. Ardından 29
Nisan 1977'de Bülent Ecevit'in
Erzincan-
Kars seçim gezisi de sağ ve sol grupların kavgaları sebebiyle olaylı geçer. Kadir Can o günü anlatırken yetkililerin olayların başından beri ihmali olduğunu, kalabalıklar arasında eli silahlı işçilerin dolaştığını söylüyor. Bunların bir kısmını da fotoğrafladığını belirtiyor. Unkapanı köprüsü civarında toplanan 7-8 bin kişilik aşırı sol ve Kürtçü örgütlerin olay çıkaracağına ilişkin istihbarat alındığını aktarıyor.
Kadir Can'a göre gruptan biri olayların fitilini ateşleyecek şu sözleri kullanır: "Taksim'e ancak miting bitince gireceksiniz, kimseyi de bulamayacaksınız." Bu sözün ardından aşırı sol ve Kürtçü örgütlerin grup liderleri, seçtikleri iki kişiyi koşarak Taksim Meydanı'na gönderir. Bu kişiler, DİSK Başkanı Kemal Türkler'in konuşmasının bitmek üzere olduğu haberini getirir. Bunun ardından grup liderleri Taksim'i basma kararı alır. 7-8 bin kişilik grup yıldırım hızıyla meydana girer. İlerleyen grubun karşısında
Tarlabaşı Caddesi'nin ve Taksim'e çıkan ara sokakların girişinde eli sopalı DİSK görevlileri vardır. Bu barikatlar da dağıtılır.
Tam bu sırada ilk anda Sular İdaresi'nin arka tarafından silah sesleri duyulur. Bu sırada alandaki kalabalık Tarlabaşı yönünden gelen aşırı sol ve Kürtçü gruplar nedeniyle
Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ve Kazancı Yokuşu'na doğru kaçmaya başlar. Zaten felaket de burada yaşanır.
Polis panzerleri kalabalığın arasına girer, bu esnada Kazancı Yokuşu'nda sıkışan kalabalıkta 1 kişi panzer altında kalarak, 25 kişi de ezilerek ölür. Gün sonunda bilanço kötüdür: 37 kişi hayatını kaybederken 130'dan fazla yaralı vardır.