Soğukta donmaktan kurtarılıp Metin
Oktay Spor Salonu'nda
misafir edilen 312 kişi arasında
şehit çocukları da var, üniversite mezunları da.
Sağlık kontrolünden geçirildikten sonra
banyo,
elbise ve yemek ihtiyacı karşılanan Orkun Erul,
Bilkent Üniversitesi'nde
işletme okumuş. Yüzünün görünmemesi şartıyla fotoğraf çekilmesine izin veren Erul, geçmişte maddî durumunun çok iyi olduğunu anlatıyor. Üniversite yıllarında kullanmaya başladığı
alkol ve uyuşturucunun hayatını kararttığını söylüyor. Vanlı Hüseyin Karakoç ise daha 18 yaşında. Babası, 1997'de Hakkari'de girdiği çatışmada şehit olmuş. Töreler gereği annesi amcasıyla evlendirilince, kendi ifadesiyle 'istenmeyen çocuk' ilan edilmiş. Tesislerde kalan 9 kadından biri olan 47 yaşındaki Türkan Memiş'in hikâyesi de ibretlik. Mirastan pay almaması için
babasının zorla kâğıt
imzalatmaya kalktığını, imzalamayınca da sürekli dayak yediğini belirtiyor.
Parkinson hastalığına yakalanan Türkan Memiş, sonunda dayanamayıp evden kaçmış.
İstanbul'u etkisi altına alan
soğuk hava ve kar yağışı sebebiyle sokakta kalan insanlar,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Metin Oktay Spor Salonu'nda misafir ediliyor. Tesiste kalanlardan birisi 18 yaşındaki Hüseyin Karakoç. Babası 1997 yılında Hakkâri'de çatışmada şehit düşmüş, annesi amcasıyla evlendikten sonra Hüseyin, istenilmeyen çocuk olmuş. Ortaokula kadar yurtlarda kalmış. Okulu bitirdikten sonra annesi eve almayınca sokakların yolunu tutmuş. Havaların soğumasıyla birlikte o da diğer
evsizler gibi kapalı
spor salonuna sığınmış.
Evsiz ve kimsesiz yaşlılara bu salonda
yardım ediyor, yemek dağıtıyor. Bir süre bali kullanan ancak pişman olup daha sonra bırakan Hüseyin, "Şehit düşen babama layık bir evlat olmaya çalışıyorum. En büyük hedefim ise babam gibi asker olmak. Bunun için açık liseye yazıldım ama param olmadığı için devam edemedim. İki yıl sonra askere gideceğim ve babam gibi asker olacağım" diyor.
Sokakta yaşayan Orkun Erul (34), elverişsiz hava koşulları nedeniyle Metin Oktay Spor Salonu'na getirilenlerden bir diğeri.
Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Erul, "11 evim ve
deri atölyem vardı. Ailemin durumu çok iyiydi. Üniversite yıllarında kullanmaya başladığım alkol ve uyuşturucu yüzünden elimde ne varsa gitti" diyor. Evli ve bir çocuk babası olan Erul, kullandığı alkol, uyuşturucu ve işlediği
cinayet yüzünden
ailesini kaybetmiş. Eşi, çocuğu, annesi, kardeşi tarafından sırt çevrilen Erul, sokaklarda yaşıyor. Alacak
davası yüzünden 2007'de işlediği cinayetten üç yıl hapiste yatan Burhan Erul, yaklaşık 260 bin lira kefalet ödeyerek iki yıl önce cezaevinden çıkmış. AMATEM'de gördüğü
tedavi sonucu
içkiyi bıraktığını söyleyen Erul, "
Uyuşturucu kullanmayı bırakamadım. Bu lanet yüzünden tüm sevdiklerimi ve paramı kaybettim" dedi. İçki ve uyuşturucuya üniversite yıllarında,
arkadaş ortamında başladığını anlatan Erul, "Bir kere kullanmaktan bir şey olmaz mantığıyla hareket ettim. Ama bağımlısı oldum. Üniversitede okuyan gençleri ailelerinin takip etmesi gerekir. Sadece para göndermekle aile vazifesi yapılmıyor" şeklinde konuştu.
30 yıldır parkinson hastası olan Türkan Memiş (47), baba dayağından kaçmak için sokaklara sığınmış. Sahip olduğu evi erkek kardeşine vermesi için babasının sürekli kendisini dövdüğünü söyleyen Memiş, "Babam benim için akli dengesi yerinde değil, diyerek
rapor aldı. Dava açtım. Daha sonra zorla bir kâğıda imza atmamı isteyerek evi elimden almak istedi. İmza atmayınca beni dövdü. Ben de ondan kaçtım" dedi.