“Değişen ve Dönüşen
Medya Üzerine” başlıklı söyleşide Türkiye'de 28
Şubat sürecinden bugüne medyanın geçirdiği değişim konuşuldu.
Boğaziçi Üniversitesi
Basın ve Medya Topluluğu'nun ilk organizasyonu olan bu söyleşiye
Birand'ın renkli sohbeti ve
itirafları damgasını vurdu.
Ak Parti'nin
iktidar olduğu son on yıl düşünüldüğünde, “değişen” gazetecilerden biri olarak gösterildiği kendisine hatırlatılınca esprili bir
yanıtla salonu gülümseten Birand,
“Ben her zaman darbeye karşıydım, demokrasiden yanaydım. Ama kendimi elit olarak görürdüm ve ülkeyi de elitlerin yönetmesi gerektiği inancındaydım. Bende değişen bu oldu.” yanıtını verdi.
Bugün gelinen noktadan demokrasiye inanmış biri olarak memnun olduğunu ifade etti; ancak askeri
baskılardan kurtulduktan sonra
sivil baskılara dikkat etmek gerektiğinin önemini vurguladı.
“28 Şubat'ta Hepimiz Sınıfta Kaldık.”
Mehmet Ali Birand konuşmasında 28 Şubat darbesinde medyanın etkisini ele aldı. Post-
modern darbe sürecinde medya tarafında neler yaşandığı ile ilgili samimi açıklamalarda bulunan Birand: “
28 Şubat'ta hepimiz sınıfta kaldık. Hem biz hem muhafazakâr medya.” ifadelerini kullanarak, o dönemde darbecilik anlayışının insanların genlerine kadar işlediğini ve “Askerdir, ne yapsa yeridir.” anlayışının genel bir kanı hâline geldiğini anlattı.
Boğaziçili öğrencilerinin tüm sorularına içten ve dürüst cevaplar veren Birand, dönemin medyasının büyük çoğunluğunun 28 Şubat'a
destek verdiklerini, muhafazakâr medyanın ise fazla korkak davranarak, haklarını yeteri kadar aramadıklarını belirtti ve ekledi:
“Kimsenin pek yatacak yeri yok.”
“
Ahmet Altan'a hayranım.”
Söyleşi öğrencilerin sorduğu çeşitli sorularla şekillendi. Bir öğrencinin Ahmet Altan'ın köşe yazıları ile ilgili sorduğu soruya cevaben; Ahmet Altan'ın Başbakan'ın karşısında aldığı cesur ve eleştirel tavrın, kimi zaman da yerini yapılan olumlu gelişimleri alkışlamaya bırakmasına gıpta ettiğini belirtti. Gazetecilerin ve medya mensuplarının üzerinde bir baskı olup olmadığı sorusuna ise “somut” bir baskı olmadığını söyleyerek ama soyut bir “başıma bir şey gelmesin” ve “kurumum zarar görmesin” hissinin devam ettiğini anlatarak yanıt verdi.
“Nitelikli muhalefet yok”
Öğrencilerden gelen bir soru üzerine Türkiye'de iktidar ve muhalefet ilişkilerini de değerlendiren Birand,
“Benim hayatım CHP'ye oy vermekle geçti ama hep hüsran hep hüsran.” diyerek nitelikli muhalefet eksikliğinin önemini de vurguladı. Konuşmasını samimi bir şekilde sürdüren Birand, “Allah'a inanırım ama hepsi bu kadar…
Lakin AK Parti'nin yaptıklarını alkışladım ve hala alkışlarım.” diyerek doğru yaptığına inandığı uygulamalarda iktidarı desteklediğini vurguladı.