Tiyatro ve sinemada canlandırdığı sayısız karakter ve unutulmaz sesiyle
hafızalarda yer edinen Kenter'in cenazesi yarın toprağa verilecek.
Metin Erksan'ı kaybeder kaybetmez aradık
Müşfik Kenter'i. Eşi Kadriye Hanım telefona çıktı. Ustayı kaybettik, dedik. Ses tonu değişmedi: "Başımız sağ olsun ama Müşfik de çok
hasta." Sesini duyamadan kapattık. Sonra bir haber geldi "
İstanbul-Şişli
Florence Nightingale Hastanesi'ne kaldırıldı." Yeni bir haber: "Metin Erksan'ın yanında." Gerekçe ise şu: "7 Ağustos'ta hastaneye kaldırıldığı hastanede, akciğer kanseri ve buna bağlı gelişen akciğer enfeksiyonuna yenik düştü.
Müşfik Kenter uzun süredir rahatsızdı ve hafıza kaybı yaşıyordu. Birçok şeyi hatırlamıyordu artık. Kadriye Hanım eli ayağı hatta dili olmuştu. Her davete beraber gidiyor, beraber
röportaj veriyordu. Duraksadığı yerlerde cümleleri eşi tamamlıyordu. Dilinden "Güzel bir hayat yaşadım" cümlesi düşmüyordu ama gözlerinden sahneye çıkamamanın hüznü okunuyordu. Bunun için bir çözüm bulmuştu eşiyle. Beraber sahneye çıkacaklar, kendisi sandalyeye oturup piyesi okuyacak, eşi rol kesecek. Öyle de yaptılar.
Amerikalı yazar A.R. Gurney'in kaleme aldığı Aşk
Oyunları'yla geçtiğimiz yıl perde açtılar. Usta, oturduğu yerden okudu, salon ayakta alkışladı. Kenter, Türkiye'de seslendirme sanatının üstadıydı.
Hani elektrik faturasını okuyunca insanın yüreğine dokunan
oyuncular olur ya öyle biriydi işte. Onun sesiyle dinledik Orhan
Veli'nin İstanbul'unu, tanıklık ettik Memleketimden İnsan Manzaraları'na... O gidince şiirlerin sesi kısıldı,
çizgi film kahramanları sustu, 30 yıldır sahnelenen 'Bir Garip Orhan Veli' oyunu sonsuza kadar perde kapattı. Bundan sonra dördüncü, beşinci kez
bilet alıp ön sıralara kurulan, gözünü kapatarak oyun dinleyen
seyircilerle karşılaşmayacağız muhtemelen. Müşfik Kenter, Türk tiyatrosunda tırnaklarıyla kazıyarak tutunmaya çalışan biriydi. Ekonomik krizlerle boğuşan Kenter Tiyatrosu'nun kuruluş hikâyesi onun mücadelesinin özeti:
Yıldız-Müşfik Kenter kardeşler 1960 yılında Türkiye'nin ilk özel tiyatrosunu kurmak için kolları sıvadı. Tahmin edeceğiniz gibi destek bulamadılar. Şişli'de bir apartman dairesi aldılar, sonra yan daireden başka bir daire daha. Aradaki kolonu kaldırıp birleştirirler, salona çevirirler. Türkiye'de ilk defa kombine sistemiyle tiyatro koltuğu sattılar. İzleyicinin adını da kocaman puntolarla koltuğun arkasına yapıştırdılar. Zamanla seyirci arttı, salon tamamlandı. Ve o salondan bugüne kadar yüzlerce oyuncu çıktı.
Kemal Sunal bile ilk oyununda figüran olarak Kenter'lerle sahneyi paylaştı.
"Ben üstüme düşeni yaptım"
Usta oyuncu,
Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde
ders veriyor,
Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel
Sanat Yönetmenliği görevini üstleniyordu. Hastalığından dolayı okula ve tiyatroya çok fazla gidemiyordu. Fırsat buldukça Kadriye Hanım'ı koluna takıp provalara geliyordu. Geçtiğimiz yıl çalıştığı tiyatronun yaptığı
jest (Salonlardan birinin adı Müşfik Kenter Sahnesi olarak ilan edildi) çok hoşuna gitmişti. Yaşarken değeri bilindiği için mutluydu, gururluydu... O zaman sormuştum ustaya. O kadar oyun oynadınız, bari bir tane yazsaydınız. Cevabı şu olmuştu: "Yüzlerce oyun okudum, oynadım. Yazayım desem, diğer oyunları parça parça bir araya getiririm. Ben üstüme düşeni yaptım, onu da başkaları yazsın."
Sahnede geçen 65 yıl
1932 yılında İstanbul'da doğan Müşfik Kenter, 1947'de
Ankara Devlet Tiyatrosu Çocuk Bölümü'nde tiyatroya başladı, Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nü bitirdi. "Abim, 'konservatuvar sınavı var, şansını dene' demişti. Sınava girdim. Giriş o giriş." cümleleriyle anlatırdı oyunculuğa adım attığı ilk günleri.
Muhsin Ertuğrul'la beraber çalışan, Amerika ve İngiltere'de tiyatro araştırmaları yapan Kenter, Hamlet, Üç Kuruşluk
Opera, Antigone gibi klasikleri sahneye koydu.
Sinema deyince akla Sevmek Zamanı (yön: Metin Erksan) gelir. Bir fotoğrafa âşık olan Boyacı Halil rolü... 65 yıldır sahnelerde ve
kamera önünde olan Kenter, 1966
Antalya Film Festivali'nde Bozuk Düzen filmiyle "en iyi yardımcı erkek oyuncu" ödülünü kazandı. Birçok
yerli ve
yabancı filmde, belgesel ve reklamda seslendirme yaptı,
1980'li yılların popüler televizyon dizisindeki Alf'in sesi hâlâ kulaklarımızda.