Özdemir Sabancı cinayetinin ardından
Karagümrük Çetesi tarafından
Afyon Cezaevi'nde silahla öldürülen
DHKP-C üyesi
Mustafa Duyar'ın karısı Semra
Polat Duyar,
tutuklu bulunduğu Kırklarleli E Tipi Cezaevi'nde, karanlıkta kalan dosyayı aydınlatacak ipuçlarını açıkladı. Afyon Cezaevi'ne silahın Jandarma tarafından sigara paketi içerisinde sokulduğunu söyleyen Semra Duyar “Cinayetten sonra sorumlu olarak Sabancı ailesini gördüm. Olayı araştırmaya başladığımda aynı cezaevinde kaldığımız itirafçı
PKK'lılar benimle irtibata geçti. Bana cinayetin arkasında derin bir yapı olduğunu söylediler ama çevreme “Sabancılar öldürttü' dememi istediler. Bu cinayeti Nuri
Ergin işletti ama hayat garantisi olduğu için konuşmaz” dedi.
Organize bir cinayetti
Semra Duyar 1995 yılında DHKP-C üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanarak Kırklareli Cezaevi'ne gönderildi. Burada
Özdemir Sabancı cinayeti zanlısı Mustafa Duyar ile evlendi. Daha sonra eşiyle birlikte Afyon Cezaevi'ne gönderilen Semra Duyar, başından geçenleri anlattı: “Mustafa ile Kırklareli Cezaevi'nde tanıştık kısa süre sonra evlendik. Sabancı cinayeti ile ilgili pek konuşmadık. Belki de beni korumak için anlatmadı. Sadece iki kez sordum, “Öldürdüm ama neden öldürdüğümü ben de bilmiyorum” dedi. “Hiç katile benzemiyorsun, gerçekten de öldürdün mü?” dedim. “Benzemiyorum değil mi Semra? “dedi.
Örgütçülerin yanına gönderdiler
Mustafa'nın öldürülme süreci Kırklareli'nde başlıyor. Sami Tokur da biz de Kırklareli'nde yatıyorduk. Afyon'a Mustafa'yı yolladıktan sonra onları da gönderdiler. Daha güvenlikli olduğu için
Muğla Cezaevi'ne gönderilmesi için dilekçe yazdık. “Orada örgütçüler var, Afyon daha güvenli” dendi. Ama daha sonra Afyon'da da örgütçülerin olduğunu anladık. Mustafa öldürülene kadar, can güvenliğimiz olmadığına dair onlarca dilekçe yazdık. Bunun üzerine bizi aynı koğuşa koydular, “Sizi yan yana koyuyoruz, daha ne istiyorsunuz?” dediler. Mustafa bildiklerini anlatmaya karar verdikten sonra yatağında bir not buldu. Notta “Sana senden olur her ne olursa, başın rahat olur dilin durursa” yazıyordu. Ölümünden sonra
dava dosyasına o notun kopyasını yolladım. Hemen ardından cezaevinde
arama yapıldı. Not alınıp yok edildi. Mustafa kitap yazacaktı, notla beraber yazdığı belgeler de yok edildi.
Önce Sabancılardan şüphelendim
Mustafa öldürülünce benim de aklıma ilk olarak Sabancı ailesi geldi. Mustafa'yı onların öldürdüğünü düşünüyordum. Üniversiteyi dışarıdan bitirme sınavlarına girerken birisi önüme bir not fırlattı. Gizli
tanık Hisar kod adlı
Adil Yanık'tan görüşme talebiydi. “Eşinizin ölümüyle ilgili konuşmak istiyorum” diye yazıyordu. Bunun üzerine kendisiyle cezaevine görüşmeye gittim. Bana “Mustafa'yı öldürten Sabancılar değil” dedi. İşin içinde asker ve cezaevi müdürlüğünün olduğunu söyledi.
Veli Küçük'ün ismini vermedi, yalnızca bu kadarını söyleyebildi. Bu kişinin
Veli Küçük olduğunu ben de daha sonra
mahkeme ifadesinden öğrendim.
PKK “Sabancılar demeye devam etsin” dedi
1999'un sonlarında Kırklareli Cezaevi'ne iki PKK'lı mahkum gönderildi. Bu itirafçı PKK'lılar cezaevinde benimle irtibata geçti. Benim müebbet cezam yeni onaylanmıştı. O PKK'lılar aracılığıyla, PKK timinden “Ömer” isimli bir polis bana
mesaj gönderdi. “Sabancılardan şüphelenmesin, bu işin arkasında çok güçlü devlet yapılanması var. Kendisinin dosyasını okudum, soyadından dolayı yedi yıl altı ay cezası müebbette döndü. Bu işi daha fazla kurcalamasın. Sabancılar demeye devam etsin” şeklinde bir mesaj. Bütün bu parçaları birleştirince, bu cinayetin arkasında organizasyon olduğu çok net...
Silahı içeri Jandarma soktu
Ayrıca cinayetten sonra yaptığım araştırmada, Mustafa'yı öldüren mermilerin ve silahın asker tarafından sigara paketi içerisinde parça parça cezaevine sokulduğunu öğrendim. Olaydan sonra Necmettin adlı bir müdür tutuklandı. Tutuklanırken “Beni
kurban ettiler. Bu cezaevi
manşet olacak, göreceksiniz” demiş. Ertesi gün Mustafa öldürüldü. Öldürülmesinden bir gece önce çocuğun yanında kalmasına izin verdiler. Bütün gece onun yanında kalmış...
TARAF