Prof. Dr. Tarhan, rahmetli eşim tesettürlüydü. Bu, iç tehdit olarak algılanmak için yetiyormuş. Düşman olarak algılanmak çok ağrıma gitti, dedi.
Duruşmada
tanık olarak dinlenilen psikiyatrist Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, 14 yaşında askeri okula gittiğini, 1996 yılında da
kurmay albayken
emekli olmak zorunda bırakıldığını savunarak, yaşadığı süreci anlattı.
Tarhan, 1997 yılında 1555
subay ve astsubayın, askeri öğrencilerin Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) uzaklaştırdığını belirterek, ''14 yaşında girdiğim silahlı kuvvetler içinde neden birden bire iç tehdit olarak görüldüğümüzü araştırmak amacıyla Adaleti Savunanlar Derneği'ni kurduk. 28
Şubat sürecinde askerlerin planlı bir şekilde
tasfiye edildiğini toparladık. Bunları 'Ben Disiplinsiz Değilim' adlı kitapta anlattık'' diye konuştu.
Silahlı kuvvetler içinde emir komuta zinciri dışında çalışan bir yapı ve odak olup olmadığına ilişkin savcıya ifade verdiğini dile getiren Tarhan,
Haydarpaşa A haberleri'>GATA'da askeri hekim olarak görev yaptığını, kendisinin doğrudan herhangi bir örgütle temas
yaşamadığını belirterek, şunları kaydetti:
''1994 yılının yazında
Cumhuriyet Gazetesi'nde 'GATA'da irtica' şeklinde haber çıktı. Bundan sonra GATA'da denetlemeler başladı. 35
öğretim üyesinin
tayini çıktı. Doçenttim, profesörlüğüme 1 yıl kalmıştı. Çorlu'ya veteriner kısım amirliğine gönderildim. Makul bir tayin değildi. İtiraz edip mahkemeye verdim. Göreve iade edildikten 5 ay sonra da tayinim çıktı. O dönemde
Genelkurmay 2. Başkanı
Çevik Bir'di. Tekrar mahkemeye verdim. Göreve iade edildikten sonra Haydarpaşa'nın komutanı Çetin Harmankaya ile görüştüğümde bana
'Silahlı kuvvetler içinde emir komuta zinciri dışında bir odak var, sizi istemiyorlar, yaşam tarzınızı beğenmiyorlar' dedi. Rahmetli eşim tesettürlüydü. Bu, iç tehdit olarak algılanmak için yetiyormuş.
Düşman olarak algılanmak çok ağrıma gitti.
Genelkurmay 2. Başkanı
Çevik Bir, dönemin
Kara Kuvvetleri Komutanı
Hikmet Köksal ve GATA Komutanı Fahrettin Alparslan'a
dava açtım.
Tazminat kazandım. Mahkemenin başkanı değişti. Yargıtay'dan sonra karar aleyhime sonuçlandı. O dönemde silahlı kuvvetlerde zararlı unsur olarak görüldüm. Silahlı kuvvetlerdeki yapıyla ilgili bir şüphemiz kalmadı ama kanıt olarak ne sunabilirim? Dönemin
Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı
Karadayı'nın
sınıf arkadaşı
İbrahim İşcan, 'Devlet içind
e devlete rağmen, bir yapı var. Karadayı da o yapının içinde' demişti.''