Ergenekon davasında
tanık sıfatıyla ifade veren
Yazar Ümit
Fırat, Ergenekon konusu ile ilgili doğrudan tanıklığı olmadığını belirterek "Yaptığım
analizler nedeniyle tanık olarak çağrıldım" dedi. 2008 yılında bir gazetede yayınlanan röportajında analiz yaptığını belirten Fırat, "Bu röportajda bana
PKK ile Ergenekon arasında bir bağ olup olmadığı soruldu. Karşılıklı el sıkışıp, birlikte hareket ettiklerini sanmadığımı söyledim. Ancak öyle durumlar var ki biri diğerini
teşvik eder ve amaç hasıl olur, tıpkı 1993 yılında Bingöl'de 33 askerin öldürülmesi olayı gibi" dedi.
Abdullah
Öcalan'ın Beka'da barış ilan ettiğini hatırlatan Fırat, "O dönem MGK toplanacak ve
genel af ile ilgili bir
takım görüşmeler olacaktı. O gün Malatya'dan Bingöl'e 2
otobüs ile 54 asker gönderiliyor. Ağır giden otobüsler, eskortsuz, korumasız.
Askerler de
sivil elbiseleri ve asker kimlikleri ile
yolculuk yapıyor. Önden giden otobüs PKK militanlarınca durduruluyor. Diğer otobüsün nerede olduğunu soruyorlar.
Çok organize ve bilinçli bir eylem olduğu görülüyor. Sonrasında da bu askerlerden 33'ü öldürülüyor. Yaralılar da var. Bu önemli bir kırılma noktası" ifadesini kullandı.
Abdullah Öcalan'ın 13
Eylül 2000 tarihinde avukatlarıyla yaptığı görüşmenin ardından silahsızlanma kararı aldığının açıklandığını hatırlatan Fırat, "Silahsızlanma beklentisi içerisinde militanlarını
yurt dışına çıkarmaya çalıştığını biliyorum. Ancak Öcalan, avukatları aracılığıyla yaptığı bir açıklamada
Genelkurmay yetkilisi bir orgeneralin, tüm militanları yurt dışına çıkarmamasını söylediğini açıkladı. Çünkü Öcalan'ın bütün militanlarının yurt dışına çıkması durumunda tanımadıkları ve kontrolünü sağlayamadıkları başka bir gücün bunların yerini alacağını söylediğini aktardı. 2002'den sonra askeri operasyonlar başladı. Bizler, '
Hani bunlar yurt dışına çıkmışlardı?' düşüncesi içerisindeydik. Aynı süreçte
PKK içinde savaşın başlamasını istemeyenler vardı. Bu niyette olan kişiler tasfiye edildi. Savaş isteyen grup iş başına getirildi. Bu süreçte 1700-1800 insan örgütten tasfiye edildi" dedi.
Öcalan'ın, avukatları aracılığıyla gönderdiği başka bir mesajı da aktaran Fırat,
"Bir yetkili, Tansu Çiller'in 1995 yılında öldürüleceğini söylemiş. Bunu da PKK'nın üstlenmesini istemiş. Abdullah Öcalan ise bunu kabul etmemiş. Bunların, Türkiye'nin aydınlanmasını ve ileri gitmesini istemeyen odakların işi olduğunu düşünüyorum" bilgisini verdi.