Türkiye, el yordamıyla 'Özel Yetkili Mahkeme'ler hakkındaki değişiklik çabalarını tartışıyor.
Cumhuriyet tarihimizin en önemli davalarına ev sahipliği yapmış mahkemelerle ilgili düzenlemeler 'şık olmayan' bir usulle geliyor. Usulün şık olmamasının sebebi yeterince müzakere edilmeyişi. Teklifin sahibi Bakanlar Kurulu'nda bile hak ettiği ölçüde konuşulmadığı intibaı hâkim. Hazırlıkları yürüttüğü ileri sürülen
Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ dünkü açıklamasını 'bildiğim kadarıyla' kaydıyla yaptı.
Hükümet sözcüsü ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da sorular üzerine "Doğru olma ihtimali çok zayıf. Ancak 3. yargı paketini hepimizin cumartesi günü takip etmesi gerekiyor. Sayın Başbakan'ın istediği çalışmanın hangi noktada olduğunu bilmiyorum. Adalet bakanına sorarsanız daha iyi bir
cevap alabilirsiniz." dedi.
ÖYM'leri kaldırmaya seçim vaatleri arasında yer veren CHP, değişikliği rahatlıkla destekleyebilir. Fakat AK Parti tam tersi vaatlerle oy topladı. 12 Haziran öncesine dönsek iktidar sözcüleri meydanlarda söz konusu değişikliği telaffuz edebilirler mi? Seçim vaatleri seçmene verilmiş sözlerdir ve
siyasi partiler aldıkları yetkiyi bu çerçevede kullanabilir.
Esasa gelince: Devlet erkini kullanan hiçbir fani hatadan münezzeh değildir.
Yargıçlar ve savcılar da hata yapabilir. Hataların telafisi ve kasti yanlışların denetimi
sistem içinde mevcut. Eksikleri varsa giderilir.
HSYK gibi idari denetim mekanizmaları ve temyiz makamları bu iş için var.
Organize suç örgütleriyle
işbirliği yaptığı gerekçesiyle yargılanan hatta hapse düşen yargı mensupları herkesin malumu. Özel yetkili
yargıç ve savcılar aleyhine ise herhangi bir idari denetim kararı mevcut değil. Yargılama bitmediğinden iç temyiz mekanizmasının kararını henüz bilmiyoruz. Ancak üst temyiz organı konumunda olan
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çeşitli sanıkların yaptığı başvuruları defalarca reddederek bir anlamda bu mahkemeleri ibra etmişti. ÖYM'lerde çalışan bütün yargı mensuplarını ve onun ötesinde mahkemeleri günah keçisi yapıp lağvetmek için ikna edici gerekçeler ortada yok. Yapıldığı ileri sürülen hatalar, suç ve cezanın şahsiliği temel hukuk prensibi mucibince cezalandırılabilecekken, mahkemelerin kaldırılması izahı zor bir durum.
Cevaplanması gerekli soru ise şu:
Bu mahkemelerin mücadele ettiği, organize, çok kapsamlı ve yaygın bir coğrafyada işlenen suçlar ne olacak? İstanbul'u kasıp kavuran
kapkaç çetelerinden, milletin malına göz dikmiş yolsuzluk teşkilatlarına;
mafya ve hepsinden önemlisi cunta yargılamalarına kadar ÖYM'lerin başarılı bir geçmişi var. Bu geçmişi bir kalemde silip atmanın
adaletsizliği bir yana, mücadele aynı etkinlikte nasıl sürecek?
Seçim meydanlarına 'cuntalara kafa tutmuş parti' olarak çıkan AK Parti, önümüzdeki seçimlerde 'cuntaları yargının elinden kaçırmış' suçlamasına muhatap olma ihtimalini göz ardı ediyor. Biz üzerimize düşen görevi yaptığımız ve demokratik hakkımızı kullandığımız kanaatiyle tarihe not düşüyoruz. Bunun ötesi 'görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler'.
Bülent Korucu - Zaman