Şemdinli'de demokrasi kurtarıldı
Şemdinli'de son on gündür çok önemli gelişmeler yaşanıyor.
PKK,
Suriye'de yaşanan
kaos ortamından istifade edip Şemdinli'yi ele geçirmek için ağır silahlarla ve yüzlerce militanla saldırdı. Çatışmalar halen sürüyor.
'PKK'nın saldırısı ne anlama geliyor ve orada neler oluyor' sorusunun detaylarına geçmeden bağlantılı bir konuyu da ele alalım.
Türkiye'de ne zaman bir
karakol baskını olsa hep yanlış yerlere kurulmuş derme çatma karakollar gündeme gelir, talimatlar verilir ve güvenli karakol ihtiyacı konuşulur. Önceki gün haberini verdik.
2008
Aktütün saldırısı sonrası Başbakan'ın talimatıyla
TOKİ güvenli karakol inşasına başlanmıştı. Peki ne mi oldu? İhaleye çıkılan 206 karakoldan 146'sı hâlâ bitirilemedi. 4 yılda millet Boğaz köprüsü yapıyor ama biz karakol bile inşa edemedik. Bakanlığın
savunması arasında 'yol yok,
mevsim kötü,
arazi mayınlı, işçiler kaçırılıyor' gibi gerekçeler var.
Gelelim Şemdinli'ye...
PKK kendi yol haritasını kararlılıkla uygulayan bir
örgüt. Biz
ülke içinde '
Ramazan ateşkesi', 'yeniden müzakere' ya da '
ev hapsi' gibi laflarla oyalanırken örgüt ağır silahlarını Şemdinli kırsalına soktu.
Ayrıca sızma ve sabotaj timlerini de sınırdan geçirip sivil halkın arasına yerleştirdi. Yetmedi şehri ele geçireceklerini söyleyip 'kimse evinden çıkmasın' dediler.
Sayıları yüzleri bulan PKK'lıların hem de ağır silahlarla Şemdinli'yi kuşatması esnasında
bölgedeki komutanların ne yaptığını merak etmemek mümkün değil.
Evlerden karakollara ateş yağmuru
PKK'nın Şemdinli saldırısı birçok yönüyle öncekilerden ayrılıyor. Çünkü bu saldırı şehit verdirmek değil doğrudan şehri ele geçirip PKK bayrağını dikmek için yapıldı. Bu amaçla aylarca süren çalışmalar yapıldı.
Sivil olarak şehre sızan ve vatandaşların arasına yerleşen militanlar buralardan polis ve askeri ateş altına aldı. Zaten Şemdinli'nin coğrafyası çok zor. Birkaç noktaya yerleştirdiğiniz elemanlarınızla şehri
esir almanız mümkün. Karakollar ve kışlalardan çıkmak kolay olmadı.
Jandarma ve polis özel harekâtın sivil kayıplar olmasın diye titiz davranışı nedeniyle çatışma günlerce sürdü.
Şimdi ise şehrin hemen dışında PKK'lılar ablukaya alındı. Burada istihbaratın başarısı açık.
Örgüt kaynakları örgütün cephe savaşına girdiğini, saldırıdan sonra geri çekilmediğini iddia edip
propaganda yapıyor. Bölgeden edindiğim bilgiler ise farklı.
PKK'lıların kaçış güzergâhları hem karadan hem de yerden kapatıldığı için militanlar zaten kaçamıyor. Dün itibariyle aldığım bilgilere göre PKK'lılar çok ağır kayıplar verdi.
BDP'lilerin Şemdinli'de canlı kalkan olma girişimleri de örgütün sıkışmışlığının delili olarak gözükebilir. Saldırının
teknik detayı böyle.
Fakat mesajı en az saldırının çapı kadar önemli.
PKK eğer Şemdinli'yi düşürebilseydi, Suriye'de olduğu gibi kurtarılmış bölgeler oluşturacaktı. Ayrıca sivil halkın arasına yerleşen PKK'lılara karşı açılan ateş sonucu
ölen sivillerle de tüm dünyaya 'bırakın Suriye'yi burada katliam var' denecekti. Bir nevi
Kürt Baharı başlatılacaktı.
Ama iyi istihbarat, etkili savunma sayesinde PKK amacına ulaşamadığı gibi tam anlamıyla ava giderken avlandı. Tabii güvenlik güçlerinin etkili operasyonları herkesi memnun etmedi. Kendini
temmuz sonu itibariyle Şemdinli'nin düşmesi haberlerine hazırlayanlar derin hayal kırıklığı içinde. Onlara göre
Şemdinli'nin düşmesiyle birlikte tüm planlar alt üst olacak, Türkiye Suriye'den uzaklaşacak, oluşacak travma ile kritik davaların meşruluğu bile sorgulanmaya başlanacaktı.
Şemdinli ve
Suriye olayları bir başka gerçeği daha gösterdi.
Eğer KCK operasyonları zamanında yapılmasaydı bugün Suriye'de sokaklarda milis güçleri ile dolaşanlar aynı şeyi Türkiye'de de yapacaklardı. Bazı liberal isimlerin güzellemeler yaptığı KCK tam da Suriye'de yaptığını yapacaktı Güneydoğu'da. Zaten Şemdinli saldırısı da bu amaca yönelikti.
Eğer Şemdinli'de PKK saldırısı başarılı olsaydı bugün çok farklı bir Türkiye olacaktı. Bir bakıma güvenlik güçleri Şemdinli'de demokrasimizi kurtardı.