PKK'nın 'yemeğe bırakılan
zehire' benzetildiği
iddianamede, "PKK bir zehir,
KCK bir enjektör, BDP'nin siyasî gücünden medet umarak ona sempati duyanlar da canlı organizmadır." denildi.
KCK/PKK'nın
Hakkâri yapılanmasına yönelik yürütülen
soruşturmada, aralarında BDP
Hakkari İl Başkanı Orhan Koparan'ın da bulunduğu 12'si
tutuklu 23 kişi hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi. Şüpheliler hakkında 'Silahlı
terör örgütü PKK/KCK yöneticisi olmak' ve 'silahlı
terör örgütüne üye olmak' suçlamasıyla Van 4. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde
dava açıldı. Mahkemece kabul edilen iddianamede, BDP Hakkari İl Başkanı Orhan Koparan ve 'Adem' isimli şahıs arasında geçen bir konuşmada terör örgütü KCK'nın 12
Eylül 2010 tarihinde yapılan anayasa değişikliğiyle ilgili referandumda devletle
halkı karşı karşıya getirmek için boykot yaptığı kaydediliyor. Bu konuşma ile ilgili iddianamede, "Son derece dikkat
çekici olan bu görüşmede, BDP Hakkari il başkanı olan
şüpheli Orhan'a bilgi veren Adem, bir yandan anayasa referandumunda ağırlıklı 'Evet' oyu kullanılarak anayasa değişikliğinin halk oyu ile gerçekleşmesi diğer yandan ise Hakkâri
bölgesinde (örgütün
baskı, tehdit ve zorbalığının da etkisiyle) vatandaşların oy kullanmaması konusunda "
Türkiye geneli içinde iyi oldu hem istediğiniz gibi '
evet' çıktı hem de boykot çıktı." şeklinde kullandığı ifadelerden şüpheli Orhan ve güdümünde hareket ettiği KCK yapılanmasının gerçekte bu anayasa referandumunun olumlu sonuçlanmasını arzu ettikleri halde bölge halkını zorla boykota yönlendirmeleri şeklinde ortaya çıkan tutarsızlık ve çelişkinin, aslında devlet ve halkı sürekli olarak karşı karşıya getirmek olduğu açıktır." denildi.
Mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede, Orhan Koparan ve bazı şüphelilerin KCK sözleşmesiyle kurulan ve Hakkari'de faaliyet gösteren sözde 'Adalet Komisyonu'nda 'hâkim' sıfatıyla çalışma yaptıkları bildirildi. "KCK yapılanmasının pratikte, PKK'nın şehir yapılanması ya da üst çatısı olmak veya sözde özerkliği sağlayacak bir
sistem olmaktan öte, PKK ile bölge halkının BDP çatısı altında sinsice buluşturan bir örgütlenme modeli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Benzetmek yerindeyse, PKK bir zehir, KCK bir enjektör, BDP'nin siyasî gücünden medet umarak ona sempati duyan halk da canlı organizmadır." ifadesine yer verilen iddianamede, şunlar kaydedildi: "Yemeğe bırakılan zehir ne ise,
siyaset mekanizmalarının demokratik örgütlerine bulaştırılan terör de odur ve toplumu
felç eder. Hukuk ise, bu organizmayı zorunlu olarak karantinaya alarak bir yandan tedavisine çalışan diğer yandan da hastalığın toplumun diğer hücrelerine bulaşmasını engellemeye çalışan sosyal bir hastanedir. Yapılan pek çok soruşturma ve bu dosyadaki şüpheliler örneğinde olduğu gibi KCK sözleşmesinde kadın,
gençlik,
kent, mahalle,
sokak gibi öngörülen örgütlenme modelinin, BDP il teşkilatı çatısı altında hayata geçirilmektedir. PKK'ya taban kazandırma, uluslararası çevrede de PKK tarafından ortaya konulan silahlı mücadelenin aslında
Kürt halkının da desteklediği bir 'halk
özgürlük mücadelesi' olduğu kanaatini uyandırma ve bu yolla ülkeyi bölme girişimidir."