Emine Ürek, “Başını dizime koyan
yaralı asker, 'anne beni kurtar' diyordu. Elimden sıkıca tuttu. Ona dua etmesini istedim, onun için dua ettim. O da
Allah'ım beni oğluma bağışla diye dua etti.” şeklinde konuştu.
Emine Ürek, 8 ay önce büyük bir acı yaşadı. 16 yaşındaki evladı F-16'lar tarafından
terörist zannedilerek vuruldu. Veysel'inin acısı bir an yüreğinden çıkmayan Ürek,
Şırnak Uludere'de devrilen askerî araca
yardım için ilk koşanlar arasındaydı. Yalınayak, askerleri kurtarmaya giden acılı annenin çabası Türk-
Kürt kardeşliğinin simgesi oldu. Kucağındaki yaralı askerle yaşadıklarını anlatan Ürek, “"Türk, Kürt, Laz, Çerkez fark etmez, biz birlik ve beraberlikten yanayız. Ben anayım, 16 yaşında kaybettiğim oğluma da ağlıyorum” dedi.
Askerî aracın devrildiğini eşinden öğrendiğini anlatan Emine Ürek,
kazanın meydana geldiği yerin kendilerine bir kilometre mesafede olduğunu söylüyor. Askerlerin imdadına koştuğu sırada gözünün hiçbir şeyi görmediğini belirten acılı anne, evden kaza bölgesine gidip bütün yaralı ve şehitleri dere yatağından çıkardıktan sonra ayakkabısının olmadığını fark ettiğini kaydediyor. O sırada aklında askerlerin eşleri ve annelerinin olduğunu aktaran Ürek,
"Evladımı kaybettim, bari başka annelerin ciğeri yanmasın. Hâlâ kucağımda ölen asker için ağlıyorum. Biz de insanız, yüreğimiz dayanmıyor. Biz birlikten beraberlikten yanayız. Sadece kötüler ortaya çıksın istiyoruz." diye konuşuyor. Minibüsün uçtuğu dere yatağından yaralı olarak çıkardıkları bir askerin 'Geçen yıl annemi kaybettim, ona kavuşacağım. Beni bir teyzenin yanına götürün' ifadeleri üzerine askerin başını dizine koyduğunu ve teselli etmeye çalıştığını anlatan anne Ürek yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Onun elinden tuttum, gözlerime baktı. Elimi sıktı, 'Anne ölmek istemiyorum.' dedi. Ben o sırada onun gözlerine bakıyordum ama sanki oğlumu görüyordum. Ona dua ettim ve 'Sen de dua et.' dedim. Askerin de bir oğlu varmış. O da 'Allah beni oğluma bağışlasın.' dedi. Sürekli konuşturmaya çalıştım. Köyden gelen akrabalarımın
sivil aracına bindirdik. Arabada başını dizime koydu. Alaydaki revire kadar elimi bırakmadı. O an ölüp ölüp diriliyordum. Allah'a dua ediyordum yaşasın diye. Revirde askerler hemen müdahale etti; ama maalesef
vefat etti. Biz tekrar olay yerine geldik, diğer yaralılarla ilgilenmeye devam ettik."
Koyunlarını sağmaya giderken kazaya denk geldiğini anlatan Emine Ürek'in eltisi Sabuha Ürek de, o an bütün işlerini bırakarak askerlerin yardımına koştuğunu söylüyor. Yaralı askerleri taşırken Uşaklı olduğunu öğrendiği bir askerin sürekli dua ettiğini anlatan Ürek o günü şu sözlerle anlatıyor:
"Yaralı asker sürekli dua ediyordu. Kelime-i şahadet getiriyordu. Askerlerin o hali yüreğimi yaktı, dünden beri gözüme uyku girmedi. O askerin öldüğünü öğrendim, yıkıldım. Son halini ve söylediği şahadeti unutamıyorum. Sürekli anne ve bacılarını düşündü. Benim nişanlı yeğenim 34 kişiyle birlikte bombalandı, öldürüldü. Ölümün acısını çok iyi biliyorum. Allah ailelerine sabır versin."
CİHAN