Menderes'in
Celal Bayar'ın avukatı
Gültekin Başak'a, "Gültekin bey, benim avukatım da geldi mi?" diye haykırdığını, bunun üzerine Menderes'in işkence ile susturulduğunu anlatan Akyol, duygularına hakim olamayarak ağladı.
Turgut
Özal Üniversitesi'ndeki 'Aydın Menderes'i Anma' programına katılan
Taha Akyol, Aydın Menderes'in babası
Adnan Menderes'in yaşadıklarına da değindi. Akyol, Menderes'in işkenceli hücre yıllarını anlatırken gözyaşlarına boğuldu. Akyol, Adnan Menderes'i arkadaşlarının anlattıkları,
halk partililerin sözleri ve Celal Bayar'ın
Kayseri Günlükleri ile anlattı. Menderes'in arkadaşı Samet Ağaoğlu'nun anlattığı bir anekdotu salondakilerle paylaşan Akyol, 1953'te sıcak
rüzgarlı bir günde Menderes'in nasıl hüzünlendiğini şöyle anlattı:
"Adnan
beyin gözleri dalgın yüzü sapsarı, elimi tuttu titrek bir sesle 'içim yanıyor Samet içim yanıyor. Bu rüzgar şimdi Anadolu'yu kavuruyor. Bilirim bu yel estikçe
toprak kurumakta, ekinler sararmaktadır. Duadan başka yapacak bir şey de yoktur'. Baktım Menderes'in yanaklarından sessiz yaşlar süzülüyor."
Ankara'da başbakanlık koltuğunda bir başbakanın şahsi hiçbir derdinin olmadığını, esen samyelinin Anadolu'daki toprağı kuruttuğu için
gözyaşı döktüğüne dikkat çeken Akyol, "Şunu da söyleyeyim ki bizim tarihimizde halkın derdiyle bu kadar bütünleşen bir başbakan o tarihe kadar daha gelmemişti." dedi.
Bir Halk Partili olan Şevket
Süreyya Aydemir'in 'Menderes'in Dramı' adlı kitabından, "Bizde
Demokrat Parti ilk defa aşağıdan gelen halktan gelen bir harekettir. Menderes'in şahsında ilk defa Türk halkı kendisinden bir lider bulmuştur." alıntısını yapan Akyol, bir halk partilinin gözüyle de Menderes'i anlattı.
"MENDERES'İ 26 MAYIS'TA 250 BİN KİŞİ KARŞILADI, O GECE DARBE OLDU"
Menderes'in Eskişehir'de 250 bin kişi tarafından karşılandığında tarihin 26
Mayıs 1960 olduğunun
altını çizen Akyol, o gece
darbenin olduğunu, sokaklarda tek bir kişinin olmadığını belirtti.
"REİS BEY, KONUŞMA VE MELEKELERİM SEKTEYE UĞRADI"
Yassıada yargılamaları sırasında Menderes'in söz alarak bir konuşma yaptığına değinen Akyol, o konuşmalardan bir kaçının Menderes'in torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy'un kitabında olduğunu söyledi. Adnan Menderes'in
mahkeme hakimine "Reis bey efendi sadece usule ait bir maruzatta bulunacağım. Bir insanın haklarını müdafaa edebilmesi için muayyen şartların mevcudiyeti lazımdır. Bendeniz 5 aydır tecrit edilmiş vaziyette, bir tek oda içinde ve günün 24 saatinde her saat başı değişen bir
nöbetçi subayın nezareti altında bir tek kelime bile konuşmadan yaşadım. Bu şartlarda konuşma ve akli melekelerim sekteye uğradı." sözlerini duygulu bir şekilde okuyan Akyol şöyle konuştu:
"Yani tek bir odadasınız, odanın perdelerini açmak
yasak, her 24 saatte bir kapı şak şak vuruluyor, tak tak tak içeriye bir
manga giriyor, manga komutanı içerideki komutandan nöbeti devir alıyor. Çok defa pencereler kapalı olduğu için Menderes, gece ile gündüzü karıştırmıştır. Bu bizim tarihimizde hiçbir başbakana yapılmamıştır."
Hepsinin bu kadarla sınırlı olmadığını aktaran Akyol, Celal Bayar'ın
Kayseri Günlükleri'nden de notlar paylaştı. Cezaevinde 15 gün dolmasına rağmen avukatlarla görüşmenin yapılmadığını anımsatan Akyol, Celal Bayar'ın avukatı Gültekin Başak'ın cezaevine geldiğinde şahit olduğu tabloyu gözler önüne serdi.
"GÜLTEKİN BEY, BENİM AVUKATIM DA GELDİ Mİ?"
Gültekin Başak'ın cezaevine geldiğinde o sırada Menderes'in de kendi avukatını beklediğini anlatan Akyol, Menderes'in hücre kapısının parmaklıklı penceresinden Gültekin Başak'ın geçtiğini gördüğünü ve "Gültekin bey benim avukatım da geldi mi?" diye sorduğunu aktardı. Bu anıları anlatırken gözleri dolan Taha Akyol, Gültekin Başak'ın "Menderes'in bulunduğu hücrenin önünden geçerken sesini duydum, çok kederliydi, avukatını beklediği belliydi. Bana sordu, merak ediyorum Gültekin bey benim avukatlarım da geldi mi? Cevap almaya
vakit kalmadı, şiddetli bir tokat darbesi Adnan Bey'in yüzünde patladı. Yakadan tutup oda içinde sürüklerken başkasıyla nasıl konuşursun diye vurmaya devam ediyordu. Odasında vurma, sövme faslının devam ettiği anlaşılıyordu. Bunu yapan sarı saçlı altın dişli iri yarı bir teğmendi. İsmini de söyledi fakat ben o namert adamın adını hatıramda tutamadım." sözlerini okurken gözyaşlarına artık hakim olamadığı gözlendi.
Bunların saymakla bitmeyeceğini kaydeden Akyol, "Ben sizlere
Hasan Polatkan'ın elinde söndürülen sigaralardan bahsetmiyorum. Fatih
Rüştü Zorlu'nun nasıl dövüldüğünü ve bunu annesine hissettirmemek için nasıl
siyah gözlük taktığını ama annesinin bunu anladığını, Zorlu'nun gözlüklerini çıkarttığında morarmış gözlerini nasıl gördüğünü sizlere anlatmıyorum." ifadelerini kullandı.
Akyol, Aydın Menderes'in işte bu şanların, bu şereflerin, millete
hizmet etme gibi en büyük haysiyetin içerisinden gelen ve bu zulümlerin içinde pişen bir insan olduğunu kaydetti.