İddialara göre çalıntı
araçları tanıması için
MOBESE ile bağlantılı
Plaka Takip Sistemi (
PTS) kuruldu ancak iş yoğunluğu gerekçesiyle devreye sokulamadı.
Güvenlik uzmanları,
"Şayet sistem aktif olsaydı o araç Sakarya dışına çıktığı anda tespit edilirdi." diyor.
Sakarya'nın
Geyve ilçesinde dört ay önce çalınan araç, rahatça şehirde dolaştı, otoyollara çıktı, OGS'lerden geçti. Daha sonra yolu Şanlıurfa'ya kadar uzanan araca burada
bomba yüklendi ve
Ramazan Bayramı'nın ikinci günü
Türkiye'yi
yasa boğan saldırı meydana geldi. 4'ü çocuk 9 kişi hayatını kaybetti.
PKK terör örgütünün Amanoslar sorumlusu 'Firaz' kod adlı Murat Filiz'in gerçekleştirdiği
bombalı saldırının ardından çalıntı araçların takibinde yaşanan aksaklıklar gündeme geldi.
Şehir giriş ve çıkışlarında çalıntı araçları tanıması için Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) ile bağlantılı Plaka Takip Sistemi'nin (PTS) kurulduğu ancak devreye sokulmadığı ortaya çıktı. Sistemin kurumlar arasında koordinasyon sağlanamadığı için uygulanamadığı ileri sürülüyor. İddialara göre özellikle bir milyonu bulan hacizli ve ipotekli aracın takibinin getireceği iş yoğunluğu yüzünden sistem hayata geçirilemiyor. Problemin çözümü için
İçişleri Bakanlığı'nın
genelge yayınlaması gerektiğini belirten güvenlik uzmanları ise net konuşuyor:
"Şayet araç takip sistemi devrede olsaydı, o araç Sakarya sınırları dışına çıktığında tespit edilirdi, Gaziantep'e ulaşamazdı. Patlamada kullanılan araç 4 ay boyunca birçok defa Sakarya-İstanbul arasında gidiş-geliş yapmış. Buna rağmen yakalanamaması sistemin uygulanamamasından kaynaklanıyor."
Türkiye'de araç sayısı 12 yılda yüzde 91, oto
mobil sayısı da yüzde 80 arttı. Türkiye
İstatistik Kurumu (
TÜİK) verilerine göre, 2000 yılında 8 milyon 320 bin 449 olan araç sayısı geçen yılsonu itibarıyla 16 milyonu buldu. Türkiye'de 5 kişiye 1 araç, 9 kişiye de 1 otomobil düşüyor. Trafiğe çıkan araç sayısındaki artış,
hırsızlık oranlarını da belli oranda yükseltiyor.
Otomobil hırsızlığındaki bu artış, polisi sadece
asayiş yönünden değil terör boyutuyla da ilgilendiriyor. Türkiye'de farklı şehirlerden çalınan araçlar, son dönemde PKK ve benzeri örgütler tarafından bombalı
eylemlerde kullanılıyor. Bunun son örneği Sakarya'nın Geyve ilçesinden çalınan bir aracın Gaziantep'te patlatılması oldu.
Gaziantep'teki
patlama olayı dikkatleri çalıntı araçları daha önceden yakalamaya yarayan Plaka Tanıma Sistemi'ne (PTS) çekti. Fakat bu sistemin henüz kullanılmadığı ortaya çıktı. PTS sayesinde, çalınan aracın
kayıt bilgileri o ilin
trafik şubeleri tarafından MOBESE sistemine ekleniyor. Şehrin giriş ve çıkış noktalarına kurulan sistem sayesinde, şehre giriş çıkış yapan tüm araçların çalıntı olup olmadığı veya suça karışıp karışmadığı anında tespit ediliyor. Ayrıca araçların
tescil, muayene ve ceza gibi problemleri de anında belirleniyor. Bunun yanı sıra PTS yazılımı araçların plakalarını otomatik olarak bulup tanımlıyor. Veri tabanındaki plakalarla eşleştirerek, PTS'nin kurulduğu noktadan çalıntı ve yakalamalı araçların geçişi esnasında merkeze sesli uyarı gönderiyor. Haber merkezi ilgili ekipleri de anında uyararak aracın yakalanmasının yolunu açıyor. Araç, bu sayede şehir sınırları içinde yakından takip edilebiliyor. Ancak, aracın şehir dışına çıkması takibi sonlandırıyor. Çünkü, PTS'nin devreden çıkması ile aracın takibi kesiliyor. Gaziantep'teki saldırıda kullanılan aracın da Sakarya sınırları içinde takibi yapıldı. Aracın şehir dışına çıkarılmasıyla birlikte takip kesildi. Örgüt mensupları da bu sayede aracı Şanlıurfa'ya götürerek içerisine bomba yükledi. Daha sonra da araç kameralara yakalanmadan Gaziantep'e götürülerek eylem gerçekleştirildi.
Güvenlik uzmanlarının verdiği bilgilere göre; PTS devrede olduğu zaman 81 ilin her birinde kaçak ya da çalıntı olarak sisteme alınan araçlar, anında takibe düşecek. Şehirlerin giriş ve çıkış noktalarına kurulacak sistemden alınan görüntüler, hem il MOBESE merkezlerine hem de Ankara'da ortak bir havuza aktarılacak. Ancak sistem hazır olmasına rağmen, kamu kurumları arasındaki koordinasyon eksikliğinden dolayı beklemeye alındı.
HACİZ VE İCRA KONULARI SİSTEMİ TIKIYOR
PTS'nin devrede olması halinde çalınan ve hacizli araçların bir ilden başka bir şehre geçse dahi bilgilerin otomatik olarak aktarılacağını anlatan uzmanlar, sistemle yaşanan sorunları ise şöyle özetliyor: "Şayet sistem anında devreye girmiş olsa
Maliye Bakanlığı, hacizli ve ipotekli araçlara el koymak zorunda. Ancak
vergi daireleri adreste bulunan taşıtlara haciz uyguluyor. Adresinde olmayanları ise yakalamalı haciz olarak
emniyete bildiriyor. Polisin de tespit ettiği bu kişilerle ilgili işlem yapması gerekiyor. Bu da emniyet açısından yeni bir
iş yükü anlamına geliyor. 1 milyon araç üzerinde haciz ve ipotek kararı var. Bazı mükellefler, borçlarını ödememekte ısrar ediyor. Bunların çoğunluğuna uyarı yazısı gönderildi. Şayet ödemeler gerçekleşmezse, araçlar haczedilecek. Bu olay da kurumların iş yükünü daha fazla artıracak. İçişleri Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı,
Ulaştırma Bakanlığı ve
Adalet Bakanlığı da yeni bir iş yükünün altına girmemek için sistemin devreye girmesine sıcak bakmıyor." Uzmanlar, özellikle PTS'nin Türkiye genelinde aktif olarak faaliyete geçmemesinin temelinde de haciz konusunun yer aldığının altını çiziyor. Kaynaklar, bankaların da bazı
icralık davalarını bu yolla temin etmeye çalıştığını vurgulayarak,
mahkeme kararının alınmasının ardından araçların anında takibe alındığını söylüyor. Öte yandan PTS'nin, MOBESE'nin kurulu olduğu alanlarda devreye girmesi için İçişleri Bakanlığı'nın genelge yayımlaması gerekiyor.