Darbeleri
Araştırma Komisyonu'nu Yeniköy'deki yalısında kabul eden
Tansu Çiller, komisyona ne anlattığını düzenlediği basın toplantısında açıkladı. Çiller, top ve
tüfek kullanılmadan da darbelerin yapılabildiğini ifade eden
Tansu Çiller 'Bir operasyonla beni çökerttiler.
Milletvekilleri tehditle
şantajla korkuyla partiden uzaklaştırıldı. Azınlık çoğunluğa hakim kılındı. Bir hesaplaşma niyetim yok. Herkes özeleştiri yapmalı' diye konuştu.
İŞTE TANSU ÇİLLER'İN AÇIKLAMALARININ SATIR BAŞLARI
28 Şubat'ta Meclis'e bir
boğa girdi çoğunluğu
azınlık haline getirdi.. Bu darbenin iki noktada farklı nokta var. Bu darbenin bir kesit olmayışından bir süreç olmasından kaynaklanıyor. Bir tarihte başlayıp bir tarihte bitmiyor. Bu darbenin aslına topla tüfekle yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Evet Sincan'da tanklar yürümüş ama Meclis'in kapısına bir
kilit vurulmamıştır. Ama
demokrasinin en temel ilkesi ihlal edilmiştir. Azınlığa belirli
yetki veriliyorsa, çoğunluk azınlık olana kadar bir
iktidar kurma sürecinde bir parti yavaş yavaş ikna odalarında otellerin arka odalarında bir diğer azınlığa korku şantaj ikbal vaadi menfaat sağlama gibi bir
takım unsurlarla çoğunluk azınlık haline gelirse bu demokrasi değildir.
Batı Çalışma Grubu'nun tek hedefi Tansu Çiller'i bitirmekti. Tansu Çiller siyaseten bitirilirse DYP bitirilecek ve koalisyon çökecek ve Refah Yol hükümeti çökmüş olacak. Bu bir iradeyi başka bir iradeye teslim ederek azınlığı çoğunluğa çevirmektir. Her darbede olduğu gibi asıl bedel millete çıkmıştır.
Bu süreçte Tansu Çillerhedef alınmış toplumsal hafızanın morfin tabanına yanlış bilgiler aktarılmıştır. Bir yandan dışarıyla olan mücadeleden diğer yandan milletvekilleri DYP'den koparılmış. Toplumun hafızasında ve siyasetçinin vicdanında bir hançer gibi
batırılmış duran bir eski başbakanın dar ağacına giderken o son hazin bakış atmosferinde bir yaklaşım geliştirilmiştir. Belki Çiller bitirilmiştir ama her darbede olduğu gibi asıl
faturayı millet ödemiştir.
251 milyar TL'lik bir fatura resmi kayıtlara geçti. Bu resmi kayıtlardan çıkarılacak sonuç şudur: 1.5 yılın geliri millete fatura ediliyor. Bu bütün GAP ve
Konya projesinden daha üstün büyük bedel ödeten bir rakkam. 2 milyon insan işsiz kaldı.
Bütün bunlar olurken meselenin tek sorumlusu TSK değil. Bu özeleştiriyi herkes birbirini anlamak isteğiyle bir hoşgörü ortamında yapmalı. Herkesin TSK2nın yanında yargımızın meyamızın bu süreçte dahli olabilecek herkesin bu özeleştiriyi yapmasına gerek var. Bu yanlışı düzeltmemiz ülkenin en fazla ihtiyaç duyduğu meselelerdendir.
Türkiye tek ve birdir. Yeni ayrışmalar yeni nifak tohumları atmadan yeni kişisel hesaplaşmalara girmeden demokrasinin evrensel değerleri ortamında asgari müşterekte
buluşmak bizim gelecek nesillere olan borcumuz olduğu kadar milletin siyasetten beklentisidir. Kimseden şikayetçi olmayacağımı ifade ettim. Korkuların temeline inmeye ihtiyacımız var. Yeni bir anayasanın yapılması sürecinde herşeyin kanunlarla belirlenemeyeceği gerçeğine dikkat çekmemiz gerekli.
Tarih yanlış yazılmış. Yanlış yazılan tarihin yeniden yazımı noktasında ortak paydalarda buluşma sürecinde geçecektir. Umudumuzu kaybetmeden yeni anayasa yapımı için bu çerçeve içinde bu çalışmalarımıza itibar ederek bu sonuçları bundan sonraki nesillere aktarma imkanı bulacağız. Siyaseten toplumsal hafızanın odağına yanlış bilgilerle Çiller çökertilmiştir ve DYP parçalandırılmıştır. Bugün kişisel hesaplaşma ortamı olmamalı. Asgari müştereklerde tarihi doğru yazmanın yöntemini geliştirmeliyiz.