Milat Gazetesi'nde yer alan röportajın ilgili bölümü...
Taraf gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'ı bir yazınızda oldukça sert eleştirdiniz. Altan'ın yazılarının ancak Aydınlık ve Cumhuriyet gazetesinde okuyabileceğimiz ve ancak o gazetelerin okurlarının hoşlanabileceği nitelikte yazılar olduğunu belirttiniz. Bugün neler düşünüyorsunuz?
Farklı düşünmüyorum. O yazıdan bu yana da Taraf gazetesinin yayın politikasında da bir değişim var.
Manşetlerini onaylayabilecek durumda değilim. En son manşetlerinde biri şuydu: ''Kürdistan'ı kurduk, kimseye vermeyiz.'' Suriye'de değerli bir muhabirimiz gitmiş ve oradaki
Kürtlerle görüşmüş. Bu haberden çok farklı
manşetler çıkabilir, ama Taraf her nedense böyle bir şey
tercih ediyor.
Ergenekon çevresi ve bu çevrenin medyadaki uzantılarını bilerek ya da bilmeyerek güçlendirecek manşetlerin Taraf'ta yer alması beni üzüyor. Kürt - Türk çatışması ya da bütün bu ülkenin halkı Sünnileşti gibi hep böyle toplumun korkularını ve paranoyalarını tetikleyen yaklaşımları doğru bulmuyorum. Doğrusunu isterseniz ben bu yaklaşımların
Ak Parti'nin olumsuz diyebileceğimiz, kusurlu bulabileceğimiz bazı politikalarının ve uygulamalarının eleştirilmesinin ötesinde bir şey ifade ettiğini görüyorum ve buna üzülüyorum. Öte yandan Ahmet Altan'ın Ak Parti konusunda bizimle aynı fikirleri paylaşmasını bekleyemeyiz. Ama Ak Parti'ye ve hükümete yönelik böyle bir yayın politikasının hayra yorulamayacağı açıktır. Gazeteden fikirlerim, genel yayın politikasıyla uyuşmamaya başladı diye yazı yazmayı bırakmam. Gazetenin patronları benimle çalışamayacaklarını ifade ederlerse bırakırım. Bugün savunduğum fikirlerimi de herhangi bir gazetede yeni bir pozisyon elde etmek için savunuyor değilim ki beni eleştirenler böyle düşündüler.
Orhan Miroğlu'nun bu ülkede hem politik kimliğiyle hem de yazı kabiliyetiyle ne olduğu biliniyor. Ahmet Altan'ın eleştirmek üzerinden kendimi yeniden topluma sunmak gibi bir hedefim asla olamaz. Ahmet Altan'ı yıpratmak ve onun yazılarının kıymetsiz olduğunu ifade etmek gibi bir niyetim asla yok. Ak Parti'yi bir ittihatçı parti olarak gördüğü zaman, Davutoğlu'nu bir Sadrazam Erdoğan'ı Paşa olarak gördüğü zaman, bu memlekette Kürtlerin yarısının silahlı isyana hazır olduğunu yazdığı zaman bunların doğru olmadığını yazmak da benim hakkımdır. Eleştirdiğim fikirler Ahmet Bey'in fikirleridir, Taraf ile bir bağlantısı yoktur.
Ama beni şaşırtan şu oldu, benim eleştirilerime ciddi fikirsel düzeyde bir eleştiri gelmedi. Söylenen şuydu: ''Taraf gazetesinde köşe yazarısın. Bu gazeteye diyet borcun var.'' Ama ben Kendimi Taraf'a ya da Ahmet Altan'a diyet borcu ödemekle
mükellef biri olarak görmüyorum. Taraf benim kıymet verdiğim bir gazetedir. Bir borç
alış veriş ilişkisi içinde görmüyorum onunla ilgili 5 yıllık hatıramı. Altan'ı da ortaya koyduğu fikirleri itibariyle hem konuşulabilecek hem de eleştirilebilecek konumda görüyorum. Benim yayın yönetmenim olması birinci planda değil. Öyle olsa o yazıyı yazmamam gerekirdi. Ahmet Altan benim için dostluğunu hep hissettiğim biri, dolaysıyla dostluk sadece onaylamak değildir.
Dedim ki eğer Ergenekoncular başarılı olsaydı, romanlarını yurtdışında yazmak zorunda kalırdı. Bu ifadeyi kimse eleştiremiyor. Ahmet Bey'e de böyle yazılır mı deniliyor. Buradaki fikirlerin eleştirilmesi lazım... Türk medyasında Kürt kimliğiyle altı çizilmiş çok insan yok. Bir
vakit geldi ben 2007 yılında kurulduğu zaman Taraf'ın bizimki insanların sığındığı bir
liman olduğunu söyledim. Ama bu limana sığınmasaydık şimşekler bizi paramparça edecekti de demedim. Sığınacağı bir liman olmasa da insanın tutunacağı bir şeyleri olur her zaman. Taraf'ı Taraf eden ne Orhan Miroğlu'dur ne de Ahmet Altan'dır. Taraf'ı Taraf eden oraya katılmış bütün emeklerin toplamıdır.