12
Eylül davası, 28
Şubat ve
faili meçhul soruşturmaları gibi yargı süreçleri gizli kalan arşivleri gün yüzüne çıkardı.
Ankara merkezli yürütülen soruşturma ve yürüyen davalarda önde gelen devlet birimleri ve valilikler yargının talimatıyla geçmişe dönük evrak taraması yaparak arşivleri soruşturmalara dahil etti.
Kötü muamele sonucu cezaevinde yaşamını yitiren kişilere ilişkin
Karargah arşivlerinden çıkan evraklarda dikkat çekici satırlar yer alıyor. Tutuklu bulunduğu Davutpaşa Cezaevi'nde 14 Eylül 1980'de yaşamını yitiren İrfan Çelik'in
otopsi sonucunda
ölümünden önce aşı olduğu belirtilerek aşı sonrası girdiği bunalım nedeniyle öldüğü kaydediliyor. Kötü muamele sonucu yaşamını yitiren birçok kişinin ölüm raporunda da benzer gerekçelere yer veriliyor. Bu ayrıntı cezaevinde
psikolojik rahatsızlığı bulunan
tutukluların aşı nedeniyle hayatlarını kaybettiğine dair şüpheleri beraberinde getiriyor. Askeri savcılığın çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren kişilerin varlığını kabul etmesine karşın aynı yıl içinde konuyla ilgili verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararları da dikkat çekiyor.
TÜRKÜ DİNLEMEK İSTİYORUZ
Bu arada
darbe mağdurlarının cezaevlerinde ilginç uygulamalarla karşılaştığı belgelere yansıyor. Genel
kurmay Karargahı'ndan mahkemeye gönderilen belgelerde darbenin üzerinden 8 yıl geçmesine karşın darbe döneminde cezaevine konulan mahkumların radyodan dahi mahrum edildiği görülüyor. Karargah tarafından yayınlanan 1988 tarihli genelgede mahkumların FM dalgası bulunan radyoları
telsiz gibi kullanabilme ihtimalleri olduğundan koğuşlara alınmayacağı vurgulanıyor.
Genelkurmay eski Başkanı ve dönemin
Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı İsmail Hakkı
Karadayı tarafından yayınlanan üst yazıda konunun açıklığa kavuşturulması isteniyor. Cezaevinde yalnız kalan mahkumların bu duruma tepki gösterdiği vurgulanırken yalnızlıklarını dinledikleri türkülerle giderdiklerini anlatan mektuplara yer veriliyor.
MiNARELERi YIKIN ÂYETLERi KALDIRIN
Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 28 Şubat darbesiyle ilgili soruşturmada postmodern cuntanın dudak uçuklatan icraatlarının belgelerine ulaşıldı.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman tarafından yayınlanan genelgede,
ordu birliklerinde bulunan cami ve mescitlerin kaynaklama suretiyle dikilen minarelerinin yıkılması isteniyor. Rütbeli personel ile sivil memurların namaz kılması yasaklanırken tespih, takke ve cübbelerin toplatılması, mescit duvarlarında bulunan Kur'an ayetlerinin kaldırılması emrediliyor.