Mehmet Ali Birand’ın hazırlayıp sunduğu Son Darbe 28
Şubat belgeselinin ilk bölümü dün
akşam CNN Türk’te yayınlandı. İlk bölümde
Türkiye’nin 1990’lı yıllarda yaşadığı dönemeçler işlendi.
PKK ve
Hizbullah terörünün kıskacının yanı sıra bir yandan da enflasyon canavarıyla uğraşan Türkiye’de Atatürkçülere yönelik yaşanan peş peşe
cinayetler, ülkeyi tam bir
kaos ortamına sokmuştu.
Bu cinayetlerin ardından akla “Laiklik elden gidiyor mu?” sorusu geldi. Türkiye sarsan asıl
patlama ise gazeteci Uğur
Mumcu’nun evinin önünde yaşandı.
Belgeselde Mumcu’nun kızı Özge, babasının ölümünün ardından devletin her kademesinden kendilerine “Kanı yerde kalmaz. Failleri en kısa sürede bulacağız bu bizim namus borcumuz” denildiğini belirterek, “Ama namus borçlarını yerine getiremediler” ifadelerini kullandı.
Bir dönem
İçişleri Bakanlığı da yapan eski polis Saadettin Tantan da, Mumcu suikastını, “
Aydınlar tehdit ediliyorsa, burada bir alt yapı eksikliği varsa suçlu siyasetçidir” sözleriyle değerlendirdi.
O dönem
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan ve daha sonra
Başbakan Yardımcılığı’na getirilen
Murat Karayalçın da, 90 yılları “Hem terör açısından, hem iktisadi durum açısından, hem toplumun durumu açısında Türkiye ciddi olumsuzluklar sergiliyordu” diye değerlendirdi.
Ardından yaşanan Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis’in
şüpheli bir helikopter
kazasında ölümü de belgeselde ele alındı. Olayın kaza mı suikast mı olduğu üzerinde durulurken, dönemin SHP’li
Kültür Bakanı
Fikri Sağlar, “Bitlis’in ölümü hala şaibeli.
Genelkurmay Başkanı Doğan
Güreş dosyayı kapattı. Kaza yerine ilk gelen de
JİTEM kurucularından, daha sonra öldürülen Cem Ersever’di” diye konuştu
Özal öldü dengeler değişti
17
Nisan 1993’te 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ani bir şekilde yaşamını yitirmesi de belgeselin ilk bölümünün konuları arasındaydı. DYP-SHP koalisyonunun Başbakanı Süleyman
Demirel, Aydın’da miting yaparken birisinin kulağına Özal’ın öldüğünü fısıldadığını anlatarak, “O anda gökkubbe başıma göçtü” dedi.
Özal’ın danışmanı
Kaya Toperi de, “Cumhurbaşkanı’nın vefatının ardından
Genelkurmay Başkanı Güreş ve
kuvvet komutanları Semra Hanım’a geldi. Sayın Cumhurbaşkanı’nın naaşını verin, bize ait. Cenazesini biz kaldıracağız” anekdotunu anlattı.
Bu arada belgeselde ilginç bir ayrıntı da ortaya çıktı. Özal’ın, PKK ile ilan edilen ateşkesi uzatmak için 5 HADEP’liyi Abdullah
Öcalan’la görüşmek üzere Suriye’nin başkenti Şam’a gönderdiği iddiası belgeselde gündeme geldi.
Heyetteki isimlerden Hatip
Dicle, “Özal tarafından devlet tarafından Şam’a gönderildik. Şam da elçiliğin ikinci ismi Siyasi
Müsteşar bizi karşıladı. Resmi heyettik” dedi. Bu arada Öcalan’ın “Özal öldürülmüş olabilir” dediği iddiasının tartışıldığını söyleyen Dicle, “Bazı kesimler Öcalan’ın bu çıkışından memmun olmadı” diye konuştu
Yine heyetteki isimlerden
Sırrı Sakık da “Şam’a ateşkesi uzatmak için risk alarak gittik” ifadesini kullandı.
Kim Başbakan olacak?
Özal’ın ölümünün ardından Başbakan Demirel, cumhurbaşkanlığına
aday olurken, yerine gelecek ismin de DYP içinde tartışılmasının perde arkası belgeselin konuları arasındaydı. Parti içinde ismi dillendirilen
Cindoruk, o dönemi şöyle anlattı: “Demirel’e ilk çıktığımda tabanın benim ismim üzerinde durduğunu anlattı. Ama o bana ‘Sen
Meclis başkanı ol’ dedi. Daha sonra giden arkadaşlar ise net bir
yanıt alamayınca ikinci kez Demirel’e gittim ve ‘üzerimde çok
baskı var’ dedim. O da bana ‘Sen
yurt dışına çık
tatil yap’ dedi. Demirel Çiller’in seçileceğine inanmıyordu. Sonradan öğrendiğime göre aklında
İsmet Sezgin varmış.”
Madımak katliamı
Tansu Çiller’in siyasete atıldıktan kısa bir sonra
Başbakanlık koltuğuna oturmasına neden olan DYP kongresinin de işlendiği belgeselde, ardından hükümetin güven oyu bile alamadan
Sivas’ta Türkiye’nin yeni bir dönemece girmesi anlatıldı.
Sivas Madımak Oteli’nde 37 kişinin diri diri yakılmasıyla sonuçlanan olaylarla ilgili belgeselde, olayın tanıklarının ifadelerine yer verildi.