Batı'nın bütün desteğine rağmen dağınık bir görüntü veren
Suriye Ulusal Konseyi'nin temsilcilerine
Ankara 'da ‘Suriye bölünmemeli, toparlanın artık' uyarısı yaptı.
Kürt bölgesinin yönetiminin
PKK 'ya yakın partilerin kontrolüne geçmesi de Ankara 'nın bu kadar hızlı beklemediği bir gelişmeydi.
Suriye'de ve
Türkiye sınırlarındaki
kamplarda yaşanan sıcak gelişmeler Ankara'nın da hareketli saatler yaşamasına neden oldu. Türkiye 'nin
Halep Başkonsolosu Adnan Keçeci, Halep'te güvenlik riski oluştuğu için istişare amacıyla Ankara 'ya çağrıldı. Suriyeli
muhalifleri çatısı altında toplayan
Suriye Ulusal Konseyi'nin temsilcileri de dün Ankara 'ya gelerek
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Türk tarafı Suriye muhalefetine, “ Türkiye , Suriye'nin
toprak bütünlüğünden yanadır. Esed gidecek diye
ülkenin bölünmesine sıcak bakmıyoruz. Muhalif gruplar toparlanmalı ve Esed ile mücadele sürerken bir yandan da
Baas sonrası dönem için hazırlanmalı” uyarısı yaptı.
Ankara'nın kendi istihbaratı ile muhalif gruplardan topladığı bilgiler, dün itibariyle Halep'in kuşatıldığını, şehrin kısa bir süre içinde muhaliflerin eline geçebileceğini gösterdi.
Hama ve
Humus bölgelerinde de kontrolü sağlayamayan Esed,
Kürt bölgesini de kaybetti. Çevresinde bu gelişmeler yaşanırken Şam da çatışmalardan nasibini alıyor ve Esed ile yakın kabinesi için çember daha da daralıyor.
Kimyasal riski
Türkiye , Suriye'de yaşanan gelişmelerin olumsuz yansımalarını iki boyutta görüyor. Bunlardan ilki, 1988'de
Saddam Hüseyin'in Halepçe'de kimyasal
silah kullanması gibi köşeye sıkışan Esad'ın da aynı yönteme başvurması riski. Böyle bir saldırı, Türkiye sınırına yakın bölgelerde gerçekleşirse, Türkiye 'yi de doğrudan etkileyebilir.
Dışişleri Bakanlığı ile MİT'in bu yöndeki değerlendirmeleri ışığında TSK bölgede faaliyetlerini arttırdı.
Göç Suriye'de kesilebilir
İkinci boyut ise göç sorunu. Türkiye bu kapsamda ‘
tampon bölge' ya da daha düşük profilli söyleyişiyle ‘
güvenli bölge' kavramlarını artık sıkça dillendiriyor.
Kızıl Haç örgütünün de “İç savaş yaşanıyor” tespitinde bulunduğu Suriye'den göç daha da artarsa, Ankara BM'nin de desteğini alarak akını Suriye topraklarında kesmek istiyor. Bu amaçla BM nezdinde girişimler başlatıldı. Ancak Rusya'nın son vetosundan sonra BM'den umutlar kesilmiş. Söz konusu adımların
Cenevre Anlaşması çerçevesinde de atılabilir ama Türkiye bu konuda ilk adımı atan ülke olmak istemiyor.
Ankara ,
Hatay ve Kilis'teki kamplarda yaşananların ‘abartılmaması gerektiğini' savunuyor. Bölgedeki hava sıcaklığının yüksekliği, sıcağa bağlı olarak klima,
buzdolabı gibi ihtiyaçların tam karşılanamaması, çadır ve konteynerlerde kamp hayatı yaşayan Suriyeliler'in kendi evlerindeki rahatı beklemesi, isyanların başlıca nedenleri olarak görülüyor.
"Batı Kürdistan" rahatsızlığı
Türkiye , Suriyeli
Kürtlerin Esed'den uzaklaşmasından memnundu ancak, Suriye'deki Kürtler PKK 'nın desteklediği siyasi grupların etrafında toplandı. Türk tarafı, bu durumu “beklenmedik gelişme” olarak görüyor ve daha da derinleşip Türkiye için soruna dönüşmemesi için adım atmaya başladı. Barzani'nin bu gruplar üzerindeki nüfuzunu kullanması ilk seçenek. Diğer bir seçenek ise Ankara 'nın Suriye'nin Kürt bölgesindeki grupların liderleriyle temasa geçmesi. Üst düzey bir yetkili, bölgede PKK kontrolünde bir bölgesel Kürt yönetimine göz yummayacaklarını, ancak
Kuzey Irak 'taki gibi bir yapı gerçekleşirse de teması arttıracaklarını söyledi.
Radikal