Türkiye'ye çağ atlatacak dev proje

Köprü, ulaşım ve kentsel dönüşümü anlattı. Hükümetin Türkiye için dev projesini de ilk kez açıkladı.

Türkiye'ye çağ atlatacak dev proje

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin ana master planının ortaya çıkarılması için özel bir ekibe talimat verdiğini ifade etti. Bugün Gazetesi'nden Perihan Çakıroğlu'nun Topbaş ile yaptığı röportaj... Avrupa ile Asya yakasını birbirine bağlayan iki köprünün trafiği çözememesi, 3’üncü köprünün yapılmasını zorunlu hale getiriyordu. Bu konuları Topbaş’la konuşmak istiyorduk. İstanbul’un nasıl planlı bir şehir haline getirileceğini sorduğumuzda, o önce Türkiye’nin planlanması gerektiğini anlattı ve ilginç bilgiler verdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Ulusal Ülke Master Planı” hazırlanması için talimat verdiğini söyleyen Topbaş, bu planın yüzde 60-65’inin de hazırlandığını ifade etti. Dünya Ekonomik Forumu için Davos’a giden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da bu planın, 3’’üncü köprü ayağını anlatırken Topbaş’ı destekleyen cümleler kullanmıştı. * İstanbul, hâlâ büyük göç alıyor. Bu göç nasıl durdurulur? Daha önce Türkiye’yi yönetenler, dünyada şehirleşme trendinin teknolojinin gelişmesiyle birlikte artacağını iyi okuyamamışlar. Bütün dünyada şehirlerin nüfusu artıyor, oran yüzde 70’lere çıkıyor. Süleyman Demirel, kendi döneminde “Bizim köylü nüfusu yüzde 65-70’lerde, Avrupa’da ise şehirlerin nüfusu buna gidiyor, köylü nüfusumuz çok fazla” dediği zaman çok eleştirilmişti. Hatta bu söylemin ardından köyler iyice boşalmaya başladı. Köyler boşalabilir, onu tutamazsınız. Bir takım yöntemler var tabii ki. Duble yollar, üniversiteler, başka şeyler var tabii ki. Kısa dönemde şehirlere göçler başladığı için şehirler baskın yedi. * Başkan, İstanbul baskın değil, vurgun yedi, buna ne diyorsunuz? 10 yılda siz 10’ar, 20’şer milyon göç alırsanız bunun önünde hiçbir güç duramaz. Tıpkı bir sel felaketi gibi. Anadolu’da köylerden, kırsaldan hareketlilik olursa öncelikle o bölgedeki kendi şehirlerinde o göçü tutacak hizmet alanları lazım. Bununla en azından, göçü düzenli hale getirebilirsiniz. Ancak, göçü önleyecek tedbirler neredeyse hiç alınmamış. * Bu anlattıklarınıza göre İstanbul’dan önce Türkiye’ye bir master plan yapılmalı değil mi? Diyorumki, Türkiye’nin bugüne kadar gelişme planları yapılmadı. Ülke planların da bu fonksiyonları koyarsınız, ne olduğu ve ne yapılması gerektiği de ortaya daha iyi çıkar. İşte, şimdi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ülke ve bölge planları yaptırıyor. Daha yeni yapılıyor. Böylece bu planlarla, yüzde 5’lerde olan planlama oranları şimdi yüzde 64- 65’i buldu. * Başbakan bütün Türkiye’nin planlanmasını nasıl yapıyor? Bizim yaptığımız planlarla elde bir veri oluştu. Tüm bunları da dikkate alarak ulusal plan yapılmasının talimatını Başbakan verdi, bu yapılıyor. * Ülke planını kimler yapıyor? Bunu bilmiyorum. Başbakanlık’ta bu yönde çalışmalar yapılıyor. Sanıyorum Başbakan bunu açıklayacak. Ülkenin şehirleri bölgeleri nasıl olacak, hangi şehir hangi sanayi dallarını alacak, bunun gibi planlar olacak. * Kentsel dönüşüme 200 milyar dolarlık bir bütçe ayrılıyor. Bu dönüşüm, size göre nasıl yapılacak? Bu dönüşüm, size göre nasıl yapılacak? İnsanların yaşama alanları günün şartlarına göre değiştirilir. Köyler ve kasabalarda yaşanırken şehirler ortaya çıkmış. Kentin eski dokusunu, tarihini korumak koşuluyla yeni düzenlemeler yaparak daha kaliteli yaşama alanlarına dönüştürülmüş. Bu dönüşüm ve değişimlere kentsel dönüşüm diyoruz. Bunun alt başlıklarına baktığınız zaman bu beklentileri ortaya çıkaran nedir? Bir çarpık yapılaşma varsa onu yaparsınız, o bölgedeki yapılar fonksiyonlarını yitirmişler veya başka talepler geliyorsa onları yaparsınız. Çöküntü alanlarıysa ki, tarihsel alanları kastediyorum. Bir afet riski taşıyorsa bu afetten kurtulma adına deprem dönüşümü veya yapıların dönüşümü gerçekleştirilir. * Bu dönüşümle İstanbul’da neler değişecek? İstanbul’un böyle bir projeye ihtiyacı var. Çarpık yapılaşmadan dolayı var, çöküntü alanları sebebiyle var. Özellikle de deprem ve afetlerden dolayı böyle bir yenilenme ihtiyacı var. Bu kenti yenilemek zorundayız. Bundan dolayı halk hazır, biz de belediye olarak hazırız. * Hazırız derken, bunu nasıl belirleyeceksiniz? Kendimize bunu çalışma alanı olarak belirledik. Başbakanımız da bu konuda hassasiyetle duruyor. Olası bir afette İstanbul’un ve ülkenin olası ekonomik kaybının 100 milyar dolarları bulacağından bahsediliyor. Ama deniliyor ki, biz bu dönüşüm çalışmasına girersek belki 15-20 milyar dolarlık bir yatırımla halkın da katılımıyla olası büyük deprem zararlarının önünü kesebiliriz. Böylece bu sıkıntıdan da kurtuluruz. Tabii ki, 1 milyon 600 bin binalık büyük bir stoktan bahsediyoruz. Bir anda bunların hepsini yapmak mümkün değil. Bu dönüşüm kaç yıl sürer? Ciddi bir zaman alır. Bunun bir an önce bitirilmesi ve en sıkıntılı alanlar başta olmak üzere düzenlenmesi gerekiyor. Her tarafta ve aynı anda İstanbul, bir şantiyeye dönebilir. Bunun ekonomik getirileri de var, istihdam oluşturacak olması var. * Operasyon, ne zaman tam olarak başlayacak? Zaten başladı. Esenler’de gidip iki okulda başladık. Zeytinburnu’nda başlamıştı. Kartal’da önemli çalışmalar var. Hazır olan ilçe belediyelerle temas kurup hemen harekete geçiyoruz. Bir de yasa çıkartılıyor biliyorsunuz. Eğer direnen olursa, hayır diyen olursa uzlaşmaya gelmez olursa, “Ben müteahhidimi seçiyorum, beklentilerim var, çok daha fazla alacağım” derse ve işi engellerse yasa burada devreye girecek. Yasa ne zaman çıkar? Yakında çıkar. Henüz TBMM Genel Kurulu’na inmedi. Zannediyorum Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılıyor. Bu yasa, “Birilerine para dağıtma yasası” değildir. O, bu konudaki adımları daha çabuk atmayı getirecek bir yasa olacak. Tetkik ve çalışmalarla Büyükşehir belediyesi olarak destek vererek lokal çalışmalarla imar faaliyetleri başlayacak. Böyle binalarda çoğunluk evet dediyse, üçte biri hayır dese bile bakanlık yıkacak. * Başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere göçün arkasında neler vardı? Gelişme planlarının yapılmaması en önemli sebepler tabii ki. Fabrikalar ve işyerleri, başka yerlere yapılmış olsaydı böyle yoğunlaşma olmazdı. Bunlar görülemediği için kırsaldaki ‘ucuz işçiliği’ talep eden sanayi, oradan göçü aldı, patır patır getirdi İstanbul’a. Sanayi, bu ucuz işçi göçünü alırken lojman bile yapmadı, gelen insan da tepenin arkasına gecekondusunu yaptı. Her taraf böyle gelişti. Çünkü, 3-5 kuruşa çalışan insanın, kira verme gücü de yok. Tepenin arkasına evini yaptı, çoluk çocuğunu da getirdi oraya. Ortaya çıkan şehirler bunlar. * 1973’de açılan ilk köprüyü bir kenara bırakalım. 1987’de ikinci köprü yapıldığındaki mevcut araç sayısı, 2012’ye geldiğimizde inanılmaz derecede arttı. Üçüncü köprü, trafik sorununu çözmeye yeter mi? Üçüncü köprüyü Ulaştırma Bakanlığımız yaparken, gelecekteki trafik artışını da düşünerek köprüye bir dedemiryolu koyuyor. Diyor ki, “Yaptığımız hesaplara göre ileride Asya ile Avrupa kıtaları arasında 5 raylı sisteme ihtiyaç var. 3’ü güneyde, 2’si de kuzeyde var. Demiryolunu şimdiden yapmamız gerekir.” Geçmişte birinci köprü yapılırken İstanbul’un 2012’de nüfusunun 14 milyon olacağı hesaplansaydı bu köprü farklı yapılırdı. Belki, raylı sistemi geçen, metrosu geçen, şerit sayısı farklı olan bir köprü yapılırdı. Boğaziçi Köprüsü tamir ve bakıma alınacak. Günlük trafik bundan nasıl etkilenir? Bu köprüden günde 180 ile 210 bin arasında araç geçiyor. 40 yıllık bir köprü. Beklenenin üstünde metal yorgunluğu var, halatları da yenilenecek ve bu yüzden bakım gerekiyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın ifadeettiği gibi köprünün kısmen kapatılması trafik açısından olumlu. Köprü trafiğini toplu taşımaya yönlendirmeyi planlıyoruz. Özellikle deniz ulaşımında daha farklı destekler getirmeyi düşünüyoruz. * Geçen seferki kar yağışında vatandaşlar, çok büyük sıkıntı çekti. Neden, kar yağışı sırasında önlemler almadınız? Kar yağışı günlük veya anlık bir mesele. Göreve geldiğimizde karla mücadele araç ve gereçlerini almaya çok önem vermiştik. Bunları da her kar yağışında kullanıyor ve ana arterleri de sürekli açık tutuyoruz. Ancak, geçen sefer kabul ediyorum benim bir hatam oldu. Artık, İstanbullular kar yağdı mı, nasıl davranacaklarını öğrendi diye AKOM’a gidip bir açıklama yapma gereği duymadım. Oysa yanılmışım, fazla kar yağmamasına rağmen vatandaşlar, büyük bir panik yaptı, bu panikle herkes köprülere hücum etti ve trafik kapandı. Maalesef, her seferinde açıklama yapmak gerektiğini anladım.
<< Önceki Haber Türkiye'ye çağ atlatacak dev proje Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER