Dernek Genel Başkanı Recep Küçükizsiz ile 12
Eylül döneminde cezaevinde kalan Fuat Alkan'ın davaya müdahil olma taleplerini içeren dilekçe,
avukatları Şevket Can Özbay tarafından
Ankara 12. Ağır
Ceza Mahkemesine verildi.
Dilekçede, ''Küçükizsiz'in işlemediği
cinayetler dolayısıyla
jandarma tarafından
Adana'da gözaltına aldığı, 16 günlük süre içinde işkenceye tabi tutulduğu'' iddia edilerek, ''Küçükizsiz'i işkenceyle sorgulayan 'Agah' adlı yüzbaşının, daha sonra üç kişiyi işkenceyle öldürmekten mahkum olduğu'' öne sürüldü.
Küçükizsiz'in, Adana Emniyet Müdürlüğünde de 48 gün işkence gördüğü savunulan dilekçede, ''64 gün sonunda işkencelere daha fazla dayanamayan Küçükizsiz'in, Adana bölgesindeki
faili meçhul cinayetlerin hepsini 'Ben yaptım' diyerek kabul ettiği ve bu şekilde canını kurtarabildiği'' ifade edildi.
Askeri cezaevinde 11 yıl kaldıktan sonra
yurt dışına giden ve orada da 19 yıl kalan Küçükizsiz'in, 30 yıllık davada
zaman aşımı dolar dolmaz Türkiye'ye döndüğü belirtilen dilekçede, ''Fuat Alkan'ın başına gelenlerin de Küçükizsiz'in başına gelenlerden farklı olmadığı'' dile getirildi.
Yusufiye Derneği Genel Başkan Yardımcısı Avukat
Hasan İlter de davaya müdahil olmak için mahkemeye dilekçe verdi.
Dilekçesinde,
ülke meselelerine duyarlı birisi olarak
darbe öncesinde bir siyasi grup içinde yer aldığını belirten İlter, ''Darbe sonrasında, darbecilerin emrinde çalışan güçler tarafından tutuklanarak
Kayseri Zincidere Askeri Cezaevi'ne konulduğunu'' bildirdi.
İlter, dilekçede şu ifadelere yer verdi:
''Mezkur cezaevinin işkencehane yapılan bodrum katında gözlerim pis bir paçavra ile bağlı olarak ellerim yukarıdan çivilere bağlanmak, aç ve uykusuz bırakılmak, üzerime kış günü
soğuk sular fışkırtılmak, cereyanlara verilmek, çarmıhlara gerilmek,
Filistin askılarına asılmak, gözlerim bağlı bir şekilde
infaz mangaları tarafından kuru sıkı mermilerle korkutulmak suretiyle maddi ve
psikolojik işkencelere tabi tutuldum.
İşkence ile alınan ifadeler neticesinde 11 yıl çeşitli cezaevlerinde maddi ve manevi işkencelere maruz kaldım. Cezaevinde sağlığımı kaybettim. Cezaevinden kurtulduktan sonra da sıkıntılarım devam etti. Aradan 30 geçmesine rağmen hala darbecilerin sebep olduğu psikolojik travmalar yaşamaktayım.''
İlter,
12 Eylül 2010'daki anayasa referandumu sonrasında Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığına darbeciler ve onların emri altında çalışanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu kaydederek, ''Darbeden doğrudan zarar görmesi nedeniyle davaya katılma talebinin kabulünü'' istedi.
AA