Üzerine para bile veriyorlar!

Yurt dışında izlenme rekorları kıran Kelime Zinciri, Samanyolu TV'de yayına başladı. Geminin dümeninde oyuncu Kamil Güler var. Güler, katılımcıları programa hazırlamanın yarışmayı sunmaktan daha zor olduğunu düşünüyor.

Üzerine para bile veriyorlar!

Hemen her kanalda bir yarışma programı var. Kelime Zinciri'ni yarışa nasıl hazırladınız? İtalya ve ABD'de izlenme rekorları kıran bir yarışma. Her çekimi yurt dışına gönderdik. Aslına ne kadar uygun, nasıl çekmişiz, diye baktılar. O yüzden disiplinli bir iş oldu. Sunucu istediği gibi coğrafi ve kültürel espriler yapabilir ama yarışma formatını bozmayalım, dediler. Değişiklikler yapabilmek elimizde mi? Değil... Eğlenceli kılmak, bize kalmış. Dışarıya bağlı olmak hareket alanınızı daraltmıyor mu? Görevim, yarışan arkadaşlara eşlik etmek. Ondan dolayı beni çok kısıtlamadı. Formata uyarak nasıl daha izlenilebilir olacağı üzerine kafa yorduk. Amerika'da 20 yıl yayınlanmış, sonra İtalya satın almış. Amerikan formatını izledim, adam çok donuk. Kan uyuşmazlığı denen şey var ya öyle işte. İtalyan abi ise babama çok benziyordu. Çok neşeli, göbekli möbekli biri. Daha sıcakkanlı. Onun için bize 'İtalyan formatını örnek alın' dediler, biz de birkaç yerini değiştirdik sadece. Ekranda gördüğümüz Kamil Güler mi, yoksa sunucu rolünü oynayan bir oyuncu mu? Bu bir dizi, sinema oyunu ya da tiyatro projesi değil. Oynayanlar var ama bence sunucu rol yapmamalı. Ne kadar doğalsan o kadar alkışlanırsın. Önceleri bir-iki defa oynamayı denedim, duvara çarptım. Ağzı laf yapan, enerjisi yüksek, eğlenceli birinin başarılı olmaması için bir sebep yok. Oyuncu olmanın avantajı ne peki? Doğru Türkçeyle konuşmak, anlaşılır olmak, sahne tecrübesi avantajları. Önemli olan insan olmak: Egoları kapının önüne bırakmak, samimi davranmak, yarışmacılar gibi eğlenmek. Sunuculuk bana oyunculuktan daha fazla zevk veriyor. Yarışmada ezberlemek zorunda olduğum bir metin yok, aralarda istediğini yapıştırırsın, özel hayatından örnekler verirsin, insanları rencide etmeden dalga geçebilirsin. Zevk aldığım bir iş yapıyorum, üzerine para veriyorlar. Ne âlâ! Yemek programı sunmak mı zor, yarışma programı sunmak mı? Yarışma programı. Yemek, hayatın içinde olan, tüketmek zorunda olduğunuz bir eylem. Aileden gelen bir kültür varsa, dilin dönüyorsa programı kotarırsın. Yarışmada katılımcıların heyecanını atmak için 20 dakika harcıyorum. Sadece cevap veren sonra önüne bakan çocuklarla karşılaştım. Adamı açmak için uğraşıyorsun, bu da beni çok yoruyor. Katılımcıları hazırlamak, sunmaktan daha zor. Moraliniz bozuk olduğunda enerjiyi nasıl yakalıyorsunuz? İşte burada oyunculuk devreye giriyor. 'Yakınını kaybettiğinde sahneye çıkarsın' diyenlerden değilim. Bunlar tıraş. İnsanlığımı kaybedemem. Seyirciye "Şu rolü oynayan arkadaşım babasını kaybetti. Bugün oynayamıyoruz." dersen biletlerin parasını almadan giderler. Yalan söylemeye çok alışmışız, bu da bir yalan. Yarışmaya girseniz ipi göğüsler misiniz? Harfleri yapıştırmakta iyiyimdir ama şarkı sözlerini aklımda tutmakta sıkıntı yaşıyorum. Orada patlarım. Grup üç kişi oluyor ya, belki takım arkadaşlarım yardım eder. Popüler şarkılar yerine daha oturmuş şarkıları tercih ediyoruz. Zeki Müren, Neşet Ertaş parçası herkesin kafasında vardır. Bu yüzden bilmek daha kolay olabiliyor. Çünkü popüler olanlar yükseldiği yıl düşüyor, hatırlaması kolay olmuyor. Diğer yarışma programlarını nasıl görüyorsunuz? Kenan Bey şahane bir abi. İşini iyi yapıyor, oturmuş şık biri ve çok iyi parası var. Var mısın Yok musun? daha önce mankenlerin kutuları açtığı bir formatta yayınlanmıştı. Acun aldı, halktan insanlar koydu, yarışma tuttu. Hepsinin bir hikâyesi vardı, millet dizi olarak izledi. Tutan yarışmalara bakın hepsi hayata dokunuyor. Zaten amaç insana ulaşmak. Bu işin matematiğini çözdüler. Akıllı adamlara saygı duyuyorum, nöronlarını ne zaman nereye yönlendireceğini biliyor. Kıskançlık var gibi? Kıskançlık yok, takdir var. Adamın fiyaskosu yok, canlı yayında gaf yapınca salaklık yaptım, diyor. Doğal adam, egosu yok. Seyirci olarak oturup Acun'u, Kenan Işık'ı izliyorum. Son dönemde Eser Yenerler çıktı. BKM'nin verdiği sıcaklıkla yarışmaya girdi, güzel bir şekilde çalışıyor. Şeker çocuk, tertemiz. "Evime asla tamirci giremez" Kilo problemi yaşamamanızda annenizin kötü yemek yapmasının payı var mı? Olmaz mı? 10 yaşına kadar pilavı kıtırlı bir şey sanıyordum. Restorana gittim, pilav çok şahane şeymiş, dedim. Annem bunlara gocunmaz, güler. Ablam da mutfakta kötü. Yeğenim 'anne ne olursun yemek yapma' diye yalvarır. Böyle bir istek olabilir mi? Elektrik-elektronik bölümü okumuşsunuz. Nereden esti? Okumayı sevmiyordum. Çok az ders oluyor diye teknik liseye girdim. Çocukluğumdan beri yatağın altına girip pilleri ampulleri devirip lamba yakan bir adamdım. Elime gelen bir oyuncağın ömrü 3 dakikadır. Önemli olan çalışması değil, nasıl çalıştığı. Gece lambasını tamir ederdim, prize anneme soktururdum. Patlarsa onda patlasın. Şimdi motor tamir ediyorum. Ucuzu mal olsun diye parça alıyorum. Hazır alsam 15 lira tutar, ama 25 lirayı buluyor. Parçaları bozuyorum. Yaparken bir şeyler öğrenmek hoşuma gidiyor çünkü. Evinize tamirci girmez yani? Asla. Elektrikçiye para vermemek için okudum. İki kat, dört dairenin zil ve otomat tesisatını çizer ve yaparım. Ev yaparsanız mutlaka benimle irtibata geçin.
<< Önceki Haber Üzerine para bile veriyorlar! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER