25
Mart 2009'da ajanslara düşen 'Yazıcıoğ-lu'nu taşıyan helikopter düştü' haberinin ardından, bütün Türkiye'de umutlu bir bekleyiş başladı. Ancak BBP lideri
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin '
kaza'dan sağ kurtulmuş olabileceğine dair beklentiler, 48 saat sonra hayal kırıklığına dönüştü. Yazıcıoğlu hayatını kaybederken, ardında
cevapsız yığınla soru bırakmıştı.
Suikast iddialarının peşine düşen ailesinin ısrarıyla
soruşturma açıldı. Ancak bir
arpa boyu yol alınamadı. Olay tam unutulmaya yüz tutmuşken, devreye Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül girdi. Devlet Denetleme Kurulu'na (DDK), 'kaza mı suikast mı, araştırın' talimatını verdi. DDK'nın hazırladığı
rapor ise ortaya bambaşka bir tablo koydu.
Helikopterin düştüğü zaman diliminde bölgede uçan savaş uçaklarının varlığı ilk olarak bu raporda tescillendi. Helikopterin beyni olarak nitelendirilen cihazlar ise kayıptı. Daha önce hazırlanan adli tıp raporunun aksine,
merhum Yazıcıoğlu ve hayatını kaybeden 5 kişinin kanında yüksek oranda zehirli gaz vardı.
Malatya Özel Yetkili
Cumhuriyet Başsavcılığı olaya el koydu. Helikopterin beynini söktüğü iddia edilen 4
muvazzaf asker,
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan 3 kişilik kaza kırım heyeti ve bir teknisyen tutuklandı. Fakat daha sonra kaza kırım heyeti üyeleri
tahliye edildi. 3. yargı paketinin yürürlüğe girmesi ve Özel Yetkili Mahkemelerin kaydırılmasıyla
tahliyeler hızlandı. Şu an itibarıyla Yazıcıoğlu soruşturmasında
tutuklu sanık kalmadı. Son sanığı ise 'Özgürlük Hakimleri' tahliye etti. Ancak soru işaretleri halen giderilebilmiş değil. Aradan geçen zamana rağmen olayın aydınlatılamamış olması, kayıp
radar görüntüleri ve çalınan cihazla ilgili süren sessizlik, soruşturmanın üzerinin kapatıldığı ihtimalini akıllara getiriyor.
Bütün bu gelişmeler, suikast şüphesini de sürekli canlı tutuyor. Çünkü
Ergenekon davası sanıklarından
Erol Ölmez'in mahkemedeki ifadeleri hâlâ akıllarda. Ölmez, mahkemede, 17
Kasım 2007'de Ankara'da özel bir toplantıda kendisi, Çerkez Ali ve bir milletvekilinin yer aldığını, toplantıda '
Muhsin Yazıcıoğlu'nun nasıl susturulacağı' konusunun konuşulduğunu savunmuş, şu iddiada bulunmuştu: "Bunun karşılığında 10 milyon dolar para verilecekti. 2008'de olması beklenen bu konu Ergenekon furyası patlayınca 2009 yılına kalmıştır. BBP liderine yapılan aslında sabotajdır."
İŞTE KARANLIKTA KALAN NOKTALAR
Uçuş bilgilerinin olduğu cihazlar neden söküldü? Kazanın ardından helikopterin uçuş bilgilerini muhafaza eden Argus 5000 CE ve SKYMAPIIIC GPS cihazlarının
enkazdan kaybolduğu ortaya çıktı. Kaza yapan helikopter, eğer herhangi bir
hava aracının müdahalesiyle düşürüldüyse ortadan kaldırılması gereken ilk cihazlar bunlardı. Çünkü uçuş bilgilerini muhafaza ediyordu. Meçhul bir
subay, helikopterden cihazları söken askerlerin görüntülerini Cumhurbaşkanı Gül'e yolladı. Görüntülerdeki 4 muvazzaf asker, 3 kişilik kaza kırım heyeti ve bir teknisyen tutuklandı. Ancak 3.
Yargı Paketi'nin ardından hepsi tahliye edildi. Cihazlar ise hâlâ kayıp.
4 dakikalık kayıp radar görüntüleri sırrını hâlâ koruyor: DDK'nın hazırladığı raporda yer alan Yazıcıoğlu'nu taşıyan helikopterin düştüğü zaman diliminde bölgede askerî uçaklar olduğu iddiası,
Genelkurmay'ın resmî yazısıyla kesinleşti. Ancak askerî radarların kazanın olduğu 15.03 sularında 4 dakika arızalandığı açıklandı. Bölgedeki bütün radarlar kısa süreli karardığı için 15.03.02 ile 15.07.40 arasında görüntü alınamadığı belirtildi.
Kayıp radar görüntüleri
savcılık tarafından Genelkurmay'a soruldu. Fakat tatmin edici cevap bir türlü gelmedi.
Pilot Kaya İstektepe zehirlendi mi?
Kazayla ilgili akıllarda beliren en derin soru işaretlerinden biri de ölenlerin kanında çıkan
karbonmonoksit gazı. Kazanın ardından yapılan ilk
otopside, kanda karbonmonoksit bulunmadığına dair rapor düzenlendi. DDK'nın devreye girmesiyle yapılan ikinci incelemede ise kazada hayatını kaybedenlerin kanında yüksek miktarda zehirli gaza rastlandı. Özellikle
pilot Kaya İstektepe'nin kanında tespit edilen yüzde 26'lık zehirli gaz oranı, tıpta zehirlenme başlangıcı olarak kabul ediliyor.
Enkaz, kazanın olduğu gün mü bulundu?
Helikopter enkazına 48 saat sonra ulaşılabildi. Oysa Genelkurmay Başkanlığı'nca hazırlandığı belirtilen 'Gizli' ibareli sunum dosyasında kazanın meydana geldiği 25 Mart 2009'da, olay bölgesi ve çevresindeki hava araçlarının radar izlerini gösteren belgeler yer alıyor. Buna göre
arama kurtarma faaliyeti için Malatya'dan kalkan iki
Sikorsky tipi hava aracı saat 21.58 ve 21.47-21.58 arasında enkaz bölgesindeydi. Yetkililer, 'Enkaza aynı gün ulaşıldı ancak gizlendi' şüphesini güçlendiren bu konuda da sessiz kalmayı
tercih etti.
Gazeteci Güneş, kırık çeneyle o kadar düzgün nasıl konuşabildi?
Kazada hayatını kaybeden İHA muhabiri İsmail Güneş'in otopsi raporlarına göre çenesi, 4 kaburga kemiği ve bacağı kopma noktasında kırıktı. Ancak Güneş, ölmeden önce 112
Acil Servisi'yle telefonda uzun süre pürüzsüz ve düzgün konuştu. Doktorlar, çenesi kırık bir insanın bu kadar düzgün konuşmasının mümkün olmadığını belirtiyor. Ayrıca
112 Acil Servisi ile yaptığı ilk konuşmada helikopterin içinde sıkıştığını ve kıpırdayamadığını ifade eden Güneş'in cesedi, olay yerinden 500-600 metre aşağıda bulundu. Güneş, o bacakla o mesafeyi nasıl kat etti?