Güney Afrika'nın 130 yıllık medya grubu Independent'ın Johannesburg, Pretoria, Cape Town ve Durban şehirlerindeki gazetelerinde farklı başlıklarla çıkan yazıyı, Dış haberler editörü Shannon Ebrahim, Haftalık Global Göz Köşesi'nde kaleme aldı.
Pretoria News: Zuma, Türkiye'nin oyuncağı olmayacak
The Star: Güney Afrika avlanma meydanı değil
Yazının çevirisi şöyle:
Türk Devlet Başkanı Erdoğan'ın muhaliflerini teslim etmesi için Güney Afrika'ya baskı yapması bekleniyor.
Güney Afrika, yargısız hapsedilmenin ve işkencenin ne demek olduğunu çok iyi bilir. Güney Afrika'nın iktidar partisi ANC, sahip olduğu bu hafızayla, gözaltına alınmaları ve işkence görmeleri büyük ihtimal dahilinde olan Türk gurbetçileri teslim etmeyecektir.
Gelecek ay Güney Afrika'ya gelecek olan Recep Tayyip Erdoğan'ın Devlet Başkanı Zuma'nın önüne ne kadar “havuç” sereceğinin bir önemi yok. Türk lideri Erdoğan’ın Güney Afrika ziyaretinden istediğini alma ihtimali gözükmüyor.
Büyük olasılıkla Erdoğan kapalı kapılar arkasında Zuma'ya Gülen Hareketini desteklemekle suçladığı Türk okullarının idarecileri ile öğretmenlerinin, bağımsız gazetecilerin ve işadamlarının isim listesini verecek ve onların Türkiye’ye iadesini isteyecek.
Uluslararası Af Örgütü-Amnesty, Türk hükümetinin Hizmet Hareketi üyelerini usulsüz şekilde gözaltına aldığını ve işkenceye tabi tuttuğunu gösteren kapsamlı raporlar yayımladı.
Malezya'da çalışan, biri okul müdürü, üç Türk'ün, 3 hafta önce Ankara'ya iade edildiğinden ve bu kişilerin şu anda Türkiye’de tecrit ve işkenceyle yüz yüze olduklarından Güney Afrikalılar haberdar.
Erdoğan'ın "Dünyada hiç bir ülke Gülen üyeleri için güvenli olmayacak. Onların yaşamaya hakkı yok" sözlerinin ne demek olduğunu da hükümetimiz çok iyi bilir. Zuma'nın veya ANC'nin siyasi kültüründe Erdoğan'ın isteklerini karşılamak yok.
Erdoğan, Hizmet Hareketinin manevi önderi Fethullah Gülen'i geçen yılki başarısız darbeden sorumlu tutuyor, fakat bu iddialarını destekleyecek geçerli bir delil sunmuş değil.
Darbe girişimi, 100 binden fazla insanın işten atılmasına, 47 bin kişinin ise mahkemesiz hapsedilmesine yol açtı. Erdoğan'ın partisi AKP 2012'ye kadar Hizmet' e yakındı, ta ki bazı hükümet üyelerinin yolsuzlukla suçlanmasına kadar.
Erdoğan geçen yıl Hizmet mensuplarının iadesi için, bütün gücünü ortaya koyarak, Afrika'da bir çok liderle görüştü, ama istediklerini alamadı.
Mesele Afrika liderlerinin kandırılmaya gönüllü olmaması değil sadece; kıtada çok sayıda saygın eğitim kurumu açmış, pek çok Afrikalı liderin çocuğunun eğitimi üstlenmiş hizmet hareketine karşı vefa da besliyor olmaları aynı zamanda.
Erdoğan, Afrikalı meslektaşları ile yaptığı görüşmelerin hiç birinde, Hizmet öğretmenlerinin veya gazetecilerin teröre karıştığına dair tek bir delil gösteremedi.
Erdoğan'ın son bir buçuk yıldır Afrika kıtasına yaptığı çok sayıda ziyaret, Türkiye'nin kıtadaki varlığını ve yatırımlarını artırma çabası olarak gösterilmeye çalışıldı. Ancak görünen o ki, O'nun gündemi Hizmet okullarını kapatmak ve çalışanlarını Türkiye'ye iade ettirmek.
Erdoğan geçen yıl Fildişi, Gana, Nijerya, Gine, Kenya, Uganda ve Somali liderleri ile görüştü. Erdoğan'ın isteklerine evet diyen tek ülke; savaşın yıktığı, Türkiye'nin yardımlarından ve kalkındırma projelerinden çok büyük oranda faydalanan Somali oldu.
Erdoğan bu yılın başında Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar liderleri ile görüştü. "Ödül ve ceza" (havuç ve sopa) taktiği Türk liderinin muhalifleriyle ilgili taleplerini kabul ettirmek için kullanıldı. Tanzanya'yı ziyaret eden Erdoğan, Başkan John Magufuli'ye 400 kilometrelik demiryolu için dev kredi sözü verdi. Tanzanya'nın parası projeye yetmiyordu.
Erdoğan Mozambik lideri Felipe Nyusi'ye Hizmet hareketi mensuplarına karşı harekete geçmesini istedi, hatta inanılmaz bir iddiada bulunarak, ülkesindeki öğretmenlerin, Türkiye'de olduğu gibi kendisine darbe yapabileceğini söyledi. İnsan hayret ediyor, Erdoğan bu iddialarda bulunurken, Nyusi'nin oğlunun Maputo’daki Willow Okulundan mezun olduğunun farkında mıydı?
Maputo ve Matola'daki Willow Okulları birçok Mozambik liderinin çocuklarını ve torunlarını eğitti. Lafını etmeye bile gerek yok, Erdoğan Mozambik'ten hükümetinin isteklerinin geri çevrilmesinin hayal kırıklığı ile döndü.
Madagaskar Devlet Başkanı Hery Rajaonarimampianina ile yaptığı görüşmede de Erdoğan’ın şansı yaver gitmedi, O da ülkesindeki Hizmet okullarının kapatılmasını reddetti. Okulların rağbet görmesi sadece tecrübeli öğretmen istihdam etmelerinden ve elde edilen yüksek akademik başarılardan dolayı değil, bu kurumlar aynı zamanda Frankofon ülkelerdeki Fransız okullarına oranla daha ucuz eğitim veriyor.
Gine, başkenti Konakri'deki 20 okuldan, Senegal'de 11 eğitim kurumundan çok büyük fayda gördü.
Türk hükümetinin Güney Afrika'daki Hizmet hareketine baskısı acımasızca oldu. Güney Afrika'da ikamet eden Türk hayırsever "Uncle Ali"nin 4 milyar Dolar değerindeki şahsi mülküne Türkiye’de el konuldu. Ali Katırcıoğlu, içinde klinik ve okul olan Midrend’deki meşhur Nizamiye Camii'ni yaptırmıştı. Hizmet hareketi Güney Afrika'da 1997'den bu yana 9 okul açtı. Bu okulların bazıları ülkenin en iyi eğitim kurumları arasında.
Hukuka derinden saygı duyan bir ülke olarak bizler, ülkemizi yabancı hükümetlerin siyasi muhaliflerinden intikamlarını aldığı bir meydan haline getiremeyiz. Bu konunun bir ücreti de mazereti de olamaz.