Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM), 'Kadına Şiddet' raporunu tamamladı. Raporda, 2013 yılında şiddet sonucu 237, 2014 yılında ise 294 kadın cinayeti işlendiği belirtildi. 2015 yılının ilk altı ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 artarak 149 kadın, cinayete kurban gitti. Son 2,5 yılda şiddet sonucu 680 kadın hayatını kaybetti. Yılda 132 bin kadının şiddet mağduru oldu. Yasalar kadına şiddeti önlemede yetersiz kaldı. Rehabilitasyon, sığınmaevi ve personel eksikliğine bulunuyor.
Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM), 'Kadına Şiddet' raporu hazırladı. 2013 yılında 99 bin olan kadına karşı şiddet vakasının 2014'te 33 bin artarak 132 binlere çıktığı belirtilen raporda, "Türkiye'de halen 25 bine yakın kadın için geçici koruma tedbiri uygulanıyor. 2013 yılında şiddet sonucu 237 kadın hayatını kaybederken, 2014 yılında 294 kadın cinayeti işlendi. 2015 yılının ilk altı ayında da -geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 artarak 149 kadın cinayet kurban gitti." denildi.
Kadın cinayetlerinde sayının çok yüksek olması ile birlikte şüphelilerin vahşi yöntemlere başvurmasının ne denli ciddi ve vahim bir tabloyla karşı karşıya olunduğunu gösterdiği kaydedilen raporda, "Büyük umutlarla 2012 yılında yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair çıkarılan kanun bile, hukuki düzenlemelerin şiddeti önlemede tek başına yeterli olmadığını göstermiştir. Yapılması gereken; şiddeti üreten toplumsal, kültürel, sosyal ve ekonomik sorunların ortadan kaldırılması, toplumun zihniyetinde meydana gelecek olumlu dönüşümün pratik yaşamda hayat bulmasıdır. Şiddeti önleme amaçlı alınan tedbirler uygulamaya yansıtılamamaktadır. Ayrıca şiddet uygulayanlara sadece evden uzaklaştırılarak ya da hapse atılarak bertaraf edilmeye çalışılmakta, cezalandırma ile şiddetin son bulacağı ve bu şahısların bir daha asla şiddete başvurmayacakları düşünülmekte. Ancak büyük önem taşıyan rehabilite çalışmaları yok denecek kadar azdır." ifadeleri yer aldı.
KİMLİK DEĞİŞTİRME TEDBİRİ MAĞDURİYETİ ARTIRDI
Gerekli altyapı ve personel istihdamı düşünülmeden yasaya yerleştirilen 'Kimlik Değiştirme Tedbiri'nin maalesef mağdurların korunması bir yana daha çok mağduriyet yaşamalarına sebep olduğu vurgulanan raporda şu ifadelere yer verildi: "Bu nedenle birçok mağdurun tekrar mahkemelere müracaat ederek bu kararın kaldırılmasını talep ettikleri görülmüştür. Yasa yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar mahkemelerce 125 kadın hakkında kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesine karar verilmiş. Bu kararların yüzde 90'ı sürelidir (3 ay veya 6 ay). Kimlik değişikliği bir insanın hayatını tamamen değiştiren bir uygulamadır ve bu kadar kısa süreler için asla bu tedbir alınmamalı ya süresiz olmalı ya da uzun yılları kapsamalıdır."
ELEKTRONİK KELEPÇE VE PANİK BUTONU SİSTEMLERİNİN ALTYAPI EKSİKLİĞİ VAR
Elektronik kelepçeye göre daha basit bir sistemle çalışan güvenlik butonu uygulamasının pilot olarak kullanılması, sonrasında diğer sistemlerin de aşama aşama uygulamaya konulmasına karar verildiği ifade edilen raporda şu tespitler yer aldı: "Pilot uygulamaya başlanan bu sistem gerekli teknik altyapı sağlanmadan tamamen popülist yaklaşımlarla aceleye getirilmiştir. Ülkemizde ne zaman kadına karşı şiddet ve cinayetler artsa; medyada geniş yer bulsa ilgililer, yeni bir takım şeyler icat etmiş ve sorun bununla çözülecekmiş gibi kamuoyuna beyanlarda bulunuyor ancak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nca bu konuyla ilgili yönetmeliği bile henüz çıkarılmış değil. Türkiye'de kadın sığınma evlerinin sayısal olarak yetersizliğinden ve yaşam kalitesinin düşüklüğünden sıkça söz edilmektedir. 20 kişilik sığınmaevinde 70 ile 100 kişi kalmakta. Ülkemizde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı 90 sığınma evi 2 bin 411 kapasite ile sivil toplum kuruluşlarına bağlı 2 sığınmaevi ise 30 kapasite ile hizmet vermektedir. Devlet, STK ve belediyeler tarafından kurulan sadece 124 sığınmaevi var. AB uyum süreci kapsamında Belediyeler Yasası'nda yapılan düzenlemeye göre büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerindeki belediyeler, kadın ve çocuklar için konukevleri açmak zorunda. Ülke nüfusu 75 milyon olduğundan bu yaklaşık 750 sığınma evine ihtiyaç var demektir. Oysa Türkiye'de 2 milyon kişiye bir sığınmaevi bile düşmemektedir. Belediyelerin açtığı kadın sığınma evi sayısı 32 ve kapasiteleri 779. Belediye Yasası'na göre sadece İstanbul'da en az 150 sığınma evi açılması gerekmekte."
AVRUPA ÜLKELERİNDE SIĞINMAEVLERİ
Raporda Avrupa ülkelerinde uygulanan sığınmaevleri çalışmaları ile ilgili şu bilgilere yer verildi: "Avrupa'da en fazla sığınmaevi, nüfusu 80 milyon olan Almanya'da. Almanya'yı İspanya ve ardından İsveç izliyor. Almanya'daki sığınmaevlerinin sayısı 400 ve bu evlerde 45 bin kişi barınabiliyor. Ücretsiz olan sığınmaevlerine yedi gün 24 saat ulaşılabiliniyor. Bu üç ülkenin ardından gelen ülkeler sığınmaevi sayılarıyla birlikte şöyle: Slovakya'da nüfus 5,5 milyon sığınmaevi sayısı 109, Hollanda'da nüfus 17 milyon sığınmaevi sayısı 100, Nüfusu 10,5 milyon olan Çek Cumhuriyeti ve nüfusu 5 milyon olan Norveç'te 50, 5,6 milyon nüfuslu Danimarka ve 10,5 milyon nüfuslu Portekiz'de 35, 8,5 milyon nüfuslu Avusturya ve 11,2 milyon nüfuslu Belçika'da 28, 3 milyon nüfuslu Litvanya ve 5,5 milyon nüfuslu Finlandiya'da 25, 8 milyon nüfuslu İsviçre ve 4,5 milyon nüfuslu İrlanda'da 18, nüfusu 4,2 milyon olan Hırvatistan'da ise 13 sığınmaevi vardır. Özetle 5 -10 milyonluk nüfusa sahip ülkelerde sığınmaevi sayısı 100'leri bulurken nüfusu 80 milyona dayanmış ülkemizde 124 sığınmaevi bulunması sayının ne kadar az olduğunu gösteriyor." CİHAN