Güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan yüzlerce tıp fakültesi mezunu doktorluk yapamıyor. Mecburi hizmet muafiyet belgesini alamadan özel sektörde de kayıtlı çalışamayan doktorlar ya ailesinin desteğiyle hayatta kalıyor ya da kayıt dışı kötü koşullarda çalışıyor.
Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre Doktor N.D. özel bir hastaneyle iş görüşmesini, "Meslektaşım tarafından, 'seni temizlik görevlisi olarak gösterelim', teklifini duyabiliyorsun" sözleriyle anlatıyor.
Muafiyet belgesi olmadan hiçbir özel sağlık kuruluşunda çalışamayan yüzlerce doktorun bir kısmı çalışma hayatından tamamen koparken bir kısmı da “merdiven altı” diye tabir edilen yerlerde herhangi bir güvenceleri olmadan kaçak yollarla çalışıyor.
Güvenlik soruşturmalarının sonuçlarına itiraz eden yeni mezun doktorlar, idare mahkemesine açtıkları dava ile neden göreve alınmadıklarını Sağlık Bakanlığı’nın savunmasında belirttiği ifadelerden öğrenebiliyor.
Güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan ilk doktor grubundan olan N.D. 15 aydır çalışamıyor. Ankara’daki dava dosyasına bakamadığı için Sağlık Bakanlığı’nın savunmasını öğrenemeyen N.D. soruşturmasının neden olumsuz sonuçlandığını bilmiyor. Mahkeme süreci devam ederken mecburi hizmet muafiyet belgesini almak istediğini fakat hâlâ yanıt alamadığını söyleyen doktor şunları kaydediyor:
“8 kardeşim var ve babam hayvancılıkla uğraşıyor. Okula başlarken de bitirince de kardeşlerime ve aileme bakma yükümlülüğümü düşündüm, bunu bilerek mezun oldum. 6 yıllık üniversite sürecinde zaten yüktük, yeniden yük olduk. Diğer kardeşlerimin boğazından kısılarak okudum ve bu sorumlulukla hareket ettim. 15 aydır yapabildiğimiz bir şey yok. Hastanelere başvuruyoruz muafiyeti alamadığımız için problem yaşıyoruz. Normalde 800-1000 lira arası tutulan nöbet 300- 400 TL’ye tutturuluyor. Tutmazsanız tutmayın başkası tutar deniyor. KHK ile ihraç edilenlerin sayısını da düşününce bu koşullarda çalışmak zorunda kalan yüzlerce insan var.”
İki ayda bir yapılan doktor atamaları nedeniyle güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan adayların sayısı da her geçen gün artıyor. Atama başvurusunun ardından 9 ay bekleyerek olumsuz yanıt alan E.K., itirazlar sonucu Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı savunma ile neden işe alınmadığını öğrenenlerden. Bakanlığın 3 sayfalık savunmasının sonunda, “Devletin bekası için hukuki zeminde bu karar alınmıştır” yazdığını aktaran E.K. şunları söylüyor:
“Devletin bekası için beni atamadıklarını belirtmişler. Okulu derece ile bitirdim ve adli anlamda hiçbir sorunum yoktu. Ailemde de böyle bir sıkıntı yaşayan insan yok. Kaldı ki hepsi devlet memuru ve çalışmaya devam ediyorlar. Uzun süredir başka sektörlerde iş arıyorum. Doktor olduğumu öğrenince hiç kimse iş vermiyor. Hocam burası size gelmez, diyorlar. Garsonluk arıyorum, AVM’lerde çalışmak istiyorum ama doktor olduğumu öğrenince nedense oralarda çalışmamı yakıştıramıyorlar. Antidepresana başladım bu süre içerisinde. Ne kadar insanlar sizi tanısalar da, ‘Acaba bir şey yaptı mı? Bir şey olmasa böyle olmaz’ diyebiliyorlar. Çok yakın arkadaşlarınız bile sizinle iletişimini koparıyor. Bir şekilde yalnız kalıyorsunuz.”
Bakanlığın “istihbari bilgi”ye dayanarak atamasının yapılmadığını belirttiği S.D. ise 14 aydır işsiz olarak ailesinin yanında yaşıyor. Öğretmen olan babasının Eğitim Sen faaliyetlerine katılması da bakanlık tarafından atamasının yapılmama nedeni olarak gösterilen S.D. şunları anlatıyor:
“Bu yaşadıklarımızı devletin bize uyguladığı bir sosyal ölüm olarak nitelendiriyorum. Bizim hiçbir sosyal çevremiz kalmadı. Psikolojimiz darmadağın oldu. Benimle aynı durumda olan insanlar psikiyatri servisine yatacak aşamadalar. Bizim eğitimimiz liseye hazırlık aşamasından sonra başladı. Tıp fakültesinin zorluğu ve sonrasında kurulan hayaller, işe başlayacağım ilk maaşımla şunları yapacağım hayallerim suya düştü. Her şeyden önce kişinin sahip olması gereken haklardan bir tanesi çalışma hakkıdır. Biz bu ülkede doğup okuyan insanlarız. Biz halkımıza sağlık dağıtmak için bu kadar çabaladık. Bu çabaların engellenmemesini istemiyorum. Milletime sağlık dağıtmak istiyorum. Çoğumuzun yurt dışına gitme planı var. Bu sorunlar hallolsun ki kendi memleketimizde kendi insanlarımıza faydalı olabilelim.”
Kendisi de KHK ile işine son verilen akademisyenlerden olan HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, konuyu Meclis gündemine taşıdı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması isteğiyle soru önergesi veren Gergerlioğlu’nun şu sorulara cevap arıyor:
-Eşleri veya başka yakınlarının ihraç olmaları sebebiyle Tıpta Uzmanlık Sınavını kazanmış ama ataması yapılmamış yurttaş sayısı kaçtır?
-Masumiyet karinesi ve suçun şahsiliği ilkesi göz önüne alındığında kişilerin yakınlarına isnat edilen suçlardan dolayı cezalandırılması hukuk devleti ilkesiyle çelişmemekte midir?
-Güvenlik soruşturması olumsuz geldiği için ataması yapılmayan doktor sayısı kaçtır?
-Bu mağduriyetlerin giderilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalar nelerdir?
-Kanun Hükmünde Kararname ile işsiz kalan haklarında hiç soruşturma açılmayan, mahkemelerce haklarında beraat veya takipsizlik kararı verilen Sağlık Bakanlığı çalışanlarının tekrar işlerine dönmeleri konusunda Sağlık Bakanlığının çalışmaları var mıdır? Eğer çalışma varsa bu çalışmalar nelerdir?